More

    Sakin Avrupalı: Zagreb

    Adriyatik turumun başlangıç noktası olarak seçtiğim ve sonrasında çok beğenerek iki kez daha ziyaret ettiğim sakin ama eğlenceli bir şehir Zagreb.

    Umut Aydoğan (İstasyon Şefi)
    Umut Aydoğan (İstasyon Şefi)
    Ben Umut Aydoğan, 1975 yılında İstanbul'da dünyaya geldim. Türk Hava Yolları ile tanışmam ile birlikte gezmek ve yeni coğrafyalar keşfetmek hayat tarzıma dönüştü. Bir fotoğrafçının gözünden Dünya'yı başka insanlara göstermek için en ufak fırsatta bile kendini yollara atmaya hazır bir gezgin oldum. Gastronomi aşığı ve yerel kültürlere ilgi duyan bir kişiyim.

    Büyük Avrupa kentlerinde bir noktadan diğer bir noktaya gitmek için kullanmak zorunda olduğunuz toplu taşıma araçları ve ulaşım yüzünden yaşanan zaman kayıpları beni her zaman biraz daha ufak şehirlere itmiştir. Bu sebepten dolayı Zagreb ile tanıştığımda, mutlaka en az bir kez daha geri geleceğimi anlamıştım.

    Zagreb sanat, kültür, tarih, sosyal hayat ve doğayı o küçük bedeninde gayet başarılı şekilde harmanlamış bir başkent. Zagreb sokaklarını yürüyerek gezerken şehrin tarihi dokusunu çok daha iyi hissedebilirsiniz. Caddeleri dolduran, yoruldukça oturup bir şeyler yiyip-içebileceğiniz kafelerde de keyifli vakitler geçirebilirsiniz. Birçok Avrupa şehriyle karşılaştırıldığında fiyatlar gayet uygun.

    Kenti dolaşmaya, Zagreb’in kalbi ve birçok kişinin buluşma noktası diyebileceğimiz Ban Jelacic Meydanı’ndan başlayabilirsiniz.


    Ban Jelacic Meydanı

    On yedinci yüzyıldan bu yana var olan meydan adını, halk kahramanı Josip Jelacic’den almaktadır. Meydanın ortasında Josip Jelacic Heykeli bulunmaktadır. Heykel 1947 yılında, yeni hükümet tarafından Josip Jelacic’in yabancı ülkelerin çıkarlarına hizmet eden bir kişi olarak tasvir edilmesi üzerine kaldırılmıştır. O dönemde meydanın ismi “Cumhuriyet Meydanı” olarak değiştirilmiştir. Yugoslavya’nın dağılması ve 1990 Hırvatistan seçimleri sonrasında Jelacic’in tarihte oynadığı rol bir kez daha önemli olarak görülünce, meydanın ismi yeniden Jelacic Meydanı olarak değiştirilmiş ve ufak bir değişiklikle anıt yeniden meydana dikilmiştir. Heykel meydanda ilk yerini aldığında Jelacic’in elinde tuttuğu kılıç kuzeyi işaret ederken, 1990’larda yeniden dikildiğinde heykel güneyi işaret edecek şekilde yerleştirilmiştir.

    Meydan çeşitli el yapımı ürünlerin satıldığı pazarlara, konserlere, sokak gösterilerine ve sokak çalgıcılarına ev sahipliği yaparak, gerek gündüz gerekse gece çok renkli bir resim sunmaktadır. Meydanın etrafı Klasisizm, Modernizm gibi çeşitli akımlardan etkilenerek yapılan binalarla çevrilidir ve meydanda ayakta duran en eski bina 1827 yılından kalmadır.

    Meydanın bir tarafından yukarı çıkarsanız Zagreb Katedrali’ne, diğer tarafından yukarı çıkarsanız da Dolac Pazarı’na ulaşırsınız.


    Zagreb Katedrali

    St. Stephen’s Katedrali olarak da bilinen katedral, Hz. Meryem’in cennete gidişine ve Kral St. Stephen ile St. Ladislaus’a ithaf edilmiştir. Tipik Gotik tarzda inşa edilen katedralin 100 metreden uzun iki adet kulesi bulunmaktadır. Yapımına 1093 yılında başlanan katedral zaman içinde Tatarların saldırısı, deprem ve savaş sebepleriyle çeşitli defa zarar görmüş ve son halini 1880 Zagreb Depremi’nden sonra yapılan restorasyon çalışmalarıyla almıştır. Hem iç, hem dış yapısı sizi kendisine hayran bırakacaktır.


    Kutsal Bakire Meryem ve Dört Melek Sütunu

    Zagreb Katedrali’nin önünde yer alan ve meydanın ilgi noktası olan bu sütun, üzerindeki Bakire Meryem heykeli ve melek heykelleri ile dikkatinizi hemen çekecektir. Sütun ve heykeller Hırvat Anton Dominik Fernkorn tarafından 1865 yılında, sütunun altındaki çeşme ise katedralin renovasyonunu tamamlayan Avusturyalı mimar Hermann Bolle tarafından 1880-1882 yılları arasında yapılmıştır.

    Katedral ve meydandan ayrıldıktan sonra çok yakındaki Dolac Pazarı’na geçebilirsiniz.


    Dolac Pazarı

    Pazarcı bağırış çağırışlarını duyamayacağınız, sakin bir kalabalığın hüküm sürdüğü açık pazarda; yerel haklın yetiştirdiği birçok taze meyve-sebze, çok çeşitli peynirlerinde içinde olduğu şarküteri ürünleri, çeşitli el sanatları işlerini bulabilirsiniz. Meyveler, özellikle – mevsiminde gittiyseniz- üzümler çok lezzetli!


    St. Mark Kilisesi

    Zagreb’in simgesi haline gelmiş ve şehrin en eski yapılarından biri olan rengârenk bir kilisedir. İnşasına 13. yüzyılda başlanmış, son halini ise 14. yüzyılda almıştır. Kilise şehrin önemli yapılarında imzası bulunan Hermann Bolle ve Avusturyalı diğer bir mimar olan Friedrich Schmidt tarafından 19. yüzyılda restore edilmiştir. Renkli mozaiklerden oluşan çatısında Hırvatistan ve eski Dalmaçya krallıklarının amblemleri resmedilmiştir. Mutlaka görülmesi gereken şehrin sembolü olarak adlandırılabilecek bir yapıdır.


    Hırvat Milli Tiyatrosu

    Avrupa genelinde çoğunluğu tiyatro olmak üzere 200’den fazla yapıya imza atan Fellner & Helmer Mimarlık Stüdyosu’nun bir eseridir. Zagreb sokaklarını gezerken mimari olarak mutlaka dikkatinizi çekecek olan Milli Tiyatro’da halen seçkin oyunlar ve gösteriler düzenlenmektedir.


    Trakošcan Kalesi

    Hırvatistan’ın en çok ziyaret edilen kalelerinden birisidir. On üçüncü yüzyılda inşa edilen ve güzel bir orman ile çevrili olan kale, yıllar içinde Hırvatistan’ın önde gelen çeşitli ailelerine ev sahipliği yapmıştır. Restorasyon sonrası odalar kalenin en son sahipleri olan Draskovic Ailesi’ne ait eşyalar ve sanat eserleriyle geziye açılmıştır.


    Lotrscak Kulesi

    Gradec şehrinin güney kapısını korumak amacıyla 13. yüzyılda yapılmıştır. Kule, 1646 yılından itibaren kapının kapandığının sinyalini veren çandan dolayı, Latincede “campanalatrunculorum” yani “hırsız çanı” olarak da anılmaktadır. Kuleden her öğlen sembolik bir top atışı yapılır. Bu top atışıyla ilgili birçok şehir efsanesi vardır. Bunlardan biri şehrin Osmanlı kuşatması altındaki zamanlarını işaret eder. Efsane odur ki, kuleden atılan top güllesi o sırada komutana yemeğini götüren aşçının elindeki kazana düşer. Bunu gören ve duyan Türkler Zagreb kuşatmasını bırakarak geri çekilirler. J Kuleye pazartesi dışındaki diğer günlerde çıkabiliyorsunuz. Zagreb’in muhteşem manzarasını kuleden seyredebilirsiniz.


    Tkalciceva Caddesi

    Zagreb’in kafe, pub ve barlarının çoğunu bünyesinde barındıran ve özellikle akşam saat 5’ten sonra bir hayli kalabalıklaşan caddesi. Güzel zaman geçirebileceğiniz bir yer bularak yemeğinizi yerken, caddenin neşesine mutlaka kendinizi kaptıracaksınız.

    Zagreb benim için her mevsim keyifli bir şehir olmuştur ancak ayarlayabilirseniz gezinizin zamanını yaz aylarına denk getirmeniz daha iyi olacaktır. Yürüyerek keşfedilmesi gereken bir şehir olmasına rağmen, raylı sistem ve toplu taşıma ağı da gayet başarılı işlemektedir.

    *Blogumuzda yer alan bu yazının tarihi bazı güncellemelerden dolayı yeni görünüyor olabilir. Yazının içeriği yazarın kendi görüşünü yansıtmaktadır ve yazıda yer alan fiyat, ulaşım gibi bazı bilgilerin değişmiş olması mümkündür. Göz önünde bulundurmanızı rica ederiz.

    Bunlar da var!