More
    Ana SayfaAvrupa gezi rehberiMalta gezi rehberiMalta’nın tarihî eserlerinde 7000 yıllık yolculuk

    Malta’nın tarihî eserlerinde 7000 yıllık yolculuk

    Muhteşem bir ada ülkesi olan Malta’nın neolitik döneme dayanan tarihi eşsiz bir deneyim vadediyor. Tarih öncesi dönemden kalma megalitik yapılardan eşsiz barok kiliselere Malta’daki tarihî eserler belki de dünyada bugüne kadar en iyi korunmuş yapılar. Muhtemelen bu eşsiz tarihî yapılar sayesinde Malta, bugün Avrupa’da en fazla film çekilen yerlerin başında geliyor ve “Avrupa’nın Hollywood’u” olarak anılıyor. İnsanı, zamanın saklı dehlizlerinde büyülü bir yolculuğa çıkaran bu tarihî eserleri sizler için derledik!

    Turkish Airlines Blog
    Turkish Airlines Blog

    Yazar ekibimiz tarafından yönetilen bu hesapla, seyahat tutkunları ve keşif meraklılarının keyif alacağı blog içerikleri üretiyoruz.

    Özenle hazırladığımız içeriklerimiz aracılığıyla ilham vermeyi, bilgilendirmeyi, heyecanlandırmayı, eğlendirmeyi ve küçük ipuçları ile yolculuğunuzu kolaylaştırmayı amaçlıyoruz. Aynı zamanda yola çıkmanın yenileyici ve özgürleştiriciliğini sizlere tekrar hatırlatmak istiyoruz.

    Çünkü Tolstoy'un dediği gibi: “Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar; Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir...”


    Bazı ülkeler var ki, tarihî dokusuyla geçmiş ve gelecek arasında kültürel bir köprü kuruyor. Adımınızı attığınız anda binlerce yıllık bir geleneğin bugüne yansımasında buluyorsunuz kendiniz. Binlerce yıllık arkeolojik kalıntılar, yüzlerce yıllık saraylar, kiliseler, bahçeler, kaleler, hisarlar… Hepsi, bir mekânda yaşanmış inanılmaz hikâyeleri anlatıyor bize sessizce. Bugün sizlere, kusursuz korunmuş tarihî eserleriyle 7000 yıllık bir zaman yolculuğu vadeden Malta’dan ve önemli tarihî yerlerinden bahsetmek istiyoruz.


    Valletta

    Malta’nın başkenti Valetta’nın denizden görünümü.
    Malta’nın başkenti Valetta’nın denizden görünümü.

    Malta’nın başkenti olan Valetta, Avrupa Birliği’nde bulunan en küçük başkenttir. Valetta, yerel nüfusu on binin altında olmasına rağmen her yıl yüz binlerce turist ağırlıyor. Adını Malta Şövalyeleri’nden Jean Parisot de Valette’den alan Valetta; barok sarayların, bahçelerin ve kiliselerin şehri desek abartmış olmayız. Neo-klasik ve modern mimari yapısı ile barok karakterli bir şehir olan Valetta, eşsiz tarihî dokusu sayesinde 1980 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmıştır. 

    Malta’nın tarihî dokusunu en iyi yansıtan şehirlerden biri olan Valetta, aynı zamanda dinamik bir karaktere sahiptir. Gece hayatı ve sanat konusunda Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri olmasının yanında huzurlu ve sakin bir atmosfere sahiptir. 

    Aziz John Katedrali Valetta’yı karakterize eden en önemli tarihî yapılardan biri. Kemerli tavanı ve işlemeleriyle muazzam bir mimari eser olan katedralde, aynı zamanda resim sanatının dâhilerinden kabul edilen Caravaggio’nun orijinal tabloları da yer alıyor. 

    Valetta’da bulunan Meryem Ana Kilisesi şehrin ilk kilisesi olma özelliğini taşıyor. Bununla beraber Hagar Qim, Hypogeum, Lascaris Savaş Odaları, Büyük Usta’nın Sarayı Valetta’da görmeniz gereken tarihî yerlerin başında geliyor. Eğer Malta’nın neolitik dönemden bugüne sahip olduğu en önemli eserleri görmek isterseniz Ulusal Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret etmenizi öneririz. Yine de hatırlatalım, Valetta her köşesinde tarihî bir yapıya denk geleceğiniz muhteşem bir şehir. Dolayısıyla plan yapmasanız bile kültürel anlamda fazlasıyla tatmin edici bir tatil yapacağınızı söyleyebiliriz. 

    Tarihî eserlerinin yanında Avrupa’nın en eski tiyatro salonlarından biri olan Manoel Tiyatrosu, Oyuncak Müzesi, Posta Müzesi ve 4 gün süren Valetta Karnavalı şehrin dinamik atmosferini daha iyi anlamak için ziyaret etmeniz gereken yerlerin başında geliyor.


    Büyük Usta’nın Sarayı

    Valetta’da bulunan ve Malta tarihinin önemli bir parçası olan Büyük Usta’nın Sarayı’nın girişindeki aslan heykeli.
    Valetta’da bulunan ve Malta tarihinin önemli bir parçası olan Büyük Usta’nın Sarayı’nın girişindeki aslan heykeli.

    Büyük Usta’nın Sarayı, diğer adıyla Grandmaster’s Palace, Malta’nın başkenti Valetta’nın merkezinde bulunan şehrin en büyük sarayı. Günümüzde Cumhurbaşkanlığı Sarayı olarak kullanılan Büyük Usta’nın Sarayı, Malta tarihinin en önemli eserlerinden biri. 

    1574’te yapımına başlanan saray, sonraki dönemlerde büyük değişimler yaşamıştır. Özellikle 18. yüzyılın başında barok bir yapıya kavuşmuş ve tavanları fresklerle süslenmiştir. 1740 yılında ise ikinci bir ana girişin açılması ve avlulardan birine saat kulesi inşa edilmesi gibi kapsamlı düzenlemelerle bugünkü yapısına kavuşmuştur.  

    Bugün sarayın cephaneliği ve bazı bölümleri Heritage Malta’nın yönetiminde müze olarak kullanılıyor. Malta geziniz sırasında ziyaret etmeniz gereken yerler listenizin başına yazmanızı tavsiye ederiz.


    Tarxien Tapınakları

    Malta’da bulunan yaklaşık 5000 yıllık Tarxien Tapınakları.
    Malta’da bulunan yaklaşık 5000 yıllık Tarxien Tapınakları.

    Tarxien, Malta’nın güneydoğusunda bulunan küçük bir kasabadır. Burayı, bu kadar önemli kılan ise  bölgede bulunan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Tarxien Tapınakları. 

    Tarxien Tapınakları, geçmişi M.Ö. 3150 yılına dayanan bir arkeolojik kompleks. Birbiriyle bağlantılı üç ayrı tapınaktan oluşur. Bu tapınaklarda bulunan süslemelerin ve kabartmaların bir kısmı Valetta’da bulunan Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Özellikle orta tapınakta kullanılan benzersiz üç apsis yapısı bu tapınağı döneminin en özel yapılarından birine dönüştürüyor. 

    Tarxien Tapınakları’nı, Malta’nın en özel yerlerinden biri haline getiren şey burada bulunan kabartmalar ve süslemelerdeki zengin ve karmaşık taş işçiliği. Duvarlara oyulmuş evcil hayvan tasvirleri, sunaklar, kabartmalar 5000 yıllık bir tarihi bugün dahi anbean yaşamanızı sağlıyor.


    Üç Şehir (Vittoriosa, Senglea, Cospicua)

    Malta’nın “Üç Şehir” diye anılan tarihi şehirlerinden Senglea’da liman görüntüsü.
    Malta’nın “Üç Şehir” diye anılan tarihi şehirlerinden Senglea’da liman görüntüsü.

    Malta’nın tarihine merak duyanların listesinde mutlaka bulunması gereken Üç Şehir, toplam 11 bin nüfuslu Vittoriosa, Senglea ve Cospicua’yı temsil etmek için kullanılır. Bu şehirler aynı zamanda sırasıyla Birgu, Isla ve Bormla olarak da biliniyor. Aynı zamanda Maltalılar buraya Cottonera da diyor. 

    Üç Şehir, St. John Şövalyeleri tarafından 16. ve 17. yüzyılda inşa edilmiştir. En eskisi Vittoriosa’dır. Şövalyelerin Rodos’tan sonraki ilk durağı olan Vittoriosa, görkemli dokusuyla tarih temalı seyahatlerden hoşlananların Malta’da en sık ziyaret ettiği yerlerden. Üç Şehir’de bulunan antik kale ve yine aynı dönemde inşa edilen pek çok kilise, hisar, bahçe ve burçlar bugüne kadar kusursuz şekilde korunarak gelmiştir. Denizcilik Müzesi, Savaş Sığınağı, Savaş Müzesi, Inquisitor’s Palace ve St. Angelo Kalesi burada görmeniz gereken yerlerin başında geliyor.  

    Üç Şehir’de gezerken daracık sokaklara dalıp tarihin gizemli dönemlerine dair izleri takip edebilir ve Malta’nın enfes sokak lezzetlerinden tadabilirsiniz. Yat limanına inerseniz aklınızda olsun, buradaki teknelerle kısa deniz yolculukları da yapabilirsiniz. 

    Üç Şehir, Valetta’da bulunan Büyük Liman’ın tam karşısında yer alır. Bu sebeple eğer limandan burayı izlemek isterseniz muhteşem bir deneyim yaşayacağınızı hatırlatmak isteriz.


    Mdina

    Malta’da Mdina/Rabat’ta bulunan dar sokaklar ve tarihi evler.
    Malta’da Mdina/Rabat’ta bulunan dar sokaklar ve tarihi evler.

    Malta’nın en önemli merkezlerinden biri olan Mdina’nın tarihi 4000 yıl öncesine kadar gidiyor. Burası aynı zamanda tarih boyunca dini merkezlerden biri olmuş. Rivayete göre Havari Aziz Paul, gemi kazasından sonra burada yaşamaya başlamış. Hatta şehir surlarının dışında kalan ve Aziz Paul Mağarası olarak da bilinen Fuori le Mura Mdina’da en çok ziyaret edilen inanç merkezlerinden biri. 

    Mdina’nın bu kadar popüler bir turistik yer olmasında, dini ve kültürel zenginliğinin yanında Game of Thrones’un da büyük payı var. Kusursuz tarihî dokusu sayesinde Malta’da pek çok şehir, Game of Thrones’un çekimlerinin yapıldığı yerlerden oldu. Özellikle Valetta, Gozo, Mdina bunların başında geliyor. Zaten Malta’ya da son yıllarda “Avrupa’nın Hollywood’u” denildiğini hatırlatalım. Game of Thrones’un ilk sezonunda Kralın Şehri (King’s Landing) olarak Mdina kullanıldı. Daha sonraki sezonlarda ise set Dubrovnik’e taşınıyor. Ancak bu örnek bile Mdina’da karşılaşacağınız eşsiz tarihî dokuyu anlatmak için yeterli. 

    Mdina dar sokaklarında kaybolarak tadını çıkarmanız gereken yerlerden biri. Şehirde özel izinli araçlar haricinde araçlar bulunmuyor. Bu anlamda Mdina, diğer adı olan “Sessiz Şehir”i fazlasıyla hak ediyor. Sokaklardaki kafeler ve lokantalar birer tasarım eseri gibi. Burada özellikle çok güzel manzaraya sahip çay bahçeleri ve kahveciler bulabilirsiniz. 

    Mdina’da Vilhena Sarayı, Falson Sarayı, Gatto Murina Sarayı ve Santa Sofia Sarayı ziyaret etmeniz gereken yerlerin başında geliyor. Aynı zamanda bir dini merkez olan Mdina’da St Agatha ve St Nicholas Şapel’lerini de mutlaka görmelisiniz. Ancak dediğimiz gibi, bu küçük şehrin her kaldırımında yüzlerce yıllık bir tarihin izi var. Sokaklara dalıp tarihin tadını doyasıya yaşayın.


    Hal-Saflieni Katakompu

    Hal-Saflieni Katakompu’nda bulunan ve bugün Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen meşhur Uyuyan Kadın heykeli.
    Hal-Saflieni Katakompu’nda bulunan ve bugün Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen meşhur Uyuyan Kadın heykeli.

    Hal-Saflieni Katakompu ya da daha yaygın bilinen adıyla Hal-Saflieni Hypogeum, Paola şehrinde bulunan neolitik döneme ait yeraltı kompleksidir. Malta tarihinin en önemli eserlerinden biri olan kompleks, 1980 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. 

    Hypogeum Yunancada “yeraltı” anlamına geliyor. Hal-Saflieni Katakompu M.Ö. 3300-3000 yıllarına tarihleniyor. 1902 yılında kazı çalışması sırasında kazara keşfedilen bu muazzam yapıda bulunan insan kemikleri nedeniyle arkeologlar bu kompleksin bir inanç merkezi ve nekropol olduğunu düşünüyor. 1991 yılında başlayan kapsamlı koruma çalışması Hal-Saflieni Katakompu’nu döneminin ve Malta’nın en önemli tarihî eserlerinden birine dönüştürdü. 

    2017 yılından beri ziyaret edilebilen bu yeraltı kompleksi Malta ziyaretçilerinin en fazla rağbet gösterdiği tarihî yerlerden biri. Ancak her gün saat 9:00’da kapılarını açan komplekse girmek o kadar kolay değil. Sınırlı sayıda günlük ziyaretçi kabul eden komplekse girmek için aylar öncesinden rezervasyon yaptıranlar bulunuyor. Eğer Hal-Saflieni Katakompu’nu ziyaret etmek istiyorsanız nasıl bilet alabileceğinizi araştırmanızı tavsiye ederiz. 

    Son olarak Hal-Saflieni Katakompu’nun Mısır piramitlerinden daha eski olduğunu hatırlatalım. Tarih temalı gezilerden hoşlanıyorsanız Hal-Saflieni Katakompu’nu görmeden Malta seyahatinizi bitirmeyin.


    Hagar Qim ve Mnajdra

    Malta’da bulunan Hagar Qim megalitik tapınak kompleksi.
    Malta’da bulunan Hagar Qim megalitik tapınak kompleksi.

    Hagar Qim ve Mnajdra, Malta’nın güneyinde bulunan ve geçmişi M.Ö. 4000’e dayanan megalitik tapınak kompleksleridir. Hagar Qim M.Ö. 3600-3200’e tarihlendirilirken yaklaşık yarım kilometre yakınında bulunan Mnajdra’nın tarihi M.Ö. 4000 civarı olarak tespit edilmiştir. Malta’da bulunan bu iki kompleks de bilinen en eski dini mekânlar arasında gösterilmektedir. 

    Malta’da bulunan megalitik tapınaklar, UNESCO Kültür Mirası Listesi’ni belirleyen Dünya Miras Komitesi tarafından eşsiz mimari başyapıtlar olarak tanımlanarak 1992 yılında UNESCO Kültür Mirası Listesi’ne alındı. 

    Hagar Qim, tek bir tapınak olarak inşa edilmiştir. Burada bulunan sütunlu sunak ve iki tablalı sunak en önemli tarihî kalıntılardandır. Ayrıca tapınağın iç bölümlerinde bulunan ve muhtemelen doğurganlığı/yenilenmeyi temsil eden şişman kadın heykelleri ile süslemeli çanaklar bugün Millî Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. 

    Mnajdra, üç tapınaktan oluşan bir komplekstir. Üst, orta ve alt tapınaklar olarak adlandırılan bu yapılardan en etkileyicisi alt tapınaktır. M.Ö. 3150-2500’de inşa edildiği düşünülen bu tapınağın işçiliği fazlasıyla inceliklidir. Avlusunda bulunan taş banklar, yatay tabakalarla kaplı giriş geçidi ve muhtemelen kubbeli bir çatı kalıntısı vardır. Ayrıca bu tapınak spiral oymalar ve kabartmalarla süslenmiştir. Bu nedenle tarihsel anlamda büyük önem taşır. 

    Bu iki tapınak kompleksi, Malta’nın arkeolojik zenginliğini merak edenlerin listesinde mutlaka olmalı.


    Story ayağınıza geldi!

    Yazımızın öne çıkan bölümlerini sosyal medya hesaplarınızda paylaşmak için hazırladığımız görselleri indirebilirsiniz. Bunun için Android ve iOS işletim sistemli akıllı telefonlarınızla paylaşmak istediğiniz story’nin üzerine basılı tutun ve gelen menü aracılığıyla görseli akıllı telefonunuza kaydedin veya paylaşın.

    *Blogumuzda yer alan bu yazının tarihi bazı güncellemelerden dolayı yeni görünüyor olabilir. Yazının içeriği yazarın kendi görüşünü yansıtmaktadır ve yazıda yer alan fiyat, ulaşım gibi bazı bilgilerin değişmiş olması mümkündür. Göz önünde bulundurmanızı rica ederiz.

    Bunlar da var!