Hoş geldiniz. Klasik bir soruyla başlayalım. Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
İlhan Tan: Merhaba. İsmim İlhan Tan. Üç erkek kardeşin en büyüğüyüm. Uçuş hayatıma başlamadan önce 7-8 yıl futbol hakemiydim. Ardından 7 yılı memurluk, 4 yılı da amirlik olmak üzere 11 yıldır uçuyorum. Eşimle de görevli olduğumuz bir uçuşta tanıştık. Yani Türk Hava Yolları bana hem iş hem eş verdi, diyebilirim.
Hande Şahin Öner: Ben Hande Şahin Öner. Anadolu Meslek Lisesi’nde Grafik Tasarım Bölümü okudum. Üniversitede de Teknik Eğitim Fakültesi’ndeydim. Mezun olduktan sonra 1 yıl matbaada çalıştıktan sonra burada çalışmaya başladım. İşe başladıktan sonra da benim asıl amacımın buraya gelmek olduğunu düşündüm açıkçası. 2011 yılından beri de Türk Hava Yolları’nda çalışıyorum. 7 buçuk sene kabin memurluğundan sonra kabin amiri olarak görev almaya başladım.
Peki kabin memuru olmaya nasıl karar verdiniz?

İlhan Tan: Ben aslında Matematik Bölümü mezunuyum. Bölümü bitirince bir iş arayış sürecine girdim. Daha sonra Türkiye’nin en prestijli ve önde gelen şirketlerinin kariyer sayfalarını incelemeye başladım. Tabii ki bunun başında Türk Hava Yolları geliyordu ve orada da kabin memurluğu ilanı gördüm. Açıkçası kabin memurluğuna başvurmam biraz tesadüfi oldu diyebilirim. Ancak hayatta pek çok güzel şeyin tesadüfen başımıza geldiğini düşünürsek bu da benim başıma gelen en güzel şeylerden biri oldu.
Hande Şahin Öner: Benimki biraz enteresan. Üniversitede Erasmus programına katılmıştım. Berlin’de Erasmus’a devam ederken uygun fiyatlı hava yolları ile çeşitli ülkelere seyahat ettiğimiz bir dönem oldu. Uygun uçak biletleri ise çok erken veya geç saatlerde denk gelebiliyordu. O saatlerin birinde Madrid Havalimanı’nda arkadaşlarımızla bankın üzerinde uyumaya çalışıyorduk. O sırada yanımızdan pilotlar ve kabin ekibi geçti, sonra bir ekip daha… Hepsi de sabaha karşı saat 3 buçuk olmasına rağmen inanılmaz bakımlı ve hazırlıklı görünüyordu, ayrıca inanılmaz dinçlerdi. Ben o an kendi hâlimden utandım. O saatte bu kadar odaklanmış şekilde işe gidebilmelerine şaşırmıştım. Onları gördükten sonra “Ben de bu işi yapacağım!” demişim ve bunu sonradan arkadaşım söyleyince hatırladım. Aklımın bir köşesinde kalmış bu durum. Üniversite zamanı başvurduğumda ailevi sebeplerle mülakata gidememiştim. İkinci sefer de olmamıştı, üçüncüsünde başardım.
Kabin memuru olmayı önceden düşünüyor muydunuz?
İlhan Tan: Kabin memurluğu önceden aklımda yoktu. Mesleğe dair bilgi sahibi olarak buraya başvuruyorsanız elbette bu sizi bir adım daha ileri götürebilir, çünkü mesleğin zorluklarıyla ilgili biraz fikir sahibi oluyorsunuz. Yani işin o kısmına da zihinsel olarak hazırlıklı gelirseniz beklentileriniz de netleşiyor. O nedenle bir hayal kırıklığı da yaşamamış oluyorsunuz. Öteki türlü bir hevesle başlayıp işin farklı boyutlarını da görünce motivasyonunuz düşebilir. Ancak bende böyle olmadı. Ben insan seven, sohbet seven biriyim. Ayrıca gezip görmeyi, yeni yerler keşfetmeyi, yeni kültürler tanımayı da seviyorum. Bu açıdan kabin memuru olduktan sonra mesleğin pozitif taraflarına odaklandım ve bu beni daha da motive etti.
Hande Şahin Öner: Az önce de söylediğim gibi benim üniversiteden beri kabin memuru olma fikri aklımda vardı.
Mesleğinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Bir kabin memuru ne yapar, nasıl sorumlulukları vardır?

İlhan Tan: Bir hava yolu şirketine baktığımızda ne vadeder? Sizi A noktasından B noktasına güvenli bir şekilde, kısa zamanda ve taahhüt ettiği zamanda götürmeyi vadeder. Bunu yaparken de türlü birimler işe dâhil olur. İşte tam burada uçağa bindiğinizde sizi emniyetli bir şekilde ve zamanında götürmeye yardımcı olacak kişiler kabin memurlarıdır. Kapılar kapandıktan ve uçak havalandıktan sonra sizin oradaki anneniz, babanız, dostunuz, oradaki hemşire, itfaiyeci, ilk yardımcı hepsi kabin memuru oluyor. Aynı zamanda temizlikçi, garson, yeri geliyor psikolog… Dolayısıyla hepsini toplayıp 4 ana başlıkta bahsetmek gerekirse şöyle cevap verebilirim: Uçağın içinde emniyetten, güvenlikten, hizmetten ve hijyenden sorumlu olan her kabin memuru, bu konuların alt başlıkları ile ilgilenir.
Hande Şahin Öner: Bir kabin memuru öncelikle çok yönlü ve iletişime açık olmalıdır. Yeniliklere açık olmak, yeni şartlara uyum sağlamak da gerekir. İçinde bulunduğu süreçlere adapte olmak konusunda etrafındakilerden daha başarılı olmalıdır, çünkü mesleği bunu gerektirir. Dünyanın farklı pek çok kültürüne sahip yerlere gittiğiniz için o kültürlere de adapte olmanız ve saygı duymanız gerekir. Bunların hepsini yapabilmek için tabii ki iyi seviyede İngilizce bilmeniz de lazım.
Sizi daha önce mesleğiniz hakkında bilgilendiren biri oldu mu?
İlhan Tan: Hiç kimse olmadı. Yani tamamen şansımı denedim, diyebilirim. Hatta mülakata gittiğimde de kabin memurluğu hakkında çok bilgi sahibi değildim. Çünkü bildiğiniz gibi bazen sadece iş bulmaya odaklanırsınız. O yüzden kabin memurluğu ilanını gördükten sonra, yıllardır Türkiye’nin en değerli kurumu ve dünya havacılığında da önde gelen bir şirket olduğundan Türk Hava Yolları’nın bir parçası olmaya karar verdim. Sağ olsunlar beni de layık gördüler ve işe başlattılar.
Kabin memuru alımı için şartlar neler?

İlhan Tan: Kabin memuru şartları arasında öncelikle bazı sağlık koşulları, boy ve kilo oranları var. Oranlar erkek ve kadınlarda farklılık gösteriyor. Akabinde adli sicil kaydı olmaması gerekiyor. Üniformayı giydiğiniz zaman görünen yerlerinizde yara izi veya dövme olmaması gerekiyor. Ve tabii İngilizce bilmeniz bekleniyor. İngilizce bilme düzeyini de şöyle anlatayım: Kabin memurları olarak bizler, az önce bahsettiğim gibi yolcunun her türlü soru, sorun ve şikayetine cevap aradığı kişileriz. O nedenle yolcu bize sadece “Bugün ne yemek var?” diye soru sormayacak. Yeri gelecek valizinin transferini, yeri gelecek uçağın bağlantılı seferini soracak. Hatta yanında oturan annesinin şu an üzgün olduğunu ve onu telkin etmek için ne gibi bir yardımda bulunabileceğimizi soracak. Yahut İngilizce bilmediği halde bize bir sağlık sorununu anlatmaya çalışacak ve buna da bizim müdahale etmemiz gerekecek. Dolayısıyla kabin memurunun İngilizce seviyesi gerçekten iyi olmalı. Sadece formel dilin değil, aynı zamanda halk dilinin de kullanılabiliyor olması lazım. Tüm bunlara göre ortanın üzerinde bir İngilizce seviyesi şart, diyebilirim.
Hande Şahin Öner: İlk şart İngilizce yeterliliği. Şirketimizin seçme ve eleme prosedüründe gözlemlediğim kadarıyla başvurudan sonra size evinizde gireceğiniz bir kişilik envanteri ve online İngilizce sınavı atanıyor. Bildiğim kadarıyla bu bir seviye ölçme sınavı. Ardından yüz yüze mülakata çağırılıyorsunuz. Daha sonra sanırım bir boy ve kilo ölçümü ile fiziksel kontrollere başlanıyor. Devamında yüz yüze İngilizce mülakat oluyor. Şirketimizden yöneticiler, psikologlar ve işe alım şirketlerinden gelenlerin oluşturduğu bir kurul önünde de yine mülakat süreci devam ediyor. Sonrasında birkaç aşamanın ardından sağlık raporu isteniyor. Sağlık durumumuz işin devamlılığı ve olması gerektiği gibi yapılabilmesi için gerekli. Bunları sağlayıp mülakatlarda da başarılı olduğunuzda işe alım süreciniz başlıyor. Sonra eğitim ve 3 aylık kısa bir başlangıç süreciniz oluyor.
Özel olarak İngilizce eğitimi almış mıydınız? Yoksa kabin memurluğuna başvurmadan önce okulunuzda İngilizce eğitim gördünüz mü?
İlhan Tan: Benim zamanımda süper lise vardı. Süper lisede okumuştum. Sonra üniversitede Erasmus programına katılarak 1 yıl İtalya’da kaldım. Teorik olarak öğrendiğim İngilizceyi İtalya’da pratik etme şansı yakaladım. Bir de yeni kültürler keşfetmeyi sevdiğimi söylemiştim. Bunun içerisinde yeni bir dil öğrenmek de var. Çünkü bunu öğrendiğinizde dünya vatandaşı olmak için bir adım daha atmış oluyorsunuz. Ayrıca size bir şeyler aktarmaya çalışan bir yolcuyla karşılaştığınızda “1 dil 1 insan” diye boşa denmediğini anlıyorsunuz. Bu sizin sadece kişisel gelişiminiz için değil, aynı zamanda uçak içerisindeki süreçleri yönetmeniz için de eliniz ayağınız oluyor. O nedenle dil bilmek bu işte çok önemli.
Bunları öğrendiğimiz iyi oldu. Çünkü kabin memurluğu ile ilgili “İngilizce bilmiyorsan yurt içine, biliyorsan yurt dışına uçarsın.” gibi bir algı da var.
İlhan Tan: Aslında bu konuda şöyle bir parantez açabilirim: Türkiye tarihi, kültürü, mutfağı açısından çok zengin bir ülke. Buraya sadece transit olarak gelmiyor insanlar. Özellikle turistik olarak Türkiye’ye gelen de çok fazla insan var. Mesela İstanbul’dan Nevşehir’e uçan yolcuların büyük bir bölümünü Japonlar oluşturuyor. Çünkü oraya gidip Kapadokya’yı görmeyi çok istiyorlar. Dolayısıyla iç hatlarda da uçsanız İngilizce bilmiyorsanız uçağınızdaki yabancı yolculara hizmet edemiyor olursunuz. Bizim her uçağımızda her milletten vatandaş seyahat ettiği için İngilizce bilgisi, yurt içi uçuşlarında da olmazsa olmaz.
Peki hâkim olduğunuz başka diller de var mı?
İlhan Tan: Ben İtalyanca da biliyorum. Ancak bunu kullanmayı pek tercih etmiyorum, çünkü İtalyanca olarak genelde arkadaşlar arasında konuştum. Dolayısıyla “siz” dilini ve resmi hitabı değil, resmi olmayan hitabı biliyorum. Çok zorunda kalmadıkça kullanmamaya çalışıyorum ama tabii ki zorunlu hallerde, yolcudan da müsaade isteyerek kendisine İtalyanca da bilgilendirme yapabiliyorum.
Hande Şahin Öner: Ben işe bir dil bilerek girdim. Erasmus zamanımda biraz Almanca öğrenmeye çalışmıştım ama üzerine eklemediğim için şu an ne yazık ki aktif konuşamıyorum. Ne yazık ki, diyorum çünkü bu benim için bir kazanım olurdu, özellikle bu meslekte. Dolayısıyla iki dil veya üç dil bilen bir kabin memuru olmak tabii ki daha iyi.
Asıl sorumuza gelelim: Nasıl kabin memuru olunur? Ne gibi eğitimlerden geçmek gerekir?

İlhan Tan: Nasıl kabin memuru olunur baktığımızda, bunun için önce zaten bir başvuru yapmak gerekiyor. Ancak biz bundan bahsetmiyoruz sanırım. Kabin memurluğu için isterseniz hava yollarının kariyer sayfalarına, THY kabin memuru alımı ile ilgili duyurulara bakarak oradaki gerekli koşulları, başvuru şartlarını görebilirsiniz. Bunun haricinde kabin memurluğunun bildiğim kadarıyla 4 yıllık akademik bir eğitim süreci yok. Ancak bazı üniversitelerde Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Bölümü var. İki yıllık olması lazım. Kabin memuru olmak isteyenler bu bölümü de okuyabilirler. Bizim aramızda da Kabin Hizmetleri Bölümü’nden mezun olup uçmaya başlayan çok sayıda arkadaşımız var. Bununla beraber diş hekimlerinden avukatlara kadar çok farklı meslek grupları ve akademik eğitimlerden gelen kabin memurları da mevcut.
Kabin memurluğu başvurunuz kabul edildikten sonra THY kabin memuru süreciniz nasıl ilerledi? Ne kadar bir eğitimin sonunda uçmaya başladınız?
İlhan Tan: THY kabin memuru başvuru aşamasından sonra ben kabul edilip belgelerimi tamamlayınca yaklaşık 2 aylık bir eğitime girdim. Ardından hızla operasyona başladık. Bu eğitimin içinde ise temel emniyet eğitimleri, teknik eğitimler, uçak tipleri ile alakalı eğitimler, acil ve olağan durum uygulamaları var. Bunun dışında tabii ki yaptığımız servisler ile ilgili konsept eğitimleri de oluyor.
Hande Şahin Öner: Benim sürecimde eğitim 2 ay civarında sürdü. Bu sürecin içerisinde de çeşitli eğitimler vardı. Uçak içindeki teknik malzemelerin kullanımından, yangın söndürücülerden tutun uçak içindeki fırının kullanımına kadar. Yahut bunlarla ilgili bir hata olursa nasıl müdahale edilmesi gerektiğine kadar ayrıntılı eğitimler vardı. Ek olarak yolcu iletişimi ve temel havacılık ile ilgili eğitimlere de giriyorsunuz. Bunların hepsiyle ilgili eğitimleri alıp sınavları olduktan sonra artık kabin memuru olarak uçmaya hak kazanıyorsunuz. Bunun ardından 3 aylık bir gözlem süreci oluyor.
İlk uçtuğunuz gün nasıl bir yol haritası izleniyor? Mesela direkt yurt içinde mi uçmaya başlıyorsunuz, yoksa yurt dışına da uçabiliyor musunuz?

İlhan Tan: Kabin memurluğunda başlarda destinasyon veya uçak tipi ayrımı yok. Ben ilk uçuşumu Manchester’a yapmıştım. Bir başka arkadaşım ilk uçuşunu Van’a yapmıştı. Dolayısıyla bu durum değişebiliyor. İlerleyen zamanlarda ise belli bir tecrübeden sonra geniş gövde dediğimiz uçaklar için de bizleri planlamaya ve bunların eğitimlerini vermeye başlıyorlar. İşte o zaman ABD, Çin gibi okyanus aşırı dediğimiz yerlere de gitmeye başlıyoruz. Dolayısıyla ilk etapta daha büyük uçakların gittiği her yere gidemiyoruz. Ancak dar gövde uçakların gittiği her yere gidiyoruz. Onların da menzilinin ortalama 6, 7 saat olduğunu düşünürsek; İstanbul’dan kalkıp şöyle bir yarıçap çizdiğinizde epey bir yeri kapsıyor.
Peki bunlar için size bir sertifika mı veriliyor? Veriliyorsa bunların geçerlilik süreleri var mı?
İlhan Tan: Evet, sertifika veriliyor ve bunların her birinin geçerlilik süreleri var. Yani bir araba ehliyeti gibi bir defaya mahsus değil. Havacılık çok akışkan bir sektör. Bu nedenle her gün bir şeyler değişebiliyor, güncellenebiliyor. Dolayısıyla bizlerin de güncel kalması gerekiyor. Biz işe girerken aldığımız eğitimlerin her birini, her yıl tekrar ediyoruz. Tabii ki ilk seferki gibi 2 aylık sürelerde değil, daha özet halinde. Öncesinde de bizlere çevrimiçi olarak atanan eğitimler ile detaylı olarak bunları tekrar ediyoruz. Sonra bunları yüz yüze de tekrar etmeyi sürdürüyoruz. Ardından sertifikalarımız güncellenip bizlere teslim ediliyor. Bu sertifikaların geçerlilik süresi ise 1 yıl. Bu arada bu öğrenme sürecine uçaklar da dâhil. Yani biz her yıl uçakları da tekrar öğreniyoruz.
Kabin memuru olmayı hedefleyen bir gence eğitim hayatında hangi tercihleri yapmasını önerirsiniz? Önceliğinin ne olması gerekir?
Hande Şahin Öner: Öncelikle bu bir ekip çalışması. Dil bilmek elbette önemli, buna değineceğim. Ancak bizim mesleğimiz şöyle bir meslek: Her gün yeni biriyle tanışıyorsunuz ve her gün o kişiyle ortaya neredeyse mükemmel bir sonuç çıkarabilmek için uyumla çalışmalısınız. Herhangi bir aksaklığa sebep olmadan çalışacak bir ekip olmanız gerekiyor. Mesela “Merhaba, ben Hande. Bugün sizin kabin amiriniz benim,” diyorum ve dört pırıl pırıl arkadaşım benimle birlikte uçuşa başlıyor. Onların mental durumlarını yönetebilmeleri, özel hayatlarındaki sorunları üniformayı giyince geride bırakmaları, uçuşa adapte olmaları çok önemli. Çünkü bizler uçağa bindiğimizde her noktada yolcularımızın yanında olmak, sağlık problemleri dahil ilgilenmek durumundayız. Dolayısıyla biz kendi aramızda iletişim kuramazsak yolcularımıza da pozitif bir şey yansıtamayız. Mesela yolcumu bir gülümseme ile “Hoş geldiniz!” ya da “Bugün nasılsınız?” diyerek karşılarsam eminim ki bana olan güveni ve inancı artacaktır. Ekip arasında da böyle. Dolayısıyla bu işe başlamak isteyenler öncelikle ekip olabilmeyi, ekip çalışmasını öğrenmeliler. Yeniliklere hızlı adapte olabilmek konusunda da kendilerini geliştirmeliler. Çünkü her gün yeni bir şey öğrenebiliyoruz, her gün bir mevzuat değişebiliyor. En büyük örneklerinden biri pandemiydi. O süreçte bizim inanılmaz hızlı bir şekilde adapte olmamız ve süreci sağlıklı yönetmemiz gerekiyordu, uçuşlarımıza da devam etmiştik. Dolayısıyla adaptasyon hızınız da bu noktada çok önemli. Bugün bir doküman yayımlanır, okuyup öğrenirsiniz. Ertesi gün 20 doküman daha yayımlanabilir ve benim bunların hepsini bilip uygulamam gerekir. Yurt dışına çıktığında nasıl iletişim kurulur ya da yabancı biriyle karşılaştığında ne şekilde hitap edilmelidir gibi konularda kişilerin kendilerini geliştirmeleri lazım. Çünkü sadece Türkiye’de çalışmıyoruz ve çok fazla transit yolcumuz olduğu gibi ülkemizi de ziyaret eden çok yabancı yolcumuz var. Onlarla iletişim kurma noktasında da yetkin olmalıyız. Burada sadece İngilizce bilmenin ötesinde, bence iletişime açık olmak da gerekiyor. Kişisel gelişim bu noktada elzem. Bunun yanı sıra tabii ki diğer önemli konu yabancı dil bilmek. Örneğin, üniversitede Fransızca eğitimi alırsınız ve bunu da işe başlarken beyan edersiniz. Uçuşa başladıktan sonra Japonca da öğrenmeye karar verirseniz oradan devam edebilirsiniz. Yani kendinizi geliştirmeye açıksanız Türk Hava Yolları’nda bazı fırsatlar da doğuyor. Mesela ben yüksek lisans eğitimimi Türk Hava Yolları’nda çalışırken tamamladım ve bu bana çeşitli avantajlar sağladı. Dolayısıyla istediğiniz takdirde gelişim fırsatlarını çalışırken de yakalayabiliyorsunuz. İşe başlamadan önce ise dediğim gibi dil bilmek, iletişime açık olmak ve kişisel gelişimin ciddi bir yatırım olduğunu bilmek önemli. Nasıl kabin memuru olunur merak edenlerin bunları bilmesinde yarar var.
İlhan Tan: Ben de şunu söyleyebilirim: Keşke tüm bu becerileri edinebileceğimiz bir lisans bölümü olsa. Çünkü kabin memurluğu sadece uçağa binmek değil. Zaman yönetimi, kriz yönetimi, stres yönetimi, liderlik, motivasyon gibi çok fazla unsur devreye giriyor. Dolayısıyla kabin memuru adayı bu hususlarda kendini geliştirirse bu mesleğe daha hızlı adapte olur.
“Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Bölümü’nden mezun olduğuma göre bu işi başka bölümlerden gelenlerden daha iyi yaparım.” diyebilir miyiz?
İlhan Tan: Hayır, çünkü bu iş insanlarla ilgili bir iş. Yani yarısı teknik bir işse yarısı da insan faktörüyle ilgili, diyebiliriz. Dolayısıyla burada sosyoloji ve psikoloji bilmek, halden anlamak da çok önemli. Mesela kültürel farklılıklar var. Biz Türk kültürü içerisinde çok sıcakkanlı, sevecen ve samimi insanlarız. Gördüğümüz bir bebeği kucağımıza alıp sevmek bizim için çok normal bir davranış. Ancak buna alışmamış toplumdan birinin bebeğine izinsiz yaklaşırsanız onun özel alanına girmiş olabilirsiniz. Bu anlamda kültürel olarak diğer ülkelerin nelere hassasiyetle yaklaştığını, nelere müsaade edip etmediğini de bilmeniz gerekiyor. Bu bilgileri ise üniversitede değil, kendinizi geliştirerek öğrenebiliyorsunuz.
Sizce bir kabin memurunun sahip olması gereken en önemli beceri nedir? Mesela iletişim yeteneğini mi daha öne koyarsınız yoksa genel kültürü mü?
İlhan Tan: Ben net iletişimi öne koyarım. Yani seçenekleri arttırsanız dahi ben muhtemelen “Önce iletişim!” derim. Dünyadaki bütün problemlerin de kök nedenlerinden biri iletişimdir. Dolayısıyla her sebebin iletişime dayandığını bilmek lazım hele ki bu mesleği yapıyorsanız. Biz bir uçuş operasyonunu yönetirken yeri geliyor 10 farklı birimle dirsek temasında oluyoruz. Yolcu hizmetlerinden harekât memurlarına, kokpitten ikram görevlisine, temizlik görevlisinden kargo görevlisine kadar. Bu iletişimi kopardığınız an işleriniz zorlaşıyor. Bunun içine yolcu iletişimi ve ekip içi iletişimi de koyduğunuzda en önemli faktörün iletişim olduğunu söyleyebilirim. İletişim derken de sadece kendini ifade etmekten bahsetmiyorum. Karşı tarafın söylediğini de net olarak anlamamız lazım ki o süreci daha iyi yönetebilelim.
Hande Şahin Öner: Ben de kesinlikle iletişim becerisini öne koyarım. Şu an işe yeni başlayacak biriyle konuşuyor olsaydım “Bu işi layıkıyla yapmak için öncelikle iletişim ve karşındakini dinlemek konusunda çok iyi olmak gerekir.” derdim. Bu noktada öngörebilme becerisi de devreye giriyor. Bazı durumları önden tahmin etmek ve bunun için önlem almaktan bahsediyorum. Örneğin, uçakta türbülans olur ve bazı yolcular endişelenebilir. O sırada sizin yüzünüze baktıklarında rahatlamak istediklerini bilmeniz gerekir.
Bir kabin memuru adayı, başvurusu kabul edildikten sonra mülakat aşamasında nelere dikkat etmeli? Ek olarak siz mülakat sürecinde neler yaşadınız?
İlhan Tan: Öncelikle herhangi bir başvuruya katılan aday, mülakata muhakkak hazırlıklı gitmeli. Bu hangi iş olursa olsun. Başvurduğunuz işe de saygınızın olması ve bu saygıyı mülakata giren kişilere göstermeniz gerekiyor. Bunun için öncelikle profesyonel bir kıyafet seçmeniz gerek. Ayrıca üslubunuzun, beden dilinizin de yine resmi olması önemli ve özgüveniniz tam olmalı. Bunun dışında başvurduğunuz şirket, departman ve meslek ile ilgili bilgi sahibi olmalısınız. Bunları araştırıp bir ön hazırlık yapabilirsiniz. Sizi mülakata alan kişileri de o mesleğe uygun olduğunuza dair ikna etmeniz gerekir. Bu nedenle gelebilecek potansiyel sorulara hazırlanmalısınız. Ben de mülakatıma bu şekilde hazırlanmıştım ve sanırım o nedenle şu an buradayım.
Mülakat aşamaları neler? Süreç İngilizce mi Türkçe mi ilerliyor?
İlhan Tan: Mülakatlar bazen yıldan yıla farklılık gösterebiliyor. O nedenle ben size sadece kendi mülakat sürecimden bahsedebilirim. Biz önce bilgisayar üzerinden İngilizce mülakata girmiştik. Boy ve kilo ölçümü, dövme kontrolü, evrak kontrolü de yapılmıştı. Ardından bizi bir grup mülakatına aldılar. Grup mülakatında karşımızda insan kaynaklarında çalışan bir eğitmen ve birkaç yetkili vardı. Mesleğin zorluklarına hâkim olup olmadığımızı, neden bu mesleği seçtiğimizi, bu meslekte fark yaratıp yaratamayacağımızı, neler bilip bilmediğimizi ölçümlediler. Daha sonra bizi İngilizce olarak yüz yüze mülakata tabi tuttular. Bizim zamanımızda son aşamada ise psikolog mülakatı vardı. Bir psikolog eşliğinde, zorlu durumlarda soğukkanlılığımızı koruyup gerekli uygulamaları standart bir şekilde yapabilip yapamadığımızı görmeye çalıştılar. Sonra değerlendirmeyi bekledik.
O zaman kabin memurluğu başvurusundan sonra direkt boy ve kilo, yara izi ve dövme kontrolü başlıyor, diyebilir miyiz? Esas aşamalar ise bunlardan sonra başlıyor sanırım.
İlhan Tan: Aynen öyle. Çünkü şu var: Adayın boy ve kilo oranı, yara izi kontrolü vs. daha sonra yapılırsa ve aday uygun değilse, 2 hafta sonra da eğitimler başlayacaksa bu 2 haftada istenen fiziki şartların sağlanması zor olabilir. Bu nedenle başvurudan sonra ilk önce fiziki şartların sağlanıp sağlanmadığına bakılır.
Sanırım yıllık kontrolleriniz de vardı değil mi?
İlhan Tan: Evet, sonuçta biz mesleğimiz gereği üniforma giyen insanlarız ve bir kurumu temsil ediyoruz. Dolayısıyla taşıdığımız üniformanın da üzerimize yakışması lazım. Ayrıca dar alanlarda çalışıyoruz. Bunların da bize zorluk çıkarmaması gerekiyor. O nedenle her yıl boy ve kilolarımız tekrar ölçülür. Standart dışı bir duruma geldiysek bununla alakalı bazı prosedürler işler. Örneğin, kilo vermek için bir süre tanınabilir ya da çok zayıf kaldıysak kilo almak için tavsiye verilebilir.
Böyle bir durumda iş akdinde problem oluyor mu? Yani uçuşa devam edebiliyor musunuz?
İlhan Tan: Orada farklı prosedürler devreye giriyor. Kişi kabul edilebilir limitlerdeyse bir uyarı ile son tarih verilir ve o vakte kadar kişinin istenen fiziksel şartlara gelmesi beklenebilir. Ancak o limitlerin dışındaysa ücretsiz izin seçeneği devreye girer. Daha sonra da istenen şartlar yerine getirilmediyse o zaman daha farklı bir disiplin kararı alınabilir. Bunlar kabin amiri ve kabin memuru olarak bizim bilmekle yükümlü olduğumuz bir süreç değil.
En çok merak edilen sorulardan birine geçelim. Kabin memuru maaşları nasıl belirlenir? Maaşlar ile ilgili detaylar nelerdir?

Hande Şahin Öner: Kabin memuru maaşları ile ilgili şöyle diyebiliriz: Bizler, sözleşmemizi imzaladığımızda bir baz maaş verilir. Yani hiç uçmasan da bir personel olarak sana verilen bir maaş vardır. Bu, şu an alınan maaşın belki üçte birini oluşturuyordur. Artı gidilen yerde yatıya kalınırsa yatı harcırahı verilir. Ayrıca uçuş saati yıllık izin de aldığından bir ay 40 saat, diğer ay 80 saattir diyelim. 40 saat uçulan aydaki maaşla 80 saat uçulan ayın maaşı da farklılık gösterir. Ayrıca tabii ki kıdeme, kaç sene çalışıldığına göre de maaşlar değişir. Bunun dışında maaşların net kalemler ile ifade edilmemesi taraftarıyım fakat şunu söyleyebilirim: Yaptığımız mesleğe göre genel olarak emeklerimizin karşılığını alıyoruz. Ben ve çoğu çalışma arkadaşım maaşlarımızdan memnunuz. Türk Hava Yolları, Türkiye’de bizim mesleğimizi yapan firmalara göre oldukça iyi bir maaş standardına sahip. Ayrıca bütün dünyada havacılık sektöründe çalışan personel, riskli bir meslek grubunda kabul edilir. Bu nedenle X bir sektörde benzer sürelerde çalışan bir personelden daha fazla maaş alır. Çünkü yaptığı iş aslında potansiyel hayati risk içerir. Mesela uçuş tazminatı diye bir ödeme de vardır. Bu tazminat, sadece bu görevi yapmayı kabul ettiğimiz için hak ettiğimiz bir birimdir. O ay içerisinde hiç uçuş yapmadıysanız uçuş tazminatına hak kazanamazsınız ancak 1 saatlik bir uçuş bile yaptıysanız kazanırsın, çünkü o riske girmiş oluyorsunuz.
İlhan Tan: Aslında kabin memurlarının aldıkları maaşı hak etmediklerini düşündüren bazı yaklaşımlar da olduğu için bu merak ediliyor. Belki şu bilimsel veri bu durumu bizim açımızdan biraz haklı çıkartır: Her yıl değişiyor tabii ama dünyanın en zor meslekleri sıralamasını okumuştum geçtiğimiz yıllarda. Kabin memurluğu dünyanın en zorlu meslekler sıralamasında üçüncüydü. Dolayısıyla zorlu bir meslek icra ediyoruz ve ona da uygun bir maaş politikası uygulanıyor.
Mesai sisteminiz nasıl işliyor? Ne kadar saatin üzerine çıktığınızda fazla mesai yapmaya başlıyorsunuz?
Hande Şahin Öner: Aylık en fazla 110 saat, yıllık maksimum 900 saat uçabiliriz. Ancak şirketimiz genellikle bir kabin memuru veya amirinin aylık uçuşunu ortalama 80 saat üzerinden belirlemeye çalışır. 80 saatin üzerindeki uçuşlar, bir mesai aşım ücreti olarak değerlendirilebiliyor. Yani 80 saatin üzerindeki uçuşlarda normal bir personelin 8 saatin üzerinde vardiyaya kalmasına benzer şekilde bir ücret artışı oluyor. Eğer ben aylık 80 saatin üzerinde uçtuysam, saatlik ücret ödemelerinde biraz daha artış oluyor. Yani 110 saatlik limitte uçtuğumda aldığım maaş 80 saate göre oldukça fazla olacaktır.
İlhan Tan: Ayrıca aylık ve yıllık limitler olduğu gibi günlük, haftalık, 3 aylık, 6 aylık gibi limitler de var. Yatıya kalma ile ilgili de siz sormadan ben söyleyeyim: Mesaimizin başladığı saate göre istirahat etmemize ve gece uykusunun alınıp alınmadığına dair günlük hesaplanan limitlerimiz var. Tabii burada gidilen yerin frekansının ne kadar sık olduğuna da bağlı bir durum var. Yani dönüş seferi yoksa gittiğiniz yerde kalmak durumundasınız ve ertesi gün dönersiniz. Yeri gelir günlük mesai limitlerimizi aştığımız için artık uçuş emniyetli bir şekilde gerçekleştirilemez diye yine yatıya kalmak gerekebilir.
10 saatlik bir gece uçuşuna gittiniz diyelim. O uçuşu nasıl yönetiyorsunuz? Mesela beş saat siz, beş saat diğer çalışma arkadaşınız mı dinleniyor?
İlhan Tan: 10 saatlik bir uçuşu gerçekleştirmek için geniş gövde dediğimiz uçaklarda uçmamız gerekiyor. Bunlarda da belirli bir tecrübeye ulaşıp sertifika alarak uçabilirsiniz. Yani örneğin ikinci uçuşunu gerçekleştiren biri geniş gövdeli bir uçakta görev alamıyor. Bu uçakların içerisinde de bir Business Class bölümünün amiri ve bir de Economy Class bölümünün amiri olur. Bununla beraber tüm uçağın sorumlu kabin amiri vardır. Bu amirlerin de kendi bölümlerinde çalışan memurları olur. Uçak tipine göre değişse de genel olarak 10 saatlik bir uçuşa bu şekilde ortalama 10 personelin gittiğini söyleyebiliriz. Bizler yolcularımıza uçak kalktıktan sonra ve uzun bir uçuş olduğu için bir de inişten önce ikramlarını veririz. İlk servisin bitip ikinci servisin başlayacağı bu zaman aralığını ise ikiye böleriz. Buna göre bir grup istirahat eder, diğer grup yolcu ihtiyaçları için ayakta kalır. Sonra diğer grup istirahat eder, diğer grup yolcu ihtiyaçları için ayakta kalır.
Uzun uçuşlarda dinlenme prosedürünüz nasıl?
Hande Şahin Öner: Sivil havacılık kuralları gereği 8 saati aşan uçuşlarda uçak içi istirahat sağlanıyor. Bu istirahatlerin minimum süreleri de bellidir ve bundan daha az istirahat edilmez. Örneğin; 10 saatlik bir uçuşta benim en az 1 buçuk saat istirahat etmem gerekebilir. Bu sürelerin tablolarını da şirketimiz bizimle paylaşıyor. Bunların takibi uçaklardaki sorumlu kabin amirleri tarafından gerçekleştiriliyor. Minimum ayakta kalacak kişi sayısı da dokümanlarda yer alıyor. Personel sayısına göre ekip iki gruba ayrılıyor. Mesela uçakta 12 personel varsa önce ilk 6 kişilik ekip, sonra diğer 6 kişilik ekip istirahat ediyor. Bu dağılımda bir kişi fazla ya da az olamaz, çünkü yolcu sayısı ile ayakta kalan personel sayısı arasında da bir uyum olmak zorunda. Bu istirahatler bize hem zihinsel hem fiziksel olarak çok iyi geliyor.
İlhan Tan: Gece uykusunu sürekli alamamak da genel bir bitkinlik oluşturabilir. Bu nedenle uykunuzu almanız gerekir. Bir gece uçuşuna gidecekseniz de gündüz vakti uykunuzu alabilirsiniz. Mesela sabaha karşı 3’teki bir uçuş için öncesinde de istirahat edebilirsiniz.
Röportajımızın ikinci bölümünü de okumak için tıklayın. Türk Hava Yolları’ndaki güncel açık pozisyonları öğrenmek için Kariyer sayfamıza göz atabilirsiniz.