Ömer Faruk Sorak ve Yılmaz Erdoğan’ın yönettiği ünlü Vizontele filminde, Altan Erkekli’nin canlandırdığı Belediye Başkanı Nazmi karakteri, şehre televizyon geldiğinde bunu müjdelemek için eline mikrofonu alıp halka seslenirken şöyle diyordu: “Burayı seversen burası dünyanın en güzel yeridir. Amma dünyanın en güzel yerini sevmezsen, orası dünyanın en güzel yeri değildir.” Başlangıçta epey basit bir cümleymiş gibi görünüyor. Ancak üzerine biraz düşününce, insan ve mekân arasındaki etkileşimin ve bağın fazlasıyla duygusal bir alt zemini olduğu da kabul etmek gerekir. Tatile çıkmayı düşündüğünüzde ilk aklınıza gelen yer örneğin, bir mekân olarak sadece kendi olduğu haliyle değil, sizde uyandırdığı hislerle, anılarla, deneyimlerle anlam kazanıyor.
Bugün sizler için bambaşka deneyimler sunan, oradayken yaşayacağınız deneyimi yıllar sonra bile anlatmak isteyeceğiniz, bir mekân ile kurduğunuz bağı katbekat artıracak dünyadaki saklı kalmış cennetlerden bahsedeceğiz.
1. Siva Vahası, Mısır

Siva Vahası ve Siva Gölü, dünyanın en ilginç yerlerinden biri. Kattara Çöküntüsü ile Büyük Kum Denizi arasında bulunan Siva Vahası, Mısır’ın Libya sınırına yakındır. Kahire’den 760 kilometre, Libya’dan ise 50 kilometre uzaklıktadır.
Tarihsel anlamda Eski Mısır’ın en önemli parçalarından biri olan Siva Vahası, 33 bin nüfusa sahiptir. 1980’lerde Akdeniz kıyılarına asfalt bir yol inşa edilene kadar Siva’nın dış dünya ile tek bağlantısı çölün içinden geçen zorlu deve yollarıydı. Dolayısıyla bu doğal izolasyon, bölgedeki Berberi sakinlerin dünyanın en yalıtılmış ve benzersiz kültürlerinden birine sahip olmasını sağladı. Sepetçilik, çanak çömlek, gümüş işçiliği ve nakış işçiliği ve giyim tarzıyla kendini gösteren bu eşsiz kültür, özellikle gümüş işçiliğinde dünyanın en özel yerlerinden birine dönüşüyor. Ayrıca eğer jeolojiye ilgi duyuyorsanız bu bölgede eşsiz doğal taşlar bulunuyor. Mutlaka inceleyin. Yerel lezzetlere meraklıysanız geleneksel bedevi mutfağının başka yerde bulamayacağınız yemeklerini de burada denemelisiniz.
Siva’ya gidecekleri kusursuz bir kültürel deneyim bekliyor. Özellikle Kleopatra Havuzu, Ölüler Dağı ve Amun Tapınağı vahada mutlaka görülmesi gereken tarihi yerler. Ayrıca burada kum kayağı yapabilir, çöl safari turlarına katılabilir ve akla hayale sığmayan güzellikteki gökyüzünün altında kamp yapmanın keyfine varabilirsiniz.
Ancak Siva’nın bir diğer özelliği var ki, dünyada bunun eşi benzeri yok. Siva Vahası’nın ortasında bulunan tuz gölleri dünya üzerinde saklı kalmış cennet parçaları adeta. Bu göllerde tuzluluk oranı ortalama %95. Yani burada yüzme bilmeseniz bile batmanız imkânsız! Ayrıca buradaki suyun şifalı olduğuna inanılıyor.
Siva Vahası’nı ziyaret etmek için en uygun zaman, günlerin oldukça ılık geçtiği ilkbahar ve sonbahar ayları. Hatta Siva Vahası’nın ünlü Siyaha Festival’i ekim ayının ilk dolunayında yapılıyor.
Siva Vahası; Kahire Havalimanı’na 760, İskenderiye Havalimanı’na 600 ve Mersa Matruh Havalimanı’na 300 kilometre uzaklıkta. Eğer Mersa Matruh Havalimanı üzerinden gitmeyi düşünüyorsanız öncelikle Kahire’ye uçup sonrasında Mersa Matruh Havalimanı’na gitmeniz gerekiyor. Toplu taşıma araçlarının yetersizliği nedeniyle araç kiralamanızı tavsiye ederiz. Ayrıca Siva Vahası’nı gezmek için rehber hizmeti de alabilirsiniz. Son olarak yerel otoritelerin izin verdiği alanın dışına çıkmamanız şiddetle tavsiye ediliyor.
Siva Vahası’na giderseniz aklınızda olsun, buranın zeytinleri ve hurmaları da epey meşhurdur.
2. Waitomo Yıldız Kurdu Mağarası, Yeni Zelanda

Yeni Zelanda’da bulunan Waitomo Yıldız Kurdu Mağarası büyüleyici bir deneyim yaşamak isteyenlerin listesinde ilk sırada olmalı.
Bu mağaranın çok özel bir yapısı var. Volkanik aktivite nedeniyle 30 milyon yıl içerisinde Waitomo bölgesinde bilinen yaklaşık 300 kireçtaşı mağarası oluşmuş. Yer altına sızan karbondioksit ve yağmur suları, kireçtaşıyla kimyasal etkileşime girerek bozunma yaratıyor. Bu işlem milyonlarca yıl boyunca sürerek mağara içindeki sarkıt ve dikitleri meydana getiriyor. Yeni Zelanda’da bulunan bir ateş böceği türü olan Arachnocampa luminosa popülasyonu larvaralarını mağaranın çatısına bırakıyor. İşte Waitomo Yıldız Kurdu Mağarası’nı büyüleyici yapan şey bu. Ateş böceği larvaları mağara çatısından sarkarken büyüleyici bir parlaklık çıkarıyor. Bu parlaklık mağara içinde sanki gökyüzünü izliyormuşçasına başka bir ışık kaynağına ihtiyaç duymadan gezebilmenize olanak sağlıyor.
Waitomo Yıldız Kurdu Mağarası’nı ziyaret etmek için en iyi zaman aralık ve şubat ayları. Yaz döneminde burası yoğun bir ziyaretçi akınına uğruyor. Ancak bunun güzel bir tarafı da var. Her yarım saatte bir rehber eşliğinde yapılan turlara katılabiliyorsunuz. Tabi bu turlar için rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederiz. Aynı zamanda tur rehberlerin çoğunun, mağarayı keşfeden Maori yerlilerinin torunları olduğunu da söyleyelim. Eğer yaz ayları haricinde bir dönemde gitmeyi düşünüyorsanız kalabalık turist kitlesine denk gelme ihtimaliniz epey az. Karar sizin.
Waitomo Yıldız Kurdu Mağarası’na gitmek için Yeni Zelanda’da öncelikle Auckland’a gitmeniz gerekiyor. Sonrasında Auckland’dan Waitomo’ya otobüslerle yaklaşık 2-2,5 saatte gidebiliyorsunuz. Ayrıca bu hizmeti veren firmalarda günlük rehberli tur seçenekleri de bulunuyor.
Yolunuz Yeni Zelanda’ya düşerse saklı bir cennet olan Yıldız Kurdu Mağarası’nı mutlaka ziyaret edin.
3. Boulders Plajı, Güney Afrika Cumhuriyeti

Penguenlerle beraber güneşlenmeye ne dersiniz?
Boulders Plajı, Güney Afrika’nın Cape Town şehrinde bulunuyor. Cape Town hem muhteşem bir doğaya sahip hem de bir şehirden bekleyebileceğiniz tüm imkanları sunuyor. Ve bunu doğanın merkezinde olduğunuzu bir an bile unutturmadan yapıyor.
Boulders Plajı, okyanusun buz gibi sularında yüzerken yanınızda penguenlerle zaman geçirebileceğiniz dünyanın en özel yerlerinden biri. Afrika’da penguen mi olur demeyin, olur. Bu yazımızda dünyada az bilinen saklı cennetleri anlatacağız demiştik. Fakat buradaki penguenlerin koruma altında olduğunu unutmayın. Yani yanlarına gidemiyorsunuz. Ancak siz güneşlenirken sizinle arkadaşlık kurmak isteyen penguenlere de kimse karışmıyor. Siz yine de dikkatli olun, penguenler biraz sinirli olabiliyor. Eğer Boulders Plajı’na arabayla gittiyseniz hareket etmeden önce aracınızın altına bakmayı ihmal etmeyin. Küçük penguenler her yerde!
Boulders Plajı’na ne zaman gidelim derseniz ekim ayından mart ayına kadar yağışlar daha az olduğu için bu dönem keyifli bir tatil için uygun. Mart ve nisan aylarındaysa epey yoğun oluyor burası. Kalabalıklara karışmayı istemiyorsanız aklınızda olsun.
Boulders Plajı’na gitmek için öncelikle Cape Town’a uçmanız gerekiyor. Boulders Plajı, Cape Town’a yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta. Dilerseniz bundan sonra trenle, otobüsle ya da araç kiralayarak devam edebilirsiniz. Trenle gitmek isterseniz Simon’s Town’da inip yarım saatlik muhteşem manzaralı bir yürüyüşten sonra Boulders Plajı’na ulaşabilirsiniz. Ayrıca Cape Town’dan buraya otobüs turları olduğunu da hatırlatalım.
Hazır buraya kadar gelmişken Cape Town’ın kalbi Masa Dağı’ndan şehrin muhteşem manzarasını izlemek isteyebilirsiniz.
4. Louise Gölü, Kanada

Louise Gölü, Kanada’nın Alberta bölgesindeki Banff Ulusal Parkı‘nda bulunan bir saklı cennet. Aslında şöyle demek daha doğru; Louise Gölü’nde cisimleşen doğanın cömertliği Banff Ulusal Parkı’nın tamamı için geçerli. Etraftaki karlı tepelere sahip dağlar, ilkbaharda yeşilin binbir tonuna bürüne ağaçlar, Louise Gölü’nün zümrüt yeşili ve turkuaz karışımı büyüleyici rengi. Burası sanki bir ressamın özenle yaptığı bir tablodan çıkmış gibi.
Burada yarı arktik bir iklim hâkim. Yani hava güneşli bile olsa sabahları üşüyeceksiniz. Yanınıza kalın kıyafetler almanızda fayda var. Zira yılın her günü buraya kar yağabiliyor. Ancak bunun şöyle bir avantajı da var; ulusal parkı çevreleyen Rocky Dağları’nda kayak yapabilirsiniz.
2011 yılı istatistiklerine göre Louise Gölü’nün bulunduğu bölgenin toplam nüfusu 691. Yani dünyanın çok daha yavaş aktığı bir yer burası.
Louise Gölü’ne hem yazın hem de kışın gidebilirsiniz. İki dönemin de kendine özgü aktiviteleri var. Örneğin yazın burada tırmanış yapmak, bisiklet sürmek, balık tutmak nefis birer deneyim. Kışın ise kayak ve kış tırmanışı için ideal bir yer.
Louise Gölü ve Banff Ulusal Parkı’na gitmek için Alberta’nın güneyinde bulunan Calgary’ye gitmeniz gerekiyor. Calgary ve Louise Gölü arasındaki mesafe yaklaşık 185 kilometre. Dilerseniz araç kiralayarak dilerseniz de hem havalimanından hem de şehir merkezinden kalkan tur araçlarıyla Louise Gölü’ne ulaşabilirsiniz.
Banff Ulusal Parkı o kadar etkileyici bir doğaya sahip ki, burada aklınıza gelebilecek neredeyse tüm doğa sporlarını yapabiliyorsunuz. Kaya tırmanışı, kayak, kamp, trekking… Yürüyüş sırasında geyik görebilirsiniz, daha ne olsun!
5. Vinicunca Dağı, Peru

Gökkuşağına dokunmak mümkün mü?
Gökkuşağı Dağı olarak da bilinen Vinicunca Dağı, Peru’nun Cusco şehrinde bulunuyor.
Kırmızı, sarı, mor ve yeşil tonlarında renklerden oluşan Vinicunca Dağı, buzul çağından sonra eriyen suların dağdaki minerallerle kimyasal tepkimelere girerek oluşturduğu kendine özgü bir büyüleyici bir yapıya sahip.
Vinicunca Dağı’nın tepesine ulaşmak için zorlu bir yoldan geçmeniz gerekiyor. Kondisyonunuza güvenmiyorsanız şimdiden spora başlayabilirsiniz. Öncelikle Cusco şehrinden yaklaşlık 2-3 saatlik bir araba yolculuğuyla Pitumarca’ya geliyorsunuz. Pitumarca’da yaklaşık 5 kilometrelik bir yürüyüş yapmanız gerekiyor. Finaldeyse yaklaşık 1-1,5 saat süren dik bir yürüyüş yapmanız lazım. Ancak bu şekilde Gökkuşağı Dağı’nın güzelliğine ulaşabiliyorsunuz. Yürüyüşün ilk kısmında at kiralabiliyorsunuz. Ancak dik yokuşu yürümeniz gerekli. 5200 metre yükseklikteki dağa çıkarken oksijen miktarındaki azalma yüzünden nefes nefese kalabilirsiniz. Bunun için ana kamp alanında gerekli teçhizatlar bulunuyor, merak etmeyin. Yine de katlandığınız her zorluk, tepeye çıkıp Gökkuşağı Dağı’nın rengarenk manzarasını görmeye değer. Kısacası Gökkuşağı Dağı “saklı cennet” tanımını sonuna kadar hak ediyor.
Vinicunca Dağı’nı ziyaret etmek için en uygun zaman nisan ayından ekim ayına kadar olan dönem. Zira bu dönem nispeten daha kuru dönem olarak kabul ediliyor.
Ufak bir hatırlatma, karlı ya da yağmurlu bir günde dağa tırmanmak hem sizin için zor olur hem de karşılaşacağınız manzaranın keyfini bir miktar azaltabilir. Dağa tırmanmadan önce hava durumunu kontrol etmenizi öneririz.
6. Biyolüminesans Plaj, İran

Larak Adası, Basra Körfezi’nde, İran’ın güney kıyılarında bulunan küçük bir ada. Onu bu kadar özel kılan ve saklı cennetleri listelediğimiz bu yazıya eklememizi sağlayan şeyse, gece kıyıya vuran biyolüminesans canlıların yarattığı muhteşem görüntü.
Biyolüminesans canlılar, kimyasal tepkimeler sırasında enerjisini ışık enerjisine dönüştürebilen canlılar olarak tanımlanıyor. En bilindik örneği ateş böceği. Fakat deniz canlılarının, ki bunlar çoğunlukla planktonlardır, karanlık bir gecede mavinin muhteşem bir tonuyla parıldayarak kıyıya vurması dünyada yaşayabileceğiniz en unutulmaz deneyimlerden biri hiç şüphesiz.
Larak Adası’nı ziyaret etmek isteyenler konaklama için çoğunlukla Keşm Adası’nda kalıyor. Bu noktada Larak Adası’ndaki konaklama imkanlarının hayli sınırlı olduğunu hatırlatalım. Larak Adası’na ulaşmak için en kolay yol Keşm Adası üzerinden feribotla gitmek. Dönemsel olarak değişmekle birlikte cuma, cumartesi ve pazartesi günleri, günde 2 kez Keşm Adası’ndan Larak Adası’na feribot kalkıyor. Aradaki mesafe de 16 kilometre. Tahran’dan Keşm Adası’na günlük uçuşlar olduğunu da belirtelim. Bir diğer yöntem olarak Hürmüz Adası ve Bender Abbas’tan tekneyle Larak Adası’na gidebilirsiniz.
Larak Adası’na gitmişken hemen yanındaki Keşm Adası’na da uğramanızı şiddetle tavsiye ederiz. Zira burası su altı canlılarını gözlemlemek için en ideal yerlerden biri. Larak ve Keşm Adası’nı ziyaret etmek için en uygun zaman eylül ayından mart ayına kadar olan dönem.
Genellikle yeşil ve mavi dalga boylarında renk üreten biyolüminesans canlılar, dünyada pek çok yerde görülebiliyor. Ama bizce Larak Adası’ndaki görüntü en görkemlisi!
Story ayağınıza geldi!
Yazımızın öne çıkan bölümlerini sosyal medya hesaplarınızda paylaşmak için hazırladığımız görselleri indirebilirsiniz. Bunun için Android ve iOS işletim sistemli akıllı telefonlarınızla paylaşmak istediğiniz story’nin üzerine basılı tutun ve gelen menü aracılığıyla görseli akıllı telefonunuza kaydedin veya paylaşın.


