More
    Ana SayfaSeyahat fikirleriTrendCinephil’s City: Mad Max'in etkileyici çekim mekanları

    Cinephil’s City: Mad Max’in etkileyici çekim mekanları

    Mad Max evreninin çarpıcı çöl manzaraları, yalnızca kıyamet sonrası sinemanın estetik bir tercihi değil aynı zamanda belirli coğrafyaların kültürel, ekonomik ve tarihsel katmanlarının da bir yansıması. George Miller’ın yönettiği bu ikonik seride Avustralya’nın ıssız bölgeleri, Namibya’nın uçsuz bucaksız kum tepeleri ve opal madenciliğiyle tanınan Coober Pedy gibi gerçek yerler, yalnızca arka plan olarak değil, anlatının ayrılmaz bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Bu yazıda, serinin çekim yerlerinin sinemaya etkisini ve bölge halkıyla sinema mirası üzerindeki kültürel yansımalarını inceliyoruz.

    Turkish Airlines Blog
    Turkish Airlines Blog

    Yazar ekibimiz tarafından yönetilen bu hesapla, seyahat tutkunları ve keşif meraklılarının keyif alacağı blog içerikleri üretiyoruz.

    Özenle hazırladığımız içeriklerimiz aracılığıyla ilham vermeyi, bilgilendirmeyi, heyecanlandırmayı, eğlendirmeyi ve küçük ipuçları ile yolculuğunuzu kolaylaştırmayı amaçlıyoruz. Aynı zamanda yola çıkmanın yenileyici ve özgürleştiriciliğini sizlere tekrar hatırlatmak istiyoruz.

    Çünkü Tolstoy'un dediği gibi: “Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar; Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir...”


    Broken Hill ve Silverton: Mad Max 2’nin doğduğu çorak topraklar

    Uçsuz bucaksız Broken Hill kurak arazisi.

    Mad Max çekim yerleri içeriğimizin ilk durağı Avustralya’nın ıssız iç bölgelerinde yer alan Broken Hill. Broken Hill, Mad Max 2 filmine ev sahipliği yapan efsanevi çekim mekânlarından biri. 1883’te bir maden kasabası olarak kurulan Broken Hill, etrafındaki çorak topraklar ve gökyüzüne uzanan kızıl ufuk çizgisiyle adeta kıyamet sonrası bir dünyayı andırıyor. Yaklaşık 25 kilometre kuzeybatısındaki Silverton kasabası ise bir zamanlar dünya gümüş üretiminin önemli bir kısmını sağlayan, günümüzde ise neredeyse terk edilmiş bir hayalet kasaba. Mad Max 2’nin ikonik kovalamaca sahneleri işte buranın düzlüklerinde çekilmiş ve filmin açılışındaki ikonik takip sahnesinin çekildiği yol bugün bile ziyaretçileri büyülüyor.

    Broken Hill ve çevresi, Mad Max efsanesinin kalbinde yer alırken, bu kasabanın madenlerle yoğrulmuş geçmişi de filmin estetiğine yansımış. Bölge, 19. yüzyılda yoğun madencilik faaliyetleri nedeniyle ormansızlaşmış ve erozyona uğramış, bir zamanlar yeşil olabilecek araziler boz ve yıpranmış bir görünüme bürünmüş. George Miller’in kurduğu kıyamet sonrası dünyada, suyun ve petrolün tükendiği çorak topraklar aslında tam da Broken Hill civarındaki bu araziye ayna tutuyor. Sonuçta Broken Hill’in kavurucu güneşi, uçsuz bucaksız tozlu düzlükleri ve ıssız yolları, Mad Max 2’nin sert ve umutsuz atmosferine hayat vererek serinin hayranlarının hafızasına kazındı.

    Silverton ise bugün Mad Max tutkunları için önemli bir mekân sayılıyor. Kasabada İngiliz bir hayranın kurduğu Mad Max 2 Müzesi, filmde kullanılan kostümlerden araçlara kadar pek çok hatırayı sergileyerek ziyaretçileri nostaljik bir yolculuğa çıkarıyor. Hatta müzedeki Mel Gibson’a benzeyecek şekilde yapılmış bir manken başı gibi ilginç parçalar, bu çılgın dünyayı gerçek hayatta deneyimleme isteği uyandırıyor. Yerel halk da geçen on yıllara rağmen filmin mirasını yaşatıyor. Silverton Hotel’in duvarları ve tabelaları, sadece Mad Max 2’den değil, bölgede çekilen Priscilla Çöller Kraliçesi ve Razorback gibi yapımlardan izler taşıyor. Avustralya’nın bu ücra köşesi, sinema tarihine geçen Vahşi Batı sonrası çöl imajının doğduğu yer olarak, bugün hem çöl atmosferini hem de kült bir filmin hatırasını solumak isteyen gezginleri kendine çekiyor. Siz de onlardan biriyseniz Avustralya uçak bileti alarak maceranıza ilk adımı atabilirsiniz.


    Coober Pedy: Yeraltı şehri ve Thunderdome’un diyarı

    Kızıl, kurak bir tepeciğin üzerine yerleştirilmiş Coober Pedy tabelası.
    Kızıl, kurak bir tepeciğin üzerine yerleştirilmiş Coober Pedy tabelası.

    Coober Pedy, Güney Avustralya’nın kuzeyinde Adelaide’e 840 km mesafede yer alan sıra dışı ve büyüleyici bir madenci kasabası. Dünyanın opal başkenti olarak anılan Coober Pedy, opal madenciliği sebebiyle âdeta ay yüzeyini andıran bir manzaraya sahip. Yüzeyi binlerce terk edilmiş maden çukuru ve beyaz taş yığınlarıyla kaplı bu kasaba, kavurucu sıcaklara karşı geliştirdiği sıra dışı yaşam tarzıyla da ünlü. Halkın yarısından fazlası, serinlemek için tepelerin içine oyulmuş yeraltı evlerinde yaşamını sürdürüyor. İşte bu eşsiz coğrafya, Mad Max serisinin üçüncü filmi Beyond Thunderdome (1985) için mükemmel bir arka plan sundu. Filmin dış mekân çekimleri büyük ölçüde Coober Pedy civarında gerçekleştirildi. Bartertown’ın çevresini oluşturan uçsuz bucaksız çöl ve hiçbir yerin ortası hissi, Coober Pedy’nin ıssız arazisinde gerçeğe dönüştü. Coober Pedy’nin kavruk topraklarında at sırtında ölüme terk edilen Max’in çaresiz adımları ya da patlamış topraklarda dolaşan çocukların sahneleri, bu gerçek mekânın hissiyatıyla güç kazandı.

    Coober Pedy’nin pürüzlü, turuncu tepeleri ve ilginç arazisi, Thunderdome’un çorak dünyasına kendine has bir renk paleti ve doku kazandırdı. Kasaba yakınlarındaki Kanku-Breakaways Koruma Parkı da filmde unutulmaz izler bıraktı. Gün batımında kızıl ve turuncu tonlara bürünen bu sıra dışı kayalık tepeler, Beyond Thunderdome’un çöl sekanslarında arka planda yer alarak gerçeküstü bir atmosfer yarattı.

    Dünya daha büyük, keşfet!


    Havalimanı

    Havalimanı
    Gidiş
    Dönüş

    Giriş Tarihi Seçiniz

    Dönüş Tarihi Seçiniz


    Kabin Türü
    Yolcu Sayısı
    Yetişkin Yolcu
    12 + Yaş
    0

    Çocuk Yolcu
    2 - 12 Yaş
    0

    Bebek Yolcu
    0 - 2 Yaş
    0

    Namib Çölü: Fury Road’un sınır tanımayan dünyası

    Namib Çölü’nde ufuktaki kum tepelerine doğru uzanan araç lastiği izleri.
    Namib Çölü’nde ufuktaki kum tepelerine doğru uzanan araç lastiği izleri.

    Uzun bir aradan sonra gelen Mad Max: Fury Road (2015), serinin geleneğini sürdürerek çarpıcı çöl görüntüleriyle göz kamaştırdı, ancak bu kez kamera Avustralya yerine Afrika kıtasına çevrildi. Orijinal plan Fury Road’un yine Broken Hill civarında çekilmesiydi, ne var ki 2011’de bölgede yaşanan beklenmedik yağmurlar, normalde kurak olan araziyi çiçekler ve otlarla kaplayınca kıyamet sonrası atmosfer için uygun ortam kalmadı ve çözüm olarak Namibya’nın çöllerine yöneldiler. Namibya’nın Atlas Okyanusu kıyısındaki uçsuz bucaksız Namib Çölü, Avustralya’daki ortamı aratmıyordu. Yapım ekibi üssünü, kıyıdaki küçük bir Alman koloni mirası şehir olan Swakopmund’a kurdu. Burası, İskelet Sahili adıyla bilinen bölgenin güney ucunda yer alıyordu. İskelet Sahili’nin ismi, bir zamanlar kıyıya vuran balina ve fok kemiklerinden, daha sonra ise karaya oturmuş gemilerin paslı iskeletlerinden geliyor. Namib Çölü’nün kıyısı tarih boyunca hem doğanın sertliğini hem de insanın çaresizliğini simgelemiş bir yer. Gerçekte bölgenin yerli Namib halkı da buraya Tanrı’nın Öfkeyle Yarattığı Toprak ismini vermiş.

    Namib Çölü’nün benzersiz coğrafyası, Fury Road’un çarpıcı görsel tonunu belirleyen en önemli unsurlardan. Swakopmund’un doğusunda uzanan Moon Landscape denilen kayalık engebeli arazi, filmdeki kurumuş nehir yatakları ve sarp vadilerin çekildiği yer oldu. Henties Bay yakınlarındaki uçsuz düzlükler, Ölümsüz Joe’nun savaş konvoyunun kum fırtınaları estirerek yol aldığı sahnelere ev sahipliği yaptı. Bu sahnelerde onlarca modifiye araç Namib Çölü’nün tozunu dumana katarak ilerlerken ortaya çıkan görüntü, gerçek mekânın görkemi sayesinde unutulmaz hâle geldi. Dünyanın en yüksek kum tepelerinden bazılarını barındıran Namib kumulları ise filmde hem gündüz hem gece çekimlerinde kullanıldı. Gündüzleri turuncu-kızıl renkte yanan, geceleri ise ay ışığında hayalet gibi parlayan bu devasa tepeler, özellikle Furiosa ve Max’in Vuvalini adlı kadın savaşçılarla karşılaştığı sahnelere destansı bir fon oluşturdu. Miller ve ekibi, bilgisayar efektlerini olabildiğince az tutarak gerçek çölü filmin başrol oyuncularından biri hâline getirmek istediler. Sonuçta Namib Çölü’nün aşırı kurak ve sert doğası, Fury Road’un görsel dünyasına hem muhteşem bir arka plan hem de organik bir gerçeklik kattı. Çekimler boyunca Namibya yetkilileri doğal alanların korunmasına büyük önem verdi. Ekip, milli park statüsündeki arazilere adım atarken özel izinler alıp çevreye saygılı bir yaklaşım sergiledi. Bu modern çöl destanı, gerçek mekânların gücünden aldığı ilhamla beyaz perdede büyük bir başarı yakaladı ve modern bir kült yapıma dönüştü.

    Fury Road’un başarısı, Namibya’yı da sinemasal bir cazibe merkezi hâline getirdi. Film her ne kadar Avustralya’da geçiyor olsa da Namibya Turizm Kurulu, yapımın ardından meraklı gezginleri çekebilmek için özel turlar ve tanıtımlar düzenlemeye başladı. Swakopmund’da ve çevresinde artık bazı rehberler, ziyaretçileri filmin çekildiği vadilere, tuz düzlüklerine ve kum tepelerine götürerek onlara Mad Max deneyimi yaşatıyor. Her ne kadar Hobbit diyarındaki gibi ortada bir film seti ya da barınak kalıntıları bulunmasa da, Namib Çölü’nün kendisi başlı başına bir açık hava film müzesi gibi. Namib Çölü, tıpkı Avustralya’daki selefleri gibi, Mad Max efsanesinin ayrılmaz bir parçası hâline geldi.

    Günümüzde Coober Pedy’den Silverton’a, Namib Çölü’nden Broken Hill’e uzanan bu mekânların bir zamanlar belki de adı sanı bile duyulmamıştı, ancak artık milyonlarca insanın zihninde Mad Max evreninin dekorları olarak yer etmiş durumdalar. Mad Max’in çölleri, sinemanın en çarpıcı kıyamet sonrası evrenlerinden birinde doğanın haşin güzelliğiyle insanlığın sınırlarını sorgulatan bir dünya kuruyor. Bu eşsiz atmosfer, sinemanın yalnızca hikâye anlatma gücünü değil, aynı zamanda keşfedilmeyi bekleyen coğrafyaları da hatırlatıyor. Kızıl toz bulutlarının, yakıcı güneşin ve sonsuz ufuk çizgilerinin arasında şekillenen bu görsel evren, sinemaseverleri başka dünyalara taşıyor. Eğer bu farklı sinematik diyarların izini sürmeyi seviyorsanız, Game of Thrones’un Kuzey İrlanda’dan Hırvatistan’a uzanan büyüleyici topraklarını anlattığımız yazımıza veya Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri dizisinin Orta Dünya’yı yeniden canlandıran çekim yerlerini incelediğimiz içeriğimize göz atabilirsiniz.

    *Blogumuzda yer alan bu yazının tarihi bazı güncellemelerden dolayı yeni görünüyor olabilir. Yazının içeriği yazarın kendi görüşünü yansıtmaktadır ve yazıda yer alan fiyat, ulaşım gibi bazı bilgilerin değişmiş olması mümkündür. Göz önünde bulundurmanızı rica ederiz.

    Bunlar da var!