Sizi tanıyabilir miyiz?
Merhaba, ben Erhan Yalnız. 27 yaşındayım, Marmara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunuyum. Yaklaşık bir yıldır da TAFA’da pilot adayı olarak eğitim görmekteyim.
Lisans eğitiminizden sonra buraya mı başvurdunuz yoksa daha önce bir iş tecrübeniz de oldu mu?
Oldu. Henüz üniversitedeyken kendi mesleğimi yapıyordum, diplomamı aldıktan sonra da yaklaşık bir buçuk sene Hollanda’da çalıştım. Ondan sonra ilana başvurdum ve daha başvurduğum anda kesin karar alarak geri dönüş gerçekleştirdim.
Peki başvuruya nasıl karar verdiniz? Hem de Hollanda’dayken.
Birinci sebep ülkemi gerçekten çok özlüyordum. İkinci sebep ise pilotluk benim için aslında çocukluğumdan beri istediğim çok büyük bir hayaldi. Lise yıllarında TAFA’nın ilanına denk gelmiştim; hatta o zamanlar sadece mühendislik mezunları işe alınıyordu. Mühendislik okumamın sebeplerinden bir tanesi de aslında TAFA’ydı. Marmara Üniversitesi’ni bitirdikten sonra kendi mesleğimi deneyimlemek istediğimden kendi alanımda çalışmaya başladım. Hollanda’dan Türkiye’ye ziyarete geldiğim bir gün kokpiti ziyaret etme şansı yakaladım. Tanıdığım bir kaptan pilot vardı. Onun uçağına denk gelmiştim, iniş sonrasında beni davet etmişti. Aslında yerinde aktarım aldım ve o gün kesin kararımı verdim. İlana başvurdum ve bu meslek dışında bir meslekle devam etmek istemediğim sonucuna vardım. Yıllardır süregelen o istek, bir anda net bir karara dönüşmüştü.
İlana ne zaman başvurdunuz?
2023 Kasım ayında başvurdum, ondan sonra hemen sürecim başladı.
Başvurunuzun ardından süreciniz nasıl ilerledi?
Başvurunun ardından hızlı bir şekilde İngilizce sınavının tarihi geldi. Çok kısa süre sonra DLR e-postası geldi, şu an artık PACE yapılıyor. Sonrasında sırasıyla CRM mülakatı, Kurul mülakatı ve sağlık taraması ile devam etti. Genel olarak ve kısaca değerlendirmem gerekirse; sürecimi çok çalışarak geçirdim. Benim için o kadar güzel ve farklı bir deneyimdi ki hayatımda yaşadığım en iyilerinden biri olacak her zaman. O dönemde şirket çalışanlarımız ve işe alım ekibimiz bize çok yardımcı olmuşlardı, henüz daha ilk aşama olan İngilizce sınavı aşamasındayken dahi kendimi Türk Hava Yolları’nın bir personeliymiş gibi hissediyordum. Her zaman da bunun bilincinde olarak ilerledim ve buna layık olacak şekilde çalışmaya devam ettim.
Hepsi yüz yüze mi oldu?
İngilizce sınavı yüz yüze değil; çevrimiçiydi. Daha önce yüz yüze yapılıyormuş. Ama zaten bu temel bir sınav. Uluslararası geçerliliğe sahip IELTS’e de girmemiz ve ondan da belli bir puanın üstünü almamız bekleniyor.
Sınava ilk girdiğiniz gün ve imzayı attığınız gün arasında toplam ne kadar zaman var?
İngilizce sınavını da eklersem sanırım yaklaşık altı ay var. Süreç çok hızlı ilerledi. Sağlık aşamasını geçtikten sonra filo planlaması için beklemem gerekse de bu süreçte düzenli olarak bilgilendirildik. İmzayı attıktan beş gün sonra Aydın’da eğitimimize başladık. 5 Haziran imza günüydü, 10 Haziran’da TAFA’daydık. 1 senedir de TAFA’dayım.
Eğitime başlayana kadar kaç aşamadan geçtiniz?
Toplamda beş aşamadan geçtik. İngilizce, DLR (PACE). Devamında CRM mülakatı, kurul mülakatı ve sağlık aşaması. Bunlardan dört tanesi sınav, bir tanesi sağlık taraması.
Şu zamana kadar aldığınız eğitimden de biraz bahsedebilir misiniz?
Burada 5-6 ay kadar teorik eğitim alıyoruz. Sonra uçuş eğitimine başlıyoruz ve toplamda 14-15 ay gibi rekor bir sürede buradan mezun oluyoruz. Bir an önce artık hayallerimize kavuşuyoruz. Teorik eğitim ve uçuş eğitimi kendi aralarında fazlara bölünüyor. Teorik eğitimde toplamda on dört ders; önce burada dersleri alıyoruz ve akademimizin gerçekleştirdiği ön sınavlara giriyoruz. O sınavlardaki yeterlilik durumumuza bağlı olarak şirketimiz bizi Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nde ATPL sınavlarının asıllarına gönderiyor. Orada da geçme notumuz 75; bu notu aldıktan sonra artık o dersten başarılı sayılıyoruz. Tüm derslerimizin ATPL sınavlarını da geçtikten sonra teorik eğitim sürecinde temel eğitimlerimizi tamamlamış oluyoruz ve sonrasında uçuş eğitimine başlayıp önce uçmayı öğreniyoruz ve sonrasında da sırasıyla VFR ve IFR usullerde uçuşlar gerçekleştiriyoruz.
Teorik eğitim aşamasında kaç tane ders alıyorsunuz?
14 tane ders alıyoruz. TAFA bünyesinde toplamda 750 saat ders alıyoruz ve 14 tane sınavımız oluyor. Sonra bu sınavların asıllarına Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Sınav Merkezi’nde giriyoruz. Bu süreci tamamlayınca uçuş eğitimine geçiyoruz, uçuş eğitimi de fazlara bölünüyor. Örneğin; başlangıç fazında 21 tane görev var ama ilk yalnız uçuşumuzu tamamladıktan sonraki bazı görevler kendi aralarında A, B, C şeklinde dallanıyor. Örneğin; 21. görevde üç farklı uçuşunuz oluyor. Bunlardan bir tanesini yanımızda hoca da bulurken iki tanesi ise solo olarak gerçekleştiriyoruz. Aslında bu fazda tamamen uçağı uçurmayı öğreniyorsunuz ve deneyim kazanıyorsunuz, bu nedenle de bu aşamadaki uçuşlar lokal uçuşlar oluyor. Devamında seyrüsefer aşaması geliyor ve bu aşamada ise uçuşlarınızı sadece lokal olan alanlarda değil; farklı bölgeler ve şehirlere de uçuş gerçekleştiriyorsunuz. Bunun devamında temel alet eğitimi ve gece uçuşu başlıyor. Gece uçuşu en keyifli olan aşamalardan bir tanesi bence. Bu sürecin ardından da prosedürel aletli uçuşa başlıyorsunuz, o da ömür boyu yapacağımız şey aslında.
Siz şu anda hangi aşamadasınız?
Ben şu an aletli uçuş aşamasındayım. Benim de bir buçuk, iki ay civarı bir sürem kaldı.
Bunun ardından mezun olup TİP eğitimi almaya İstanbul’a gideceksiniz. İstanbul’daki eğitiminiz ne kadar sürecek?
İstanbul’daki eğitim, 4-6 ay arası sürüyor. Ama tabii bu operasyonel sebeplerden dolayı değişebilir. Örneğin; burada nasıl filo planlamasını beklediysek orada da eğitimlerimize başlayabilmemiz için bir filonun planlanması ve kapsamlı bir program oluşturulması gerekiyor.
Siz iş sürecinden sonra tekrar öğrenciliğe geçiş yaptınız. Üniversitenin ardından bir buçuk iki sene sonra tekrar öğrenci olmak sizin için nasıl bir his?
Buraya geldikten sonra tamamen öğrenci profiline geçiş yaptık gibi hissetmedik aslında. Çünkü burada personel olduğumuzun farkındayız ve durumun bilincindeyiz, bu şekilde ilerliyoruz. Tabii ki sıfırdan bir şey öğrenmek ve bu kadar çok severek gelmek çok kıymetli. Öğrenci olmayı da her zaman sevmiştim zaten, burada da gerçekten çok mutluyum ve kendimi buraya ait hissediyorum.
Şu zamana kadar aldığınız eğitimde sizi en çok zorlayan şey neydi? Hem teorik kısmı hem de uçuş kısmını düşünün, ikisini bir arada.
Bunun için hem zaman yönetimini hem de o bahsettiğim 5-6 aylık teorik eğitim sürecini söyleyebilirim. Teorik eğitim sürecinde aprona bakan sınıfta eğitim alıyorsunuz ve uçaklar orada duruyorken, onları uçurmak için sabretmeniz gerekiyor olması zor. Bu durum bazen gerçekten yorucu olabiliyor, “Hadi artık uçalım” diyorsunuz. Uçuş hattına geçtikten sonra toplam süreçte de zaman yönetimi çok önemli. Ama bunu zaten süreç içerisinde fark etmeden yapıyorsunuz çünkü bu özelliği zamanla çok iyi bir şekilde kazanmış oluyorsunuz.
Sizin için en zevkli olan kısım hangisiydi? Teorik kısım mı yoksa uçuş kısmı mı?
Kesinlikle uçuş kısmı. Teorisini aldığınız bilgilerin hepsini gerçekten deneyimlemek çok muazzam bir şey. Teorik eğitimi ne kadar iyi oturtursanız, uçağın önünde olduğunuz kısım o kadar çok gelişiyor. Daha hızlı adapte oluyorsunuz. Ve bunun onca ay eğitimini aldıktan sonra gerçeğini de yapabiliyor olmak insana çok büyük bir gurur veriyor.
Sınav sistemi nasıl işliyor, başarısızlık durumunda ne oluyor?
Teorik eğitimdeyken herhangi bir sınavdan kalma durumuna karşın bir önlem alınıyor. Dersi tamamladıktan sonra Sivil Havacılık sınav merkezine gidip sınava girmeden önce burada bir sınava giriyoruz. O sınav aslında akademiye bizim gelişmemizi gösteriyor, daha sonra sınava gönderiliyoruz. Toplamda altı oturum hakkımız oluyor. Biz burada genelde üç oturumda 14 sınavın hepsini veriyoruz ancak normalde altı oturum hakkımız bulunuyor. Her bir dersten de dört kere kalma hakkımız var ama tabii ki burada olan insanların hiçbiri o kadar hakkı tüketmiyor.
Kabin ekibinin girdiği bazı sınavlarda yüz almaları gerekiyor, sisteminiz oradan farklı diyebilir miyiz?
Aslında o bizde de öyle. Mesela uçuş hattına geçtikten sonra sınıf içerisindeki eğitimlerimiz bitmiyor. Çünkü safha safha eğitim alıyoruz. Örneğin ilk uçağı öğrenme aşamasından önce bize hem safha brifingi hem de uçak içi brifingler yapılıyor. Bu derslerin sonunda da emergency sınavları ve performans sınavlarına giriyoruz. Yani uçağın POH (Pilot’s Operating Handbook) dokümanının içinde performans limitleri gibi bütün bilgileri yazıyor ve bizim bunları biliyor olmamız gerekiyor. Çünkü bu uçağı biz uçuracağız, emniyetli bir şekilde uçurup emniyetli bir şekilde indirmemiz gerekiyor. Bunları bilip bilmediğimiz test edildiği için yer derslerinde çok kısa süreli de olsa sınavlara giriyoruz. Bu emergency sınavları, kesinlikle yüz almanız gereken sınavlar ve tümü TAFA tarafından yapılıyor.
Geçemezseniz ne oluyor?
Geçemeyen arkadaşlar hiçbir zaman olmadı. Daha önce de bahsettiğim gibi buradaki herkes sorumluluğunun bilincinde ilerlediği için ben geçemeyen birine hiç şahit olmadım. Her uçuşunuzdan sonra değerlendirme formunuz oluyor ve sizinle birlikte uçan hocanız sizi değerlendiriyor. Olası bir problem yaşadığınızda bu problemin sebepleri araştırılıyor ve değerlendirme formlarının hepsi tekrar bir gözden geçiriliyor. Anlık veya çok özel bir şey de yaşamış olabilirsiniz, bu nedenle çalışamamış da olabilirsiniz. Zorlanmış ya da stresi yönetememiş olabilirsiniz, her şey olabilir. Bu durumda size bir hak daha veriliyor.
Her derse hazırlanıp mı gidiyorsunuz? Akşamından önce bir hazırlık mı gerekiyor? Ne kadar çalışmanız gerekiyor?
Bu düzeni daha başvuru sürecindeyken oturtmaya başlıyorsunuz çünkü pilotluk sistematik bir yaşam tarzı gerektiriyor. TAFA’daki eğitim sürecinde bu disipline alışmakta hiç zorlanmadım. Teorik eğitimde, gün içinde işlenen konular akşam çalışılıyor, sorular çözülüp ertesi güne hazır geliniyor. Aksi halde birikiyor ve toparlaması zor oluyor.
Uçuş eğitiminde de benzer bir sistem var. Syllabus’ta her görevin içeriği yazıyor ve havaya çıkmadan önce bu bilgileri biliyor olmanız bekleniyor. İlk görevlerde henüz uçmayı bilmesek de ne yapacağımıza dair teorik bilgiye sahip olmamız gerekiyor. Hocalar önce uygulamalı olarak gösteriyor, sonra biz deneyimliyoruz. Süreç çok planlı ve öğretici ilerliyor.
Teorik eğitim ile uçuş eğitimi arasındaki temel fark nedir?
Birinde temelini öğrenirken, diğerinde bunu pratiğe döküyorsunuz ve pratiğe döktüğünüzde kendinizle büyük bir gurur duyuyorsunuz. Teorik eğitimdeyken bir an önce uçmayı bekliyorsunuz, bu yüzden uçuşun verdiği haz çok başka oluyor. Motivasyonu yükseltiyor. Örneğin ilk uçuşumda uçağın havalandığını görüp TAFA’yı da havadan görünce gerçekten çok mutlu olmuştum ve motivasyonum yükselmişti.
İlk solo uçuşunuzda nasıl hissettiniz?
İlk solo uçuşumu asla unutamayacağım, gerçekten çok keyifliydi. 16. uçuşa kadar kendi hocamızla devam ediyoruz ve 17.uçuşumuzda solo check’imiz oluyor. Solo check’e farklı bir denetmen hocayla giriyoruz, üç kere güvenli ve emniyetli iniş yapmamız gerekiyor. Bu üç inişin sonunda hoca uçuşumuzu değerlendiriyor ve artık bu öğrenci yalnız uçabilir kanaatine varıyor. Bu kanaate vardıktan sonra da hocayı aprona bırakıyorsunuz. Sonra siz tekrar uçuşa çıkıyorsunuz ve meydan turunun ardından tek bir iniş yapmanız gerekiyor. Ben ilk hocamla, yani bana uçmayı öğreten hocamla, her zaman çok yakındım. O yüzden de her solo uçarken yanımda sanki o varmış gibi hissediyorum. Tabii ilk olarak verdiği duygusallık bambaşka bir boyut. Mesela denetmen hocam uçaktan indikten sonra direkt gözlerim dolmaya başlamıştı. Sonrasında taksiye başladığımda karşıda üst filolardan çok kıymetli bir arkadaşımı görmüştüm, kendisi bana birçok uçuş bilgisini vermişti, o sırada o da uçuştan geliyordu. Ben taksi yapıyorken o da aprona doğru taksi yapıyordu. Onu da görünce, heyecanım daha da arttı. Bu heyecana rağmen yanımda da sanki kendi hocam varmış gibi uçuşumu gerçekleştirdim ve indiğimde o kadar kısa sürdü gibi gelmişti ki bu kadar mıydı dedim.
Ehliyet eğitiminde hoca gerektiğinde frene basabiliyor. Uçuşta da benzer şekilde hocanız müdahale edebiliyor mu, yoksa kontrol tamamen sizde mi?
Tabii ki hocalarımız önce bizim deneyimlememizi istiyor, bu yüzden de mümkün mertebe kumandalara dokunmamaya çalışıyorlar. Hocalı olan uçuşlarımızda olası bir gerçek ihtiyaç durumunda onlar devreye giriyor tabii ki ama onun dışında biz, yine uçuş görevimizin içeriğine bağlı olarak, daha çok PIC (Pilot in Command) olarak uçuyoruz. Bazı görevlerimizde hocalarımız PIC olmuş oluyor, ama yine de asıl sorumluluk ile kullanımı bize bırakıyorlar ki deneyimleyelim ve daha iyi bir şekilde öğrenelim.
Solo check’ten önceki süreçte kokpitte neler oluyor? Hocanız size komutlar mı veriyor, yoksa siz bildiğinizi yapıp arada düzeltmeler mi alıyorsunuz? Uçuş sırasında nasıl bir iletişim oluyor?
Uçuş öncesinde biz kendimiz hayali uçuşumuzu gerçekleştiriyoruz. Uçuştan bir saat öncesinde briefing’e hazır bir şekilde giriyoruz ve briefing’te hocayla yeri geliyor hayali uçuş yapıyoruz. Daha yerdeyken birçok talimatı alıyoruz zaten, neyi nasıl yapmamız gerektiğini söyleniyor.
Bu kadar disiplinli bir süreçte fiziksel ve zihinsel dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? Hobilerinize, ailenize ve sosyal hayata vakit ayırabiliyor musunuz?
Sağlık bizim için gerçekten çok önemli ve bunun bilincinde olarak bu sürece başladım. Düzenli spor yapıyorum ve bunu mümkün olduğunca aksatmamaya çalışıyorum. Uçuş saatleri her gün değiştiği için günlük programımı o günün koşullarına göre yeniden planlıyorum. Ne kadar zamanı nereye ayırmanız gerektiğini süreç içerisinde öğreniyorsunuz zaten. Eğitim önceliğim ama bunun yanında arkadaşlarımla da vakit geçiriyorum, ailemi de ziyaret ediyorum, hobilerime de vakit ayırabiliyorum. Ailem İzmir’de olduğu için bu konuda ayrıca şanslıyım; bir saat içinde ulaşabiliyorum.
Tabii bazen bazı şeylerden feragat etmek gerekiyor. Örneğin, uçuş sonrası çalışmam gereken konu üç saatte bitmeyecekse, spordan ya da sosyalleşmeden kısabiliyorum. Uyku da bizim için çok kritik, çünkü uçuşa zinde ve odaklı gelmek gerekiyor. Havada her şey çok hızlı ilerliyor, bu nedenle hata yaptığınızda onu zihinsel olarak hemen geride bırakıp sürece odaklanmalısınız. Bu nedenle hem fiziksel hem de mental olarak dengede kalmak bu işin en önemli parçalarından biri.
Psikolojik kararlılık da eğitimin çok önemli bir parçası, bunu nasıl yönetiyorsunuz?
Onu gerçekten fazlasıyla benimsedim, öncelik sıralamasına göre ilerliyorum ve her şeyi bir arada yapmaya çalışıyorum. Olur da bir yerlerden zamanı alıp başka bir tarafa vermem gerekirse önceliğim tabii ki eğitimim oluyor.
Vaktinizin büyük bir kısmı buradaki diğer adaylarla beraber geçiyor. Aranızdaki iletişim nasıl? Burada nasıl bir bağ oluşturdunuz?
Aslında biz burada birbirimizi arkadaşlıktan ya da bir şirket personeli olmaktan ziyade kanat arkadaşı olarak görüyoruz. Çünkü bizim hedeflerimiz ve hayallerimiz ortak. Bu yüzden de bu hayallere doğru omuz omuza beraber ilerliyoruz ve birbirimizi sürekli destekliyoruz. Filodan ya da farklı filolardan arkadaşlarınızı gördüğünüzde bile gidip ona sarılıyorsunuz ve kendi deneyimlerinizi paylaşıyorsunuz. Aslında uçakta öğrendiğimiz, hocalarımızın bize öğrettiği şeylerden ziyade biz kendi aramızda da çok fazla bilgi alışverişi yapıyoruz ve birçok şeyi paylaşıp birbirimize öğretiyoruz ya da birbirimizden öğreniyoruz. Mesela CRM aşamamız var, bu aşamada hiçbirimiz birbirimizin rakibi değiliz. Tamamen ekip çalışması içerisindeyiz. İleride bunu kokpitte de aynı şekilde yapacağız. Buradaki her alanda bu şekilde ilerliyoruz.
TAFA dışında eğitim alan pilot adaylarıyla görüşüyor musunuz, tanıdığınız var mı?
Sektör dışarıdan çok büyük gibi gözüküyor ama hiç bu kadar büyük bir sektör değil. Bu sektörün içine girdikten sonra havacılık alanında çalışan birçok insanla tanışma fırsatı buluyorsunuz. Örneğin ben buraya başlamadan önce IFTE fuarına gitmiştim ve orada TAFA’nın standında da bulunmuştum. Farklı standları da ziyaret etme şansım olmuştu ve birçok insanla tanışmıştım. Aslında ne kadar farklı yerlerde eğitim alıyor olsak da yine hedeflerimiz ortak olduğu için birçok insanla tanışma fırsatı bulabiliyoruz ve bu da çok kıymetli. Yalnızca entegre eğitim aldığımız için TAFA’da süreç biraz daha hızlı ilerliyor ve bence bizim için bu kesinlikle avantaj.
Burada kaldığınız süre boyunca nerede konakladınız? Şirketin size sağladığı bir konaklama imkânı var mıydı?
Tabii ki şirketimizin anlaşmalı otelleri var, bu otellerde konaklayabiliyoruz. Ben de ilk geldiğim günden beri otelde kalıyorum. Eğer eve çıkmak isterseniz de şirket size bir asgari ücret kadar kira yardımında bulunuyor. Bu kira yardımı ile birlikte eve çıkıyorsunuz. Aslında bunun kararı tamamen size bırakılıyor.
Burada geçiminizi sağlamak için bir maaş da alıyor musunuz?
Tabii ki alıyoruz. Maaşımızın yanında belli başlı yan haklarımız var ve şirketimiz gerçekten A’dan Z’ye her şeyimizin elimizin altında olmasına çok önem veriyor. Yemek, konaklama ve ulaşım için birçok farklı imkânımız var. Bunlar bizim için çok büyük artı.
Bu süreçte ortalama bir haftanız nasıl geçiyor?
Her gün gündelik olan programa göre kendimizi hazırlıyoruz, sistematik bir düzenimiz var. Örnek veriyorum; bir aşamaya, bir uçuşa ne kadar çalışmamız gerektiğini ön görebiliyoruz ve günümüzü buna uygun bir şekilde ayarlıyoruz. Burada yaklaşık altı gün boyunca uçuş gerçekleştirebiliyoruz, yedinci günümüz off olmuş oluyor. Eğer arka arkaya altı gün yazılırsa normal rutinden devam ediyoruz ve uçuşumuzu yapıp günün geri kalan saatlerinde hem arkadaşlarımızla buluşuyoruz hem ders çalışıyoruz.
Pilotluk kariyerinizde kendinizi nerede görüyorsunuz ve beklentiniz ne?
Kendimi ileride çok başarılı bir pilot olarak görüyorum ve birçok insana da ilham olmak istiyorum. Meslek içerisinde farklı alanlara da yönelmek, CRM alanında daha da kendimi geliştirip CRM eğitimlerinde rol almak istiyorum. Sektörde birçok farklı alanda da kendimi geliştirmek istiyorum tabii ki. Hem şirketimin hem ailemin hem de ülkemin benimle sürekli gurur duyduğu bir noktaya gelmek istiyorum.
Favori bir uçak tipiniz var mıdır?
Aslında Boeing’e biraz daha sıcak bakıyorum. Ama en iyi uçak, uçurduğunuz uçaktır. Şu an mesela Cessna benim için en iyi uçak. İleride de bundan iki üç ay sonra hangi tip atanırsa o olacak.
Yapay zekânın pilotluğu nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
Yapay zekâ gerçekten çok kıymetli ve faydalı bir araç. Fakat insani düşüncelerin ve duyguların olmamasından ben hiçbir zaman pilotluk mesleğinin önüne geçebileceğini düşünmüyorum. Kokpit içerisinde her zaman bir pilotun ve hatta belki de iki pilotun bulunması gerektiğine inanıyorum. Yapay zekâ sadece bize destekçi olabilir diye düşünüyorum.
Kokpitte yanınızdaki pilotun sahip olmasını istediğiniz özellikler neler?
Kesinlikle ekip çalışmasına önem veren birisinin olması gerektiğine inanıyorum. Sorumluluğumuz çok büyük olduğundan inatla asla yürümeyecek bir meslek. Arkamızda yüzlerce can taşıyoruz. Bizim için önemli olan nokta A noktasından B noktasına uçağın emniyetli bir şekilde varabilmesi. Yeri gelecek divert (rota değiştirmek) edeceğiz, yeri gelecek bir acil durum yaşayacağız. Bunların hepsine ortak karar vermemiz gerekiyor.
Acil bir durumda sizce hiç bilmeyen birisi uçağı indirebilir mi?
Eğer Flight Simulator oynuyorsa veya yanında Bruce Willis varsa kesin indirebilir (şaka tabii ki). Ancak gerçekte bunun mümkün olduğuna asla inanmıyorum. Çünkü biz daha başlamadan önce bile bir şekilde indiririz derdik, kendi kendimize “şöyle palye yaparız” diye konuşurduk. Ama uçağın içine geçtiğinizde işler hiç öyle olmuyor. Havanın yoğunluğu büyük bir etken, pistin üzerindeki kırılmalar da öyle. Hava koşulları, sıcaklık, yoğunluk gibi birçok farklı faktör devreye giriyor. Bunun yanında teorik ve pratik bilgi zaten çok önemli bu nedenle birinin yönlendirmeyle bile bunu yapabileceğini düşünmüyorum.
Bugün başvuru yapmak isteyen bir aday olsa sizce en çok neye vakit ayırmalı ya da sürecinde en çok neye dikkat etmeli?
Öncelikle kişi gerçekten bu mesleği isteyip istemediğine ve ileride kendini bu alanda görüp göremediğine net bir şekilde karar vermeli. Bu netlik, sürecin sağlıklı ilerlemesi için çok önemli. Havacılık gerçekten çok geniş ve çok büyüleyici bir alan, kendilerini geliştirmek için internette bir çok kaynak bulacaklardır zaten. Buna ek olarak şirketimiz hem işe alım sürecinde hem de sonrasındaki eğitimlerde çalışılabilecek tüm kaynakları zaten size veriyor ve yönlendiriyor. Bu kaynakları kullanarak adaylar kendilerine düzenli bir çalışma rutini oluşturup, bunlara ek olarak da bir çok kitap, belgesel ve kaza raporları gibi ek kaynaklar sayesinde kendilerini daha da çok geliştirebilirler. Ben de başvuru sürecinden itibaren normal çalışma düzenime ek olarak her gün kaza raporları okuyup belgeseller izleyerek kendime bir rutin oluşturmuştum. Bu tür olaylar, tüm sektör için değerli dersler içeriyor. Dolayısıyla, kendini geliştirmeye açık ve meraklı olmak bu meslekte fark yaratıyor.
Tüm bu süreçler içinde heyecanı en çok hissettiğiniz an hangisiydi?
Gerek solo uçuşum olsun, gerek mülakat sürecinde olsun çok heyecanlandım. Ancak Sedat Şekerci Kampüsü’ne ilk girişimdeki anı unutabileceğimi düşünmüyorum.