Los Angeles barındırdığı farklı kültürler ve kendine has yaşam stiliyle herkesin ilgi alanına yönelik birçok deneyim sunuyor. Dilimize takılan şarkılar, hayatımızın bir parçası haline gelmiş olan film ve diziler hep bu şehirde üretiliyor ve tüm dünya tarafından takip ediliyor. Fakat şimdi sizi o Hollywood filmlerindeki görüntülerden biraz ayırıp Los Angeles’in daha az bilindik yönlerini keşfetmeniz için birkaç tavsiye vermek istiyorum.
Yürümeyi sevenlere…
Eğer bu şehre ilk kez geliyorsanız Griffith Gözlemevi (Griffith Observatory) ziyaret etmek isteyeceğiniz ilk noktalardan biri. Bu rasathaneye gidip 3 boyutlu gösterimlerle uzaya bir yolculuk yapabilir ve gezegenler hakkında şaşırtıcı bilgiler edinebilirsiniz. Fakat burada ziyaret etmeden dönmemeniz gereken asıl yer rasathaneye yürüme mesafesinde olan terkedilmiş Eski Los Angeles Hayvanat Bahçesi (The Old LA Zoo). 1912 yılında açılan bu yer daha büyük bir hayvanat bahçesi açılınca 1966 yılında kapatılmış ve hayvanlar da kurulan yeni alana götürülmüş. Arkadaşlarımla bir salı günü bu ilginç yeri ziyaret etmeye karar verdik.
Terkedilmiş bir hayvanat bahçesine gidip geçmişten kalanları görme fikri beni çok heyecanlandırmıştı. Arabamızı ayrılan alana park edip hemen yürümeye koyulduk. Üst üste dizili kayalarla çevrelenmiş yolu geçtikten sonra kafeslerin olduğu büyük alana ulaştık. Bir zamanlar aslan, fil ve yılan gibi birçok hayvana ev sahipliği yapmış kafesler şimdi yıpranmış tel örgüleri ve eskimiş zincirlerle harika kareler yakalayabileceğiniz bir açık hava stüdyosuna dönüşmüş durumda. Yukarı doğru uzanan dar tünellerden geçerek duvarlara yapılmış ilginç grafitiler görünce birkaç fotoğraf da burada çektik. Bu eğlenceli gezinin sonunda hayvanat bahçesinden aşağı doğru yürümeye koyulduk ve gün batımında muhteşem bir manzarayla karşılaştık. Los Angeles şehir merkezinin o karakteristik yüksek binaları bu noktadan güneşin batışıyla çok etkileyici görünüyordu.
Değişik tatlar arayanlara…
Seyahatlerimde en keyif aldığım şeylerden biri de gittiğim yerlerin yerel lezzetlerini keşfedip kültürleriyle bağdaştırmaya çalışmaktır. Birçok farklı etnik topluluktan oluşan bu şehirde neredeyse her sokak başında Meksika tacosu, Çin erişteleri ya da Japon teriyaki tavukları satan büfe veya restoranlarda karnınızı doyurabilirsiniz. Peki bu lezzetlerin ve etnik kültürlerin adeta erime potası olan Los Angeles’e özgü Bulldog diye adlandırılan bir fastfood olduğunu biliyor muydunuz? Hayır, zihninizde oluşan köpek çağrışımlarını bir kenara koyun. Bulldog bildiğimiz Amerikan hot-dog sosislerinin Çin yumurta rulolarına sarılmış halde hazırlanıp Japon teriyaki soslu Meksikan nacho peynirine bandırıp yenilen çılgın bir Los Angeles atıştırmalığı. Evet, kulağa garip geliyor ve görüntüsü de çok şık değil. Fakat tadına baktıktan sonra beğeneceğinize eminim. Bunun gibi birçok farklı lezzete ulaşmak için Burbank’ta bulunan Yaki s The Original Teriyaki’ye ugramanızı şiddetle tavsiye ederim (91506, Burbank CA, 904 W Alameda Ave). Yol kenarına kurulu bu küçük büfede geleneksel Amerikan hamburgerlerini de deneme şansınız var. Açık havada tadacağınız bu ev yapımı lezzetleri denerken kendinizi bir Amerikan filminde hayal etmekten alıkoyamayacaksınız.
Alışveriş tutkunlarına…
Los Angeles’te giyim alışverişi denince akla ilk gelen Beverly Hills’teki Rodeo Drive ya da Santa Monica’daki 3. Cadde (Third Street Promenade) gibi popüler caddeler, birçok uluslararası üne sahip markaları bulabileceğiniz turistik yerlerdir. Fakat bu bilindik mağazalar sizin giyim tarzınızı yansıtmıyorsa ya da Los Angeles’e gelmişken farklı stillerde kıyafetler alıp arkadaşlarınızı şaşırtmaksa amacınız, size çok güzel bir önerim var: Vintage butikler! Los Angeles’te ikinci el ya da retro kıyafetler satan birçok dükkan bulabilirsiniz fakat benim favorim “Hollywood Vine” metro istasyonuna 3 dakika ilerisindeki Iguana Vintage. Hollywood Bulvarı’nda gezip yıldızlarla fotoğraf çekildikten sonra yürüyerek kolayca bulabileceğiniz bu dükkanda diğerlerinden çok daha fazla seçenek mevcut. Üç katlı bu kocaman yer size 90’lar çizgi film karakterleri baskılı tişörtlerden deri montlara, renkli peruklardan retro gözlüklere kadar birçok farklı tarzda ürün sunuyor. Eski Hollywood performans sanatçılarının ilginç giyim tarzlarını da gözlemleyebileceğiniz bu dükkanda sonradan katılacağınız kostüm partileri için birçok eğlenceli aksesuar da bulabilirsiniz. Siz de giydiklerinizi başkalarında görmek istemiyorsanız şimdiki trendin ötesine geçmek ve geçmişin gizemini üzerinizde taşımak istiyorsanız bu dükkanlardan birine mutlaka uğrayın.
Sinema severlere…
Türkiye’de belki de çok eskilerde kalmış olan açık havada film izleme geleneği Amerika’da hala talep gören bir aile etkinliği. Havanın güzel olduğu günlerde sinema salonlarına kapanmak yerine insanlar sevdikleriyle beraber bu açık hava sinemalarına gelip güzel vakit geçirebiliyorlar. Los Angeles’i her ziyaretimde uğramadan edemediğim yerlerden biri olan Electric Dusk Drive-in size bir açık hava sinemasından çok daha fazlasını sunuyor. Los Angeles’in tam merkezinde bir binanın terasında yer alan bu sinemada devasa perdeye yansıtılan filmleri izlemek için arabanızdan çıkmanıza gerek yok. Görevliler arabanızı uygun bir yere park etmenize yardımcı oluyorlar ve arabanızın rahat koltuklarında film keyfi sürebiliyorsunuz. Arabanızda istediğinizi yiyip içebilirsiniz, hatta film hakkında konuşabilirsiniz. İsterseniz sandalyenizi götürüp ılık akşam serinliği eşliğinde dışarıda oturarak da filmleri seyredebilirsiniz. Genellikle eski Hollywood filmlerinin gösterildiği bu sinemanın en sevdiğim yanı ise perdenin adeta arka planını oluşturan Los Angeles gökdelenleri. Bu muhteşem manzara eşliğindeki sinema deneyimini yaşamadan dönmemelisiniz!
Bu alternatif rotalar sizin Los Angeles’i lokal insanların gözünden görmenize yardımcı olacak ve eminim tekrar gelip bu büyüleyici şehrin derinliklerini keşfetmeniz için size motivasyon sağlayacak.
Keyifli yolculuklar…
