Başlarken: Sürdürülebilir turizm nedir?

İlk olarak son dönemde dillerden düşmeyen “sürdürülebilirlik” kavramının tarifiyle başlayalım. Ankara Üniversitesi kaynakları, sürdürülebilirlik kavramını bir toplumun, ekosistemin ya da sürekliliği olan herhangi bir sistemin işlerini kesintisiz, bozulmadan ya da sistemin hayati bağı olan ana kaynaklara aşırı yüklenmeden devam ettirebilme yeteneği olarak tanımlıyor. Bir de “sürdürülebilir kalkınma” var. 1987’de yayımlanan Brundtland Raporu, sürdürülebilir kalkınmayı şu sözlerle açıklıyor: “Bugünün gereksinimlerini, gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma”.
Kalkınma kavramının tarihi ise daha da eskiye, sanayi devrimine uzanıyor. 18. yüzyıl itibarıyla üretimin artması beraberinde hızlı tüketim alışkanlıklarını getirdi. Öte yandan kaynaklar sınırlı, insanın istek ve beklentileri ise sınırsızdı. 70’li yıllarda üretim-tüketim dengeleri yavaş yavaş tartışılmaya, gündemde yer bulmaya başlasa da bugün kullandığımız “sürdürülebilir kalkınma” kavramı ilk kez 1987 yılında kullanıldı.
Sürdürülebilir turizmi basitçe turizmin ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarını ele alan bir turizm yaklaşımı olarak tarif edebiliriz. Turizm endüstrisinin, çevrenin, gezginlerin ve ev sahibi toplulukların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, mevcut ve gelecekteki etkilerini hesaba katan sürdürülebilir turizm yaklaşımının detaylarına göz atalım:
Sürdürülebilir turizmin ilkeleri
ISO, 2010’da yayımladığı Sosyal Sorumluluk Rehberi’nde BM’nin sürdürülebilirlik tanımına önemli bir ekleme yaptı. Buna göre “sürdürülebilir kalkınma”, yüksek kaliteli yaşam, sağlık ve refah hedeflerini sosyal adaletle bütünleştirmek ve dünyanın tüm çeşitliliğinde yaşamı destekleme kapasitesini sürdürmekle de ilgiliydi. Devamında şöyle deniyordu: “Sürdürülebilir kalkınma, bir bütün olarak toplumun daha geniş beklentilerini ifade etmenin bir yolu olarak ele alınabilir”.
Buna göresürdürülebilir turizmin temel ilkeleri; çevresel etkileri mümkün olan en aza indirmek, ekonomik kalkınmayı teşvik etmek, sosyal ve kültürel değerleri korumak ve ziyaretçi deneyimini iyileştirmek olarak sıralanabilir. Sürdürülebilirlikte doğal kaynakların itinayla korunması, atık ve kirliliğin özenle azaltılması, enerji ve suyun verimli kullanımı kritik önemdedir. Ekonomik kalkınma bir diğer olmazsa olmaz başlık olarak öne çıkar; turizm gelirleri adil biçimde dağıtılmalı, yerel işletmeler ve girişimciler özenle desteklenmelidir. Sosyal ve kültürel değerler, deyim yerindeyse pamuklara sarılıp sarmalanabilir. Yerel gelenekler ve kültürel miras korunmalı, misafirler ve yerel halk arasında saygı ve anlayış hâkim olmalıdır. Sürdürülebilir turizm aynı zamanda daha bilinçli turistler, daha kaliteli ve sorumlu bir turizm anlayışı anlamına gelir.
Türk Hava Yolları’nın sürdürülebilirlik stratejisi

Türk Hava Yolları’nın sürdürülebilirlik stratejisi tam da yukarıdaki ilkeler ışığında şekillenir. Bizler ortaya çıkardığımız çevresel, sosyal ve ekonomik etkiyi bir bütün olarak ele alır, etkin bir risk yönetimi için çabalarız. Çalışanlarımızın, tedarikçilerimizin, iştiraklerimizin ve tüm paydaşlarımızın beklentilerini önemser, bunun yanında hem bugünler hem de gelecek için değer yaratırız. Kurumsallığı önemseyen, iklim değişikliği ile farkındalıkla mücadele eden, büyürken insanı ve çevreyi dışarıda bırakmayan, yenilikçi, topluma her koşulda değer katan, sürekli iyileşen, büyüyen ve etik değerlerinden vazgeçmeyen yapımızla geleceğe odaklanırız.
İki önemli adım: Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı ve Karbon Dengeleme
Türk Hava Yolları olarak ilk defa 02 Şubat 2022 tarihli İstanbul (IST) – Paris (CDG) uçuşumuzda sürdürülebilir havacılık yakıtı ile uçtuk. Ardından başlangıç aşamasında her hafta bir kez, uçuşlarımızda düzenli olarak sürdürülebilir havacılık yakıtı kullanmaya başladık. Gelin sürdürülebilir havacılık yakıtı nedir, bir de ona bakalım.
Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı (SAF) nedir?
Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı (SAF), geleneksel kerosen (fosil bazlı) ile yenilenebilir hidrokarbon karıştırılarak elde edilen bir çeşit yakıttır. Üretiminde sürdürülebilir hammaddeler kullanılır ve içinde zararlı ağır metaller bulunmaz. Daha az karbon emisyonu anlamına gelen Sürdürülebilir Havacılık Yakıtları – SAF, biyoyakıt, biyo-jet yakıtı veya biyo-havacılık yakıtı (BAF) gibi farklı isimlerle de anılıyor. Türk Hava Yollarının kullandığı sürdürülebilir havacılık yakıtı ile gerçekleşen temiz yanma sayesinde; aynı orandaki geleneksel kerosen yakıta kıyasla sera gazı emisyonunda %87’ye varan azalma sağlanıyor. Bu yakıt ayrıca SOx ve NOx emisyonlarının zararlı partiküllerini azaltılmasına da yardımcı oluyor.
Karbon dengeleme (offset) uygulaması
Türk Hava Yolları Karbon Dengeleme Programı CO2mission ile yolcularının uçuşlardan kaynaklanan karbon ayak izini ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Kurumu) metodolojisi ile hesaplıyor. Burada her bir yolcunun katkısını iklim değişikliğiyle mücadele ve sosyal kalkınma projelerine aktarıyor. Karbon dengeleme ile ilgili detayları keşfetmek ve karbon ayak izinizi hesaplamak için şimdi bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz!