Onlarca farklı inanış, ilginç ritüel, rengarenk kostümler, gösterişli aksesuarlar, elleri saçları kınalı kadınlar… Hepsi de Hindistan. Doğu inanışları ve felsefesinin anavatanı Hindistan, ‘renkli’ sıfatının belki de en çok yakıştığı ülke. Bugün dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi olan Hindistan’da, farklı inanışlar, aneneler mistik Hint kültürünün en önemli zenginliği. Hinduizm, Budizm, Jainizm, Sihizmin dinleri burada doğmuş; bunlarla birlikte Zerdüşlük, Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam da hala yaşanan ve yaşatılan dinler. Haliyle Hindistan’ın hemen her noktası, zengin, mistik bir kültür ve alışılagelenin dışında yaşamları merak edenler için ideal birer rota.
Maharaşta eyaletinin başkenti olan Bombay ülkenin belki de en dinamik, yaşam temposu en yüksek şehri. Hindistan’ın ticari ve kültür merkezi olan Bombay, ülkenin en büyük birinci, dünyanın ise en büyük üçüncü şehri. Resmi nüfusu 20 milyon ancak ülkenin en çok göç alan şehri Bombay’da sokaklarda yaşamını sürdüren ciddi bir nüfus mevcut.
Hindistan’ın mistik kültürüne dair her şeyi Bombay sokaklarında görmek mümkün. Şehrin fiziki yapısından çok; birçok din ve yaşam tarzının bir araya geldiği o harmoni ilginizi çekecektir.
Bombay’daki ilk saatlerinizde aklınızdaki şehir efsanelerinden biri yıkılacaktır. Evet bu ülkede inek kutsal, kimse inek eti yemiyor, ama hep anlatıldığı gibi sokaklar başıboş ineklerle dolu değil ve insanlar inek gördüklerinde hayat durmuyor, trafik onlara göre düzenlenmiyor. En azından Bombay’da böyle şeyler olmuyor!
İlk durağınız ünlü açık çamaşırhane Dhobi Ghat olabilir. Burası dünyanın en büyük açık çamaşırhanesi ve burada Dhobi adı verilen Hintli erkekler yıkıyor çamaşırları. Şehrin bütün otel ve hastane çarşaflarının Dhobi Ghat’ta yıkandığı rivayet edilse de doğruluğu tartışılır. Kime ve nerelere ait olduğunu bilmesek de çamaşırhanede uzun ipler boyu asılmış, metrelerce beyaz çarşaf görmek mümkün.
Şehrin bir diğer ikonik noktası güney Bombay’da, limanın en gösterişli kolonyal yapısı Gateway of India. İngiliz hakimiyetinin (1858-1947) yaşandığı dönemde, Kral V. George ve Kraliçe Mary’nin şehre teşrifi için inşa edilen “Hindistan Geçit Yolu”, hala Bombay’ın en önemli sembollerinden biri. En az yabancı turistler kadar yerli halkın da ilgi gösterdiği bir nokta burası.

Gateway of India’nın tam karşısında, muhteşem mimarisiyle dikkat çeken Taj Mahal Palace & Tower bulunuyor. Bugün hem saray hem de yeni otel binasıyla hizmet veren yapı, şehrin hem en güzel binası hem de en şık oteli. Şehri ziyaret eden devlet büyükleri, genellikle otelin saray bölümünde ağırlanıyor. Sarayın Alman mimarisini andıran orta avlusu, bahçesi ve tüm limanı ayağı altına alan en üst kattaki restoranı görülmeye değer.
Güney Bombay’ın sahil şeridindeki ikinci önemli durak Hacı Ali Dergahı (Hajı Ali Dargah). Önemli bir müslüman tüccar olan ve hacı olmak için Mekke’ye giderken ölen Hacı Ali’nin anısına 1431’de inşa edilen yapı; mescit, cami, dergah ve Hacı Ali’nin mezarının olduğu bir türbeden oluşuyor. İslam mimarisinin Bombay’daki en önemli örneği olan caminin kara bağlantısı, deniz gelgit nedeniyle yükseldiğinde kayboluyor ve yapı denizin ortasında kalıyor.
Hacı Ali’den sonra Bombay’ı kuşbakışı görmek için, şehrin en lüks semtlerinden Malabar Hill’e geçebilirsiniz. Daha çok ünlü Bollywood yıldızlarının ve üst kasttan ailelerin yaşadığı semt, tabir-i caizse şehrin zengin mahallesi. Malabar Hill, Bombay silüeti ve Umman Denizi’ni kuşbakışı, yüksek bir noktadan izleyebileceğiniz parklarla (Hanging Garden, Kamala Nehru Park ve Priyadarshini Park) dolu. Malabar Hill’e çıkarken farklı din ve inanışlara ait tapınak ve ibadethaneleri de ziyaret edebilirsiniz. Bu topraklarda doğan bir din ve felsefe olan Jainizm’e ait Adinath, Jain Tirthankara tapınakları ve Farsilerin kutsal mekanlarından Parsi Tower of Silence, semtin en önemli dini yapıları.

Malabar Hill ile sahil arasında kalan bölgede Mahatma Ghandi’nin Bombay’da geçirdiği günlerde ikamet ettiği Mani Bhavan’ı ziyaret edebilirsiniz. Müzeye çevrilmiş üç katlı binada çok fazla eşya olmasa da, Ghandi’nin hayatı, yarattığı, yaşadığı, sadece kendi ulusu değil tüm dünyaya yaymaya çalıştığı humanist ve barışçıl ideolojisine dair çok fazla belge ve fotoğraf görmek mümkün.
Kuzey güney yönünde konumlanmış bir şehir olan Bombay’da güneye indikçe yaklaşık bir asır süren İngiliz hakimiyetinin mimari etki ve mirasını görmek mümkün. Hala kullanılan, şehrin en büyük ve işlek tren istasyonu, bugün Chhatrapati Shivaji Terminus adını alan “Viktorya Terminali”, kolonyal mimarinin en önemli örneklerinden ve UNESCO’nun koruması altında.
Tren garından Coloba Caddesi’ne kadar uzanan bölgede onlarca eski İngiliz yapısı görmek mümkün. Doğru mevsimdeyseniz, yani hava biraz olsun serinse, bu yolu yürüyerek geçmenizi tavsiye ederim. Yürüyüşünüz, kolonyal bölgenin son önemli yapısıyla tamamlanacaktır: “Galler Prensi Müzesi” yani bugünkü adıyla Chhatrapati Shivaji Maharaj Vastu Sangrahalaya. 1923’ten beri Bombay’ın en büyük müzesi olan yapı, yine Galler Prensi V. George’un şehri ilk ziyareti anısına, Gateway of India’nın mimarı George Wittet tarafından tasarlanmış (1905). Tüm Hindistan’dan toplanmış Hinduizm, İslamiyet, Budizm’e ait heykel, minyatür, tablo, tarihi eser ve kalıntıların sergileniyor müzede. Müzenin bir koruyu andıran bahçesinde de vakit geçirmekten keyif alacağınızı düşünüyorum.
Ve işte Colaba Causeway olarak anılan uzun, kaldırımlı caddeye vardınız. Burası şehrin en turistik noktalarından biri; dip not olarak Gate of India ile kolonyal bölgenin arasındaki tampon bölge olduğunu da söyleyebiliriz. Colaba, kaldırımlar boyu seyyar tezgahların ve yerel küçük dükkanların sıralandığı uzun bir cadde. Kaşmir şallar, Hint işi aksesuar, çanta, kıyafet, örtü ve hediyelik eşya bulabileceğiniz ideal adres burası. Alışveriş sırasında, özellikle seyyar tezgahlarda pazarlık yapmayı unutmayın. İdeal oran, söylenen rakamın yarısı üzerinden pazarlığa başlamak. Bu cadde üzerindeki Leopold Café ideal bir mola noktası olabilir; aynı zamanda en çok turist göreceğiniz yer.
Coloba Causeway’in başlangıç noktasında (bir pusula olarak aklınızda tutabilirsiniz) tarihi Regal Sineması bulunuyor. 1930’larda kurulan ve uzun süre, özellikle film endüstrisi için bir kültür kompleksi gibi kullanılan binada şu an sinema salonu ve dükkanlar yer alıyor. Ancak salonun içini film seansına girmediğiniz sürece görmek mümkün değil; dış mimarisinin ise bir özelliği yok maalesef.
Alışveriş ve yerel pazar demişken Crawford Market’ten söz etmeden olmaz. Hindistan’a dair aklınıza gelebilecek hemen her şeyi bulabileceğiniz bir kapalı han ve sayısız küçük dükkanın bulunduğu bir muhit Crawford Market. Çiçek pazarından, balık pazarına, altın çarşısına şehrin yerel alışveriş noktası burası. Aynı muhitte yer alan Chor Bazaar (Hırsız Pazarı) ise gündüz ikinci el eşya ve özellikle ahşap mobilya atölyelerinin bulunduğu sakin, normal bir sokak. Gece saatlerinde ise burası bir hırsız-polis kovalamacasının seti adeta; çünkü yol boyunca gerçekten çalıntı malların satıldığı tezgahlar açılıyor.

Bombay’da geçirdiğiniz günlerden birinde, güneşi mutlaka Chowpatty Plajı’nda batırmalısınız. Sahil şeridinde çok geniş bir alana yayılan plaj, yerel halkın da favori eğlence duraklarından. Akşamüstü saatlerinde kilimini, piknik çantasını kapıp gelen çok insan görebilirsiniz burada. Geniş kumsal ne kadar cezbedici görünse de kalabalığı unutmayın ve olası hırsızlık olaylarına karşı dikkatli olun.
Bombay sahil şeridi, arabayla özellikle gece geçmeniz gereken bir yol. Marine Drive, nam-ı diğer Queens Necklace, etkileyici Bombay silüetini izleyebileceğiniz en güzel nokta. Şehrin en güneyinden yola çıktığınızda; Marine Drive, Chowpatty Plajı’yla sonlanıyor, Hacı Ali mevkiinden sonra sizi şehrin kuzey yakasına geçirecek Sea Link’e kavuşuyorsunuz. 2009’da açılan köprü, şehrin dikkate değer mimari projelerinden. Kulağa çok gösterişli gelen Bollywood semtinin, şehrin kuzey yakasında olması size yanıltmasın. Aslen kuzey yakasının çehresi güneyden biraz daha farklı; burada daha çok gecekondu ve sokakta yaşayan insan görmek mümkün. Bu yakada yabancıların ağırlıklı olarak yaşadığı Powai, Bandra semtlerinde restorant, café, kulüp alternatifleri bulabilirsiniz.
Kuzey yakasında ilk adresiniz, Hinduların en önemli tanrılarından Ganesh’e adanan The Shree Siddhivinayak Ganapati Mandir olabilir. 1801’de yapılan tapınak hala Hindu’ların en çok ziyaret ettiği ibadethanelerden; burada edilen dua ve dileklerin Ganesh tarafından gerçekleştirildiğine inanılıyor.
Kuzey yakasında Juhu Plajı ve Bandra sahil şeridi de listenize ekleyebileceğiniz yerler. Bollywood için düzenlenen turlar ise hayalkırıklığı yaratabilir, çünkü stüdyolara giriş yok. Bu tur sıradışı bir semt turundan öteye gitmeyecektir.
Kuzey yakasında yaşamanız gereken en ilginç deneyim kısa da olsa bir ‘ricshaw’ turudur. İki kişi binilebilen, bir çeşit triportör diyebileceğimiz ‘ricshaw’lar, güney yakasına geçemeseler de şehrin sembollerinden addedilebilir. Ricshaw’lar yoğun Bombay trafiği için kurtarıcı, ucuz araçlar.

Bombay’da zamanınız varsa Asya’nın en büyük ikinci gecekondu mahallesi, aynı zamanda Bombay’ın geridönüşüm ve küçük sanayi merkezi olan Dharavi turlarına katılabilirsiniz. Ancak uyarmam gerekiyor ki; buradaki yaşam gerçekten ağır ve sarsıcı. Daha net bir fikriniz olması için, Dharavi’nin ‘Slumdog Millionaire’ filmindeki birçok sahne için doğal set olduğunu söyleyebilirim. O yoksulluk, oda evler, çöp yığınları üzerindeki çocuklar kurgu bir setten ibaret değil; Dharavi’nin gerçekleri.
Bombay geziniz sırasında aklınızda tutmanız gereken son birkaç nokta var:
- Öncelikle günlük programınızı yaparken buranın gerçekten kalabalık, trafiği yoğun bir şehir olduğunu unutmayın. Bombay’da toplu taşıma sadece tren ve otobüslerden ibarettir, ancak macera peşinde değilseniz, hem konfor hem de güvenlik açısından ikisinden de uzak durmalısınız. En sağlıklısı klimalı, taksimetre açan şirket taksileridir (Çok pahalı değiller). Bazen sadece birkaç kilometre saatler sürebilir; günlük programınızı çok doldurmayın, gezi listenizi bölge bölge hazırlamaya çalışın (Yukarıdaki güzergahlar az çok fikir verecektir.)
- Hindistan seyahatiniz boyunca hijyen konusunda dikkatli davranmanızda fayda var; sokaktan ya da açık hiçbir şey yemeyin. Hint baharatları her ne kadar merak konusu olsa da denerken temkinli davranın çünkü turist olarak yaşanan mide ve barsak problemleri sadece hijyenden kaynaklanmıyor. Bu özel baharat karışımları ve yağlar ilk defa deneyenler için problem yaratabilir.