Aeneas efsanesi ve tarihsel arka plan

Aeneas, Troya kral soyundan prens Ankhises ile tanrıça Afrodit’in oğlu. Homeros’un İlyada destanında Hektor’dan sonra en büyük Troyalı kahraman olarak anılıyor. Efsaneye göre Troya’nın düşüşü sırasında Aeneas, tanrıça annesinin korumasıyla babası ve küçük oğlu Askanius’u yanına alarak yanan şehirden kaçıyor.
Beraberindeki sağ kalan Troyalılar ile yeni bir yurt arayışına çıkıyor. Yolculuğu, Antik Roma şairi Virgil’in Aeneis destanında anlatıldığı üzere, Troya’dan başlayıp Ege Denizi’ni, Akdeniz’i aşıp İtalya’ya dek uzanıyor. Aeneas bu uzun deniz yolculuğu sonunda İtalya topraklarına vararak Latium bölgesine yerleşiyor ve soyundan gelenler Roma şehrinin temellerini atıyor.
Böylece Anadolu’dan çıkan bir efsane, Avrupa medeniyetinin kuruluş hikâyesine dönüşüyor. Aeneas’ın Troya’dan başlayan bu destansı yolculuğu, bugün uluslararası bir kültür rotası olarak yeniden hayat buluyor. Avrupa Konseyi sertifikalı Aeneas Kültür Rotası, Türkiye’den başlayıp beş ülkeyi birleştiren ve Aeneas efsanesinin izlerini takip eden ilk kültür rotası. 2021 yılında tescillenen bu rota, arkeolojik ve doğal duraklarıyla mitolojik mirası günümüz gezginlerine sunuyor.
Troya: Efsanenin başlangıç noktası

Aeneas’ın hikâyesi, Çanakkale yakınlarındaki antik Troya kentinde başlıyor. Dünyaca ünlü Troya Antik Kenti, İlyada ve Odysseia destanlarına sahne olmuş, binlerce yıllık geçmişiyle efsanelere ilham veren ölümsüz bir şehir. On yıl süren destansı Troya Savaşı burada yaşanmış; Paris ile Helen’in aşkı ve Odysseus’un kurnazlığıyla şehrin tahta at hilesiyle düşüşü gibi hikâyeler, Troya’yı mitolojinin merkezine yerleştirmiş. İşte Aeneas da Troya’nın bu son gecesinde şehirden kaçmış, yanında babası, oğlu ve Troyalıların kutsal emaneti Palladion ile birlikte kurtulanları toplayarak yeni bir başlangıç için yola çıkmış. Troya Antik Kenti günümüzde ziyaret edilebilen bir arkeoloji parkı olup UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
Homeros’un ölümsüz dizelerinde hayat bulan bu antik kent hakkında daha fazlasını Troya Antik Kenti’nin ölümsüz öyküsü başlıklı yazımızda bulabilirsiniz. Troya, Aeneas Kültür Rotası’nın resmî başlangıç noktası olarak, ziyaretçilerini tarihin en büyük hikâyelerinden birine adım atmaya davet ediyor. Siz de Çanakkale uçak bileti alarak efsanenin başladığı bu kadim toprakları ziyaret edebilirsiniz.
Kazdağları ve Antandros: Mitoloji ile doğanın buluşması

Troya’dan ayrılan Aeneas ve yanındakiler, Kaz Dağları olarak bilinen mitolojik İda Dağı eteklerine, bugün Edremit Körfezi kıyılarında yer alan Antandros civarına geliyorlar. Efsaneye göre Aeneas, burada Kazdağları’nın gür ormanlarından kestikleri kerestelerle gemiler inşa ederek yeni vatan arayışı için denize açılmış.
Antandros Antik Kenti, günümüzde Balıkesir’in Altınoluk beldesi civarı, rotanın ikinci önemli durağı olup Aeneas’ın gemi yapımına giriştiği yer olarak biliniyor. Muhteşem bir doğaya sahip olan bölgenin yemyeşil çam ormanları, zeytinlikler ve mis kokulu kekik, adaçayı gibi bitkiler Kazdağları eteklerini süslüyor.
Assos ve çevresindeki tarihî köyler

Aeneas Kültür Rotası üzerinde, Troya ile Antandros arasında konumlanan bir diğer önemli durak da Assos Antik Kenti. Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde, Behramkale köyü sınırlarında yer alan Assos, M.Ö. 10. yüzyılda kurulmuş bir antik liman kenti. Volkanik bir tepenin üzerinde kurulu bu kentin en yüksek noktasında, zirvedeki akropolis alanında Athena Tapınağı’nın kalıntıları yükseliyor.
M.Ö. 6. yüzyılda inşa edilmiş Athena Tapınağı, Anadolu’da Arkaik dönemde yapılmış en eski Dor düzenindeki tapınaklardan biri. Gün batımında, tapınağın bulunduğu tepeden Edremit Körfezi’ne ve Midilli Adası’na doğru uzanan manzara, ziyaretçilere büyüleyici bir seyir imkânı sunuyor. Tapınak kalıntılarının yanı sıra Assos’ta 4 kilometre uzunluğundaki antik kent surlarının büyük bölümü ayakta. Assos, sadece mimari kalıntılarıyla değil, felsefe tarihinde de özel bir yere sahip.
Antik çağın ünlü filozofu Aristoteles, Assos’ta bir süre yaşamış ve burada bir felsefe okulu kurarak zooloji ve biyoloji alanında çalışmalar yapmış. Günümüzde Behramkale olarak anılan köyün içinde gezerken, taş evlerle çevrili dar sokaklarda tarihin bu derin izlerini hissedebilirsiniz.
Behramkale’nin yanı sıra, rotadaki diğer köyler de tarihi dokularını koruyor. Özellikle Yeşilyurt ve Adatepe köyleri, Assos’a yakın konumlarıyla gezginlerin uğrak noktaları. Sivrice Koyu gibi Assos yakınlarındaki sakin koylar ise alternatif konaklama ve kamp deneyimleri arayanlar için ideal.
Kısacası, Assos ve çevresi hem antik çağların ruhunu hem de geleneksel Ege yaşam tarzını bir arada deneyimlemenize olanak tanıyor.
Yunanistan: Ege’den Akdeniz’e mitolojik duraklar

Troya’dan ve Antandros’tan geçip denize açılan Aeneas ve yanındaki Troyalılar, ilk olarak Antik Yunan dünyasında önemli duraklara uğruyor. Ege Denizi’nin ortasında yer alan Delos Adası bunların başında geliyor. Mitolojiye göre ışık tanrısı Apollon ve ikiz kız kardeşi Artemis’in doğum yeri olan Delos, Aeneas’ın yolculuğunda bir kılavuz noktası oluyor. Aeneas, Troya’dan sonra ilk sığındığı bu kutsal adada Apollon’un kehanetini dinleyerek yeni vatanının neresi olacağına dair işaret alıyor.
Tarihsel olarak da Delos, M.Ö. 7. yüzyıldan itibaren uluslararası önemde bir dini ve ticari merkez hâline gelmiş. Özellikle Apollon Tapınağı etrafında gelişen bu merkez, daha sonra Roma döneminde serbest liman ilan edilerek zenginleşmiş. Günümüzde Delos, üzerinde yerleşim olmayan bir arkeolojik park olarak korunuyor ve 1990’dan beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Yunanistan’daki bir diğer önemli durak Girit Adası. Delos’taki kehanetin ardından Aeneas, atalarının toprakları olduğuna inandığı Girit’e yöneliyor.
Rivayete göre Troya’nın atası Teukros bir zamanlar Girit’ten Troas bölgesine göç ettiği için, Aeneas burada kendi halkı için yeni bir şehir kurmaya girişiyor. Troya’nın anısına kurulmak istenen bu koloniye “Yeni Pergamon” adını veriyorlar. Ne var ki, tanrıların isteğiyle gönderildiğine inanılan bir veba salgını kısa sürede insanları ve hayvanları kırıp geçiriyor ve ürünleri mahvediyor.
Bu felaket, Aeneas’ı Girit’i terk etmeye zorluyor ve kafilesiyle birlikte tekrar denize açılarak kaderindeki gerçek topraklara doğru yol almaya devam ediyor. Aeneas Girit’ten sonra İyon Denizi’ne yöneliyor ve Yunan coğrafyasının batısındaki adalar arasında zorlu maceralar yaşıyor. Aeneas’ın maceralarına sahne olan bu coğrafyayı ve antik limanları yakından tanımak için Atina uçak bileti alarak seyahatinizi planlayabilirsiniz.
Arnavutluk: Epir’de Troya’nın izleri

Aeneas ve yanındakiler Yunanistan’ın batı kıyılarından ayrıldıktan sonra Adriyatik üzerinden Epir bölgesine, yani bugünkü Arnavutluk topraklarına ulaşıyor. Burada onları karşılayan yer, antik Buthrotum kenti, günümüzdeki adıyla Butrint oluyor. Butrint, Virgil’in Aeneid destanında önemli bir durak çünkü Troya’nın düşüşünden sonra batıya göç eden bazı Troyalılar burada küçük bir “Yeni Troya” kurmuşlar. Efsaneye göre Aeneas, Butrint’te Helenos’tan İtalya’da kendisini bekleyen olaylar hakkında kehanetler ve tavsiyeler alıyor. Böylece Truva’nın mirasının Epir’de de yaşadığını görerek moral buluyor ve yolculuğunun son hedefine dair bilgi ediniyor.
Tarihsel açıdan bakıldığında Butrint, M.Ö. 4. yüzyıldan itibaren gelişmiş bir liman kenti ve yerleşim. Antik Yunan ve Roma dönemlerine ait tiyatro, asklepion, agora, kapılar ve daha pek çok kalıntıyla zenginleşen şehir, Roma İmparatorluğu döneminde Augustus tarafından koloni kenti olarak da desteklenmiş.
Orta Çağ’a dek kesintisiz iskan görmüş olan Butrint, günümüzde bir arkeolojik milli park olarak ziyarete açık. 1992 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Efsaneler ile tarihi birleştiren Butrint, hem doğal güzellikleri hem de kültürel kalıntılarıyla Aeneas Kültür Rotası’nın Arnavutluk’taki mücevheri.
Tunus: Kartaca ve Dido efsanesi

Aeneas’ın efsanevi yolculuğundaki tek Afrika durağı, bugünkü Tunus’ta yer alan Kartaca şehri. Troya kahramanının gemileri, Sicilya açıklarından fırtınaya yakalanıp güney kıyılarına sürüklenince Fenike kolonisi Kartaca’ya ulaşıyorlar. Burada Aeneas, Kartaca’nın efsanevi kraliçesi Dido tarafından misafir ediliyor.
Virgil’in destanında Aeneas ile Dido arasında tutkulu bir aşk yaşanıyor. Bu aşk, bir yanda Troya’nın yıkımından kaçanların umutlarını, diğer yanda ise yeni bir krallık kurmaya çalışan güçlü bir kadının duygularını temsil ediyor. Ancak tanrıların buyruğuyla Aeneas, görevini yerine getirmek için Kartaca’dan ayrılmak zorunda kalıyor.
Onun ansızın gidişiyle kalbi kırılan Dido, ağıtlara konu olan trajik bir şekilde yaşamına son veriyor. Dido’nun Aeneas’a yönelttiği beddua, mitolojiye göre ileride Roma ile Kartaca arasında patlak verecek düşmanlığın tohumlarını atmış oluyor. Kartaca şehri tarihi açıdan da Akdeniz’in en önemli uygarlık merkezlerinden biri. M.Ö. 9. yüzyılda Fenikeliler tarafından kurulan Kartaca, M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren muazzam bir ticaret imparatorluğunun başkenti hâline gelmiş. Antik dünyada üç büyük Pön (Punik) Savaşı’nda Roma’nın başlıca rakibi olan Kartaca, nihayet M.Ö. 146 yılında Romalılar tarafından tamamen yıkılmış, daha sonra Augustus döneminde aynı yerde Roma Kartacası adıyla yeniden inşa edilmiş.
Günümüzde Kartaca Arkeolojik Alanı, Byrsa tepesindeki kalıntılar, antik limanlar, tapınaklar, hamamlar, amfitiyatro ve nekropoller gibi çok katmanlı kalıntılarıyla Tunus’un en önemli tarihi yerlerinden biri. 1979 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası listesinde olan bu ören yeri, Fenike-Punik, Roma, erken Hristiyan ve İslam dönemlerine ait izleri bir arada barındırıyor.
Aeneas Kültür Rotası’nda Kartaca, efsanevi aşkın ve kültürler arası etkileşimin sembol durağı olarak yer alıyor. Rotanın Afrika kıtasındaki bu görkemli durağını keşfetmek ve tarihin katmanları arasında dolaşmak için Tunus uçak bileti fırsatlarını değerlendirebilirsiniz.
İtalya: Roma’ya giden yol

Uzun ve maceralı bir deniz yolculuğunun ardından Aeneas, nihayet İtalya topraklarına ayak basıyor. İtalya’daki rotanın başlangıcı, çizmenin topuğunda Puglia bölgesinde yer alan Castro kasabasına denk düşüyor. Antik çağda “Castrum Minervae” olarak bilinen bu sahil yerleşimi, Aeneid destanında Aeneas’ın İtalya’daki ilk durağı olarak tarif ediliyor.
Virgil’in betimlemesine göre Aeneas ve yoldaşları denizden yaklaşırken yüksek bir burnun üzerinde Parthenos Athena’ya adanmış görkemli bir tapınağın ışıldadığını görüyorlar. Castro’daki kazılarda ortaya çıkarılan devasa bir Minerva heykeli ve sunak kalıntıları, burada gerçekten de antik bir tapınak bulunduğunu kanıtlamış.
Aeneas ve beraberindekiler, İtalya’da güneye doğru uzayıp Sicilya’ya kadar uzanıyorlar. Doğu Sicilya kıyılarında Etna Dağı’nın eteklerinde dev Polyphemos’un topraklarından geçerken, Odysseus’un mürettebatından hayatta kalan bir Yunanlıyı da yanlarına alarak Kyklop tehlikesinden kaçıyorlar. Sicilya’nın batısında Trapani yakınlarında Aeneas’ın babası Anchises yaşama veda ediyor ve Aeneas, babasının anısına Eryx eteklerinde büyük cenaze töreni düzenliyor. Bugün Segesta’da ayakta kalan görkemli Dorik tapınak ve tiyatro, Sicilya’daki antik mirasın en etkileyici örneklerinden.
Sicilya’dan sonra Aeneas tekrar İtalya anakarasının batı kıyılarına yöneliyor. Campania topraklarında en önemli durağı Cumae oluyor. Napoli yakınlarında bulunan bu antik Yunan kolonisinde Sibylla olarak bilinen kâhine danışan Aeneas, yeraltı dünyasına inerek geçmişi ve geleceğiyle yüzleşiyor.
Nihayet, Latium topraklarında Aeneas aradığı kaderin gerçek anlamıyla karşılaşıyor. Yerli kral Latinus tarafından dostça karşılanan Troya kahramanı, kralın kızı Lavinia ile evlenerek iki halkı akrabalığa kavuşturuyor. Aeneas’ın yeni kurduğu şehre, eşinin onuruna Lavinium adı veriliyor. Arkeolojik buluntular, burada Aeneas kültüne ait 13 adet sunak platformu ve muhtemel bir Aeneas mezarı olduğunu göstermiş.
Son durak olan Roma ise rotanın hem son noktası hem de efsanenin yeni bir başlangıcı. Mitolojiye göre Aeneas’ın oğlu Ascanius, Lavinium’dan sonra Alba Longa’yı kuracak; ondan türeyen kuşaklar sonunda Romulus sayesinde Roma’nın doğuşuna yol açacak. Böylece Truva’dan çıkan bir kahramanın öyküsü, İtalya’da Latin ve Roma medeniyetlerinin temel efsanesine dönüşüyor.
Siz de bu büyük destanın nihayete erdiği ve Roma efsanesinin doğduğu toprakları görmek isterseniz, Roma uçak bileti alarak tarihin kalbine yolculuk edebilirsiniz.
Sonuç: Mitolojik rotadan Avrupa kültür rotasına

Aeneas’ın destansı yolculuğu, binlerce yıl sonra bugün somut bir kültür rotası olarak hayat buluyor. 2021 yılında Aeneas Rotası, Avrupa Konseyi tarafından “Kültür Rotası” sertifikasıyla tescillendi.
Böylece Troya’dan başlayıp Roma’ya uzanan bu mitolojik güzergâh, Avrupa kıtasında resmen tanınan 45 kültürel tematik rotadan biri hâline geldi. Türkiye, Yunanistan, Arnavutluk, Tunus ve İtalya olmak üzere 5 Akdeniz ülkesini kapsayan Aeneas Kültür Rotası, yaklaşık 21 önemli duraktan oluşuyor. Truva, Delos, Butrint, Etna, Kartaca ve Cilento Milli Parkı gibi altı UNESCO Dünya Mirası’nı birleştiren bu rota, aynı zamanda Kaz Dağı, Butrint ve Cilento gibi üç milli park sahasını da içeriyor.
Avrupa Konseyi’nin belirlediği Aeneas Rotası, mitolojiyi arkeoloji ve coğrafyayla buluşturarak ortak Akdeniz mirasını kutlamayı amaçlıyor. Troya Savaşı’ndan Roma’nın kuruluşuna uzanan efsanevi olayları adım adım takip eden ziyaretçiler, bu rota sayesinde farklı ülkelerdeki antik kentleri, limanları, tapınakları ve doğal güzellikleri keşfedebiliyorlar. Uluslararası Aeneas Rotası Derneği’nin öncülüğünde hayata geçirilen proje, Edremit Belediyesi’nden İtalya’daki Lavinium Vakfı’na kadar pek çok kurumun iş birliğiyle geliştirildi. Sonuçta, mitolojik bir destanın izlerini sürerek Akdeniz’i boydan boya kateden bu kültür rotası, ziyaretçilerine hem tarihin derinliklerine yolculuk etme hem de günümüzün kültürel zenginliklerini bir arada deneyimleme fırsatı sunuyor.
Aeneas’ın ayak izlerini takip edenler, Troya’dan Roma’ya uzanan bu güzergahta medeniyetlerin ortak köklerini ve efsanelerin gerçeğe dönüşen mekanlarını keşfederek benzersiz bir yolculuğa çıkmış oluyorlar.
