Görmeden gelme
Üniversite Müzesi ve Sanat Galerisi
Kentin ve ülkenin kültür tarihine mercek tutan Hong Kong Üniversitesi Müzesi ve Sanat Galerisi (Xianggang Daxue Meishu Bowuguan), 1953 yılında kurulmuş ve bu nedenle de kentin en eski müzesi olma özelliğini taşıyor. Seramik, bronz, yeşim, taş ve ahşap eserlerin de sergilendiği müzenin koleksiyonunda 1.000’den fazla eser bulunuyor. MÖ 3000 yılına kadar uzanan bu koleksiyonda, Yuan hanedanı zamanından kalma, Nasturi mezhebine ait dünyadaki en geniş haç koleksiyonu bulunuyor. Muharip Devletler Dönemi’nden Qing Hanedanlığı’na kadar her dönemden Ming porselenlerini, dekoratif aynaları, dini ritüellerde kullanılan eşyaları ve çömlekleri görebileceğiniz müzede, aynı zamanda çağdaş sanatçıların çalışmalarını görmek de mümkün.
Hollywood Yolu
Hong Kong’un en turistik noktaları olan Sheung Wan, Soho ve Central’dan geçen Hollywood Yolu (Hé li Huó Dào), kentin Britanya kolonisi olduğu dönemde Hong Kong’da yapılan ilk caddelerinden biri. Britanya Ordusu’na bağlı kraliyet mühendisleri tarafından yapılan bu cadde, 1844 yılında, Kaliforniya’daki ünlü Hollywood’dan çok daha önce bu ismi almış. Yüz yıldan fazla zamandır şehrin en işlek yollarından biri olan Hollywood Yolu, aynı zamanda şehrin en önemli ticaret merkezlerinden biri olarak da popülerliğini koruyor. Zamanında Çinli tacirler, İngiliz ve Avrupalı tacirlerle alışveriş yapmak için mallarını buraya getirirlermiş. O ticaret ruhunu bugün de hissedebilirsiniz. Cadde, özellikle antika eşya meraklısı turistler tarafından büyük bir ilgiyle ziyaret ediliyor. Çünkü Hollywood Yolu, en iyi Çin antikalarını bulmak için en doğru adres olarak tanınıyor.
Hong Kong Tıbbi Bilimler Müzesi
Hong Kong gezilerinizde ziyaret edebileceğiniz Hong Kong Tıbbi Bilimler Müzesi’nde (Xianggang Yixue Bowuguan), pek çok tıbbi araç ve aleti görebilir, inceleyebilirsiniz. Eski bir otopsi masası, bitkisel ilaç sandıkları ve Hong Kong’un 1894’te hıyarcıklı vebayla sarsıldığı dönemden çeşitli eşyaları görebileceğiniz bu müzede, Batı ile Çin’in tıbbi yaklaşımlarının karşılaştırıldığı sergileri de gezebilirsiniz. Müzenin binası Edward Dönemi stil özelliklerini yansıtan tarihi bir yapı. Önündeki orkidelerle dikkat çeken üç katlı yapı, bir zamanlar Hong Konglulara patoloji enstitüsü olarak hizmet veriyormuş.
Man Mo Tapınağı
1847 yılında, Qing Hanedanı zamanında varlıklı bir Çinli tüccar tarafından yaptırılan Man Mo Tapınağı (Wen Wu), kentin en önemli tarihi tapınaklarından biri kabul ediliyor. Bu nedenle de kentin en çok ziyaret edilen dini mekânları arasında. Tapınağın içinde Man ve Mo’nun heykelleri ve bunları festivallerde taşımak için kullanılan tahtırevanlar bulunuyor. Edebiyat tanrısı Man elinde bir fırça tutarken, Mo ise kılıçla betimlenmiş. Her iki tanrı da Çin İmparatorluğu’nun resmi sınavlarında başarılı olmak isteyen öğrenciler tarafından tapınılan tanrılar olarak ülkenin kültüründe önemli bir yere sahip. Zamanında Çinlilerle, koloni toplulukları arasındaki anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmak amacıyla mahkeme olarak da hizmet veren Man Mo Tapınağı, günümüzde koruma atına alınmış tarihi bir eser olarak dikkat çekiyor.
Possession Caddesi
Hong Kong Adası’nda yer alan Possession Caddesi (Shui Kengkou Jie), Hong Kong ve Britanya tarihinde önemli bir yere sahip. 1841 yılında Britanya İmparatorluğu Uzakdoğu Filosu komutanı James John Gordon Bremer, bu caddeye bayrak dikerek Hong Kong’u resmi olarak Britanya’nın kolonisi ilan etmiş. Bir zamanlar deniz kenarında olan bu bölge ve cadde, arazi ıslahı çalışmaları nedeniyle şu anda denizden uzakta, şehrin iç kısımlarında bulunuyor. Caddenin başında Hollywood Merkezi ve çağdaş sanat merkezi olan Asia Art Archive binaları yer alıyor. Caddeye yapacağınız ziyaretlerde yöresel ürünler satan restoranlardan, yerel mutfağa yönelik yemekler sunan küçük restoranlara kadar pek çok mekân görebilirsiniz.
Hong Kong Üniversitesi
1911 yılında açılan Hong Kong Üniversitesi (Xianggang Daxue) kentin en eski üniversitesi unvanına sahip. Saygıdeğer bir kurum olarak kabul edilen Hong Kong Üniversitesi’nin seçkin mezunları arasında Çin Cumhuriyeti’ni kuran Dr. Sun Yat-Sen de bulunuyor. Hong Kong Adası’nın batıdaki tepesinde kurulan üniversite ünlü bir eğitim kurumu olduğu kadar, sanat ve kültür olanaklarıyla da biliniyor. Okulun yerleşkesinde bulunan Üniversite Müzesi ve Sanat Galerisi, kent sakinleri kadar Hong Kong ziyaretlerinde sanat ve tarihle iç içe olmak isteyen turistlerin de kentteki ilk duraklarından. Yerleşkedeki en eski bina üniversitenin ana binası olarak hizmet veriyor. 1912’de tamamlanan ve Koloni Dönemi mimarisini yansıtan yapı; granit sütunları, yüksek bir saat kulesi ve diğer kuleleriyle ilk bakışta dikkat çekiyor. Dört avlusu bulunan yerleşkede, tarihi ana binanın yanı sıra 10 metre yüksekliğe sahip palmiyeler de dikkat çekiyor.
Batı Pazarı
Edward Dönemi mimarisine uygun olarak inşa edilen Batı Pazarı (Xigang Cheng)), Hong Kong’un yüksek katlı binaları arasında mimarisiyle dikkat çekiyor. Özellikle kırmızı tuğla kullanıldığı için rengiyle kendisini belli eden yapı, granit kemerli girişi ve yine kemerli pencereleriyle fotoğraf meraklısı gezginlerin sevdiği binalardan biri.. 1906 yılında tamamlanan bina, 1991 yılında restore edilmiş ve kentin gözde alışveriş merkezlerinden birine dönüştürülmüş. Bina aslında, 19. yüzyılda faal olan daha geniş bir pazar yapıları topluluğunun kuzeyindeki ek bina olarak kullanılıyormuş. Günümüzde kentin en önemli alışveriş mekânları arasında anılan Batı Pazarı özellikle hediyelik eşya almak için mutlaka uğramanız gereken bir yer.
Wing Lee Caddesi
Man Mo Tapınağı’ndan sadece bir kaç dakika ötedeki Wing Lee Caddesi’nde (Yongli Jie), 19. yüzyılın sonuyla 1960’lar arasındaki mimariyi yansıtan Tong lau akımının özelliklerini taşıyan pek çok bina bulunuyor. Hong Kong’a göre eski sayılan ve artık başka hiçbir yerde görülmeyen bu binalar, 2010 yılında kentsel dönüşüm çalışmaları sırasında yıkılmak istenmişse de protestolar nedeniyle yıkım işlemi gerçekleştirilememiş. Bu caddede çekilen ve 2010 yılında Berlin Film Festivali’nde Kristal Ayı ödülü alan Gökkuşağının Yansıması (Echoes of the Rainbow) filminin yankıları da bu projenin durdurulmasında etkisi olmuş. Mimari açıdan dikkat çekici binalarla dolu olan cadde, aynı zamanda birçok kafe ve restoranla da ziyaretçilerin Hong Kong’daki uğrak noktalarından biri.
Flagstaff Binası Çay Takımları Müzesi
1840 yılında inşa edilmiş olan Flagstaff Binası Çay Takımları Müzesi (Chaju Wenwu Guan), Hong Kong’un koloni olduğu dönemden bir yadigâr olarak günümüze ulaşmış. Eskiden İngiliz komutanlarının ofis ve ev olarak kullandığı yapı, zarif ve mütevazı yapısal özellikleriyle dikkat çekiyor. Bina, II. Dünya Savaşı’nda Japonlar tarafından iki kez bombalanmış, ancak çok hızlı bir şekilde onarılmış. 1978 yılına kadar İngilizlerin elinde kalan yapı, daha sonra Hong Kong hükümetine devredilmiş. Hong Kong Parkı’nın içinde yer alan ve aynı zamanda evlendirme dairesi olan Flagstaff Binası, düğün fotoğrafları için de en popüler mekânlardan biri. Bina, 1984 yılında Çay Takımları Müzesi olarak düzenlenmiş ve ziyarete açılmış. Burada Çin’in geleneksel çay seremonilerini izleyebilir, çaydanlıktan çay fincanlarına kadar ülkenin çay kültürünü tanıyabilirsiniz.
Hong Kong Parkı
Şehrin ortasında bir yeşil vaha gibi duran Hong Kong Parkı (Xianggang Gongyuan) doğal ortamı, modern park tasarımı ve muhteşem tesisleriyle ziyaretçilerini ağırlıyor. Parkta bir kuşhane, bir sera, çeşmeler, nilüfer göletleri ve oyun alanlarını görebilirsiniz. Ayrıca Flagstaff Binası Çay Takımları Müzesi, Hong Kong Görsel Sanatlar Merkezi ve bir restoranın da bulunduğu bu park, hem doğal ortamı hem de sunduğu olanaklarla kentin önemli bir ziyaret yeri. Kuşhanede 80’den fazla tür kuş, iyi tasarlanmış tropikal yağmur ormanı ortamında yaşıyor. Ücretsiz kuş izleme turları düzenlenen parkta şelaleler, akıntılar ve göletler 80.000 metrekarelik parkın çeşitli yerlerinde karşınıza çıkıyor. Dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri olan Hong Kong’da yaşayanların dinlenmek, kitap okumak veya sakin bir gün geçirmek için sıklıkla geldikleri park turistlerin de şehirdeki gözdelerinden biri.
Yemeden dönme
Dim Sum
Kırmızı et, tavuk, mantar ve karides başta olmak üzere aklınıza gelen her malzemeyle pişirilebilen Çin mantısı dim sum, hafifliği ve malzeme çeşitliliğiyle popüler bir lezzet. Dim sum, içinden buhar geçebilecek şekilde yapılan ahşap sepetlere yerleştirildikten sonra, buhar makinesi üzerinde bekletilerek pişiriliyor. Sözcük anlamı “kalbe dokunmak” olan dim sum, daha çok kahvaltı ve öğle yemeklerinde tercih ediliyor fakat akşam yemeklerinde başlangıç olarak da servis ediliyor. Restoranın büyüklüğüne göre çeşidi de artan dim sum, lezzetinin yanı sıra doyurucu ve pratik olduğu için de turistlerden ilgi görüyor.
Congee
Bu yemek, pirincin saatlerce et suyunda kaynatılmasıyla yapılıyor. Şeklini kaybeden, istenilen kıvama gelen pirince ince doğranmış et ya da deniz ürünleri katılıyor. Son olarak yeşil soğan eklenen yemek servise hazır hale geliyor. Çinlilerin soğuk algınlığına iyi geldiğine inandıkları bu yemek, günün her öğününde tüketilebiliyor. Hong Kong ziyaretinizde congee’yi denemek için özellikle küçük restoranları tercih ederseniz, hem yemeğin en geleneksel halini tadabilir, hem de yapım aşamalarında eskiye sadık kalındığından emin olabilirsiniz.