Biliyorsunuz, sezonun 16. yarışı olarak Singapur Grand Prix’i yerine Türkiye Grand Prix takvime alındı. 150 bin seyirci kapasiteli İstanbul Park’ta düzenlenecek olan yarışlar, İstanbul’da güzel bir hafta sonu deneyimi için de fırsat anlamına geliyor.
Bu arada küçük bir hatırlatma: Formula 1 yarışlarına ilk kez 2005’te ev sahipliği yapan Kurtköy’deki Formula 1 pisti, zorlu ve heyecan verici oluşuyla da haklı bir üne sahip.
F1 seyircisinin İstanbul’daki ideal hafta sonu

F1 yarışları için biletinizi aldınız, İstanbul hakkında ön araştırmanızı yaptınız ve yarışlardan önce şehre geldiniz. Tabii ki İstanbul binlerce yıllık tarihiyle, doğasıyla, farklı kültürleriyle tek hafta sonuna sığdırılamayacak bir şehir ama o iki günü dolu dolu geçirmek için bazı önerilere ihtiyacınız olacak değil mi? Evet, o önerileri 5 başlık altında topladık.
Şehrin dinamik ruhunu hissedin

İstanbul’un ruhunu içinizde hissetmek için yapacağınız ilk şey çok basit: Adım atmak!
Biraz klasik bir başlangıç olsun; Taksim’den yola çıkalım. İstiklal Caddesi’nde biraz yürüdükten -ve tabii ki şehrin bu ikonik caddesinde bol bol selfie çekildikten- sonra Galatasaray Meydanı’ndan Çarşı Caddesi’ne dönüp aşağı doğru salının. Sağlı sollu tarihi binaların arasından geçerek yolu yarılayıp sola doğru kıvrıldığınızda kendinizi Çukurcuma semtinde bulacaksınız.
Ara sokaklarda; dükkanını yeni açan mahalle esnafını, çok kültürlü küçük hostelleri, sabah uykusuna dalmaya hazırlanan kedileri selamlayabilirsiniz. Ya da sadece, sivil mimarinin nadide örnekleri olan üç katlı apartmanlara odaklanın; kendinizi Ara Güler imzalı siyah beyaz bir fotoğraf karesinin içinde hissedeceksiniz.
Yine aynı semtte, kendinizi ünü dünyanın hemen her köşesine yayılmış Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un kitabından ilhamla hazırlanan Masumiyet Müzesi’nin kapısında bulabilirsiniz. O kadar hüzne hazır değilseniz yukarı doğru yürümeye devam edip yokuşun sonunda Firuzağa Meydanı’na ve Cihangir Mahallesi’ne ulaşın. Sabah kahvesi için doğru yerdesiniz. Sayısız butik kafe ve üçüncü nesil kahve dükkanı elinizin altında.
Kahve molasının ardından bu kez istikamet, İstanbul Boğazı ve Haliç’in kesişimindeki tarihi semt Karaköy. Kendinizi tam anlamıyla ‘günlük hayatın içinde’ bulacaksınız. Dünün, bugünün ve yarının karışımında…
İstanbul’un alametifarikası: Vapur

Karaköy demek, bir yönüyle de vapur iskelesi demek. 20 dakikada bir hareket eden Kadıköy vapurları size hem İstanbul Boğazı’nı hem eşsiz İstanbul manzarasını hem de martıların arkadaşlığını sunmak için hazır. Yolculuk boyunca manzarayı seyrederken çay-simit keyfi yapabilirsiniz. Tabii simitten martılara da atmak kaydıyla.
Vapurdan inince -rotayı tamamlamak adına- yürümeye devam. Kadıköy’ün cıvıl cıvıl kalabalığını, plak dükkanlarını, kitapçıları geride bırakıp, yine şehrin sembol semtlerinden biri olan Moda’nın dar sokaklarına adım atın. Yolun sonu, muhteşem manzarasıyla saatlerinizi geçirmek isteyeceğiniz Moda Burnu ve çay bahçeleri. Boğaz köprülerinden Tarihi Yarımada’ya, Bakırköy’den Adalar’a uzanan manzara, fotoğraflarla ölümsüzleştirmek üzere parmaklarınızın ucunda.
Yürüyüş rotası tamamlandı. Artık, F1 yarışının heyecanını yaşamak için Intercity İstanbul Park’a doğru yola koyulabilirsiniz. Tabii burada “İstanbul Park’a nasıl gidilir” sorusu akla gelecektir ki, İETT’nin sitesinden toplu ulaşım bilgilerini ve otobüs saatlerini öğrenmek mümkün.
Antika pazarında geçmişe yolculuk

Hafta sonu Bomonti civarında kurulan Feriköy Antika Pazarı, alanında Türkiye’nin en kapsamlı pazarı olarak tanımlanabilir. Yüze yakın stantta, tarihin farklı dönemlerinden binlerce ürün bulmak, hikayelerini dinlemek ve uygun fiyatlara satın almak mümkün. Sizi İstanbul’a getiren otomotiv tutkusuna uygun pek çok nostaljik ürün de bulabilirsiniz. Ünlü bir otomobil dergisinin ilk sayısı ya da değerli bir model araçla oradan ayrılmanız kuvvetle muhtemel.
İstanbul’un en ünlü otomobil müzeleri

Otomobil tutkusu demişken ve İstanbul’a kadar gelmişken, Rahmi M. Koç Müzesi’ne uğramamak olmaz. Haliç’in kuzey yakasındaki Hasköy’de kurulu bu dev müze, diğer bölümlerin yanı sıra pek çok klasik otomobile de ev sahipliği yapıyor. Otomobil tarihinin en nadide parçalarını hayranlıkla inceleyebileceğiniz müzede Anadol modellerine de özellikle dikkat etmenizi öneririz.
Rahmi M. Koç Müzesi’nin yanı sıra iki önerimiz daha var: Türkiye’deki sayılı klasik otomobil müzelerinden olan ve 1920-1970 arasındaki döneme ait 60’ın üzerinde otomobilin sergilendiği Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi ve dünyanın dört bir yanından getirilen yüz binlerce liralık klasik otomobillere ev sahipliği yapan Mehmet Arsay Otomobil Müzesi de sizi bekliyor.
Güzel bir tesadüf: Turkish Airlines Euroleague

Güzel bir tesadüf; Avrupa basketbolunun zirvesi olan Turkish Airlines Euroleague açılış haftasının ardından tüm hızıyla devam ediyor. Turnuvanın ve Final Four’un en etkili takımlarından Anadolu Efes, CSKA Moskova’yı evinde ağırlayacak.
Futbol maçlarını tercih edenler de şanslı zira Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın yanı sıra üç İstanbul takımı daha (Başakşehir, Kasımpaşa, Fatih Karagümrük) Süper Lig’de mücadele ediyor. Futbol ve tribün kültürünü deneyimlemek için güzel bir fırsat.
Hatırlatma

Küçük bir uyarıyla kapatalım. İstanbul’a kadar gelmişken, enfes sokak lezzetlerini tatmadan dönmek olmaz. Sadece isimlerini yazmak yeterli, sokakta kime sorsanız gösterir. İstanbul’un sokak lezzetleri yazımızı okuyarak da bu şahane lezzetler hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.
- Islak hamburger
- Kumpir
- Kokoreç
- Balık ekmek
- Midye dolma