More

    Şehrin ruhu: Atina


    Görmeden gelme

    Philopappos Anıtı

    Mouseion Tepesi’nde bulunan Philopappos Anıtı, panoramik Atina manzarası sayesinde turistler tarafından yoğun ilgiyle ziyaret ediliyor. Anıt, Antik Çağ’da Türkiye’nin güneydoğusu ve Suriye’nin kuzeyinde egemenlik gösteren Kommagene Krallığı’nın prenslerinden Caius Julius Antiochos Philopappos’un mezarı olarak inşa edilmiş. Roma İmparatoru Vespasianus, bu krallığı 72 yılında Roma İmparatorluğu’na katmış, kraliyet ailesini de sürgüne göndermiş. Sürgün nedeniyle Philopappos, Atina’da yaşamış ve Atina vatandaşı olmuş. Aynı zamanda Roma vatandaşı da olan Philopappos, İmparator Traianus’un yönetimi sırasında çok önemli görevlerde bulunmuş. Mezarın üzerindeki Latince yazıtlar anıtın 114-116 yılları arasında yapılmış olduğuna işaret ediyor. Muhteşem doğası ve manzarasıyla hem kent sakinlerinin hem de şehri ziyaret eden turistlerin ilgisini çeken anıt ve bulunduğu tepe, özellikle Paskalya zamanında birbirinden renkli uçurtmalarını uçurtmaya gelen Atinalılarla dolup taşıyor.

    Psiri

    1990’ların başında Atina’nın tehlikeli bölgelerinden biri olarak bilinen ve yalnızca hurdacılık, hamallık, ayakkabıcılık gibi mesleklerle uğraşanların uğrak yeri olan Psiri, birkaç antikacının bölgeyi keşfetmesiyle bambaşka bir çehreye bürünmüş. Psiri’nin dar sokaklarında, sakin meydanında dolaşırken, aslına uygun şekilde yenilenen binalarda hizmet veren ve Akdeniz mutfağının zengin sofralarını sunan restoranlara uğrayabilir ve kendinizi, tam anlamıyla bir lezzet şöleniyle ödüllendirebilirsiniz. Üstelik Psiri’de, canlı Rebetiko müziği yapan tavernalara zaman ayırırsanız, Yunan kültüründe önemli bir yeri olan bu müziğin şarkılarında, melodilerinde aşina olduğunuz tınıları ve hatta sözleri duyabilirsiniz. Psiri’nin en ünlü sakinleri arasında Romantizm akımını temsil eden Lord Byron ve Yunan edebiyatının ünlü ismi Alexandros Papadiamantis bulunuyor. Lord Byron Atina’da yaşadığı dönemde burada kalmış ve Atina’nın Bakiresi (Maid of Athens) şiirini Psiri’de yazmış.

    Kyriazopoulos Halk Sanatları Seramik Müzesi (Tzistarakis Camisi)

    “Aşağı Çeşme Camisi” ya da Atina Antik Agora’sına yakınlığından dolayı “Aşağı Pazar Camisi” diye de adlandırılan Tzistarakis Camisi, Monastiraki Meydan’ında merkezi bir noktada bulunuyor. Cami Tzistarakis adını, camiyi yaptıran Osmanlı valisi Mustafa Ağa Tzistarakis’ten almış. Söylenceye göre vali, Olimposlu Zeus Tapınağı’nın mermer sütunlarını caminin yapımı için kirece dönüştürtmüş ve inşaatta kullandırtmış. Bunları sultandan izinsiz yaptıran vali, ağır bir şekilde cezalandırılmış ve görevinden el çektirilmiş. Hatta yerel bir söylenceye göre Zeus Tapınağı’nın kutsallığının bu şekilde bozulmasıyla yaşanan veba salgını da ilahi bir ceza olarak kent sakinlerinin başına musallat edilmiş. Kentin en hareketli meydanlarından olan Monastiraki Meydan’ındaki bu cami tarihi boyunca kışla, hapishane ve ambar gibi çeşitli amaçlarla kullanılmışsa da 1973’ten beri müze olarak hizmet veriyor. Günümüzdeyse Yunan Halk Sanatları Müzesi’nin bir bölümü olarak, Kyriazopoulos Halk Sanatları Seramik Müzesi olarak ziyaretçilerini karşılıyor.

    Varkvakeios Pazarı

    Monastiraki ve Omonoia Meydanları arasındaki Athinas Caddesi’nde bulunan Varkvakeios Pazarı, yerel halkın ihtiyaçlarının büyük çoğunluğunu karşılıyor. Buradan et, balık, baharat, meyve, sebze, ikinci el eşya, kitap ve kıyafet satın alabilirsiniz. Önceleri Hadrianus Kütüphanesi’nin yıkıntıları içerisinde ahşap barakalarda kurulan pazar yeri, 1876-1886 yılları arasında Yunan mimar Ioannis Koumelis tarafından inşa edilmiş. Varkvakeios Pazarı adını, 1857-1956 yılları arasında faaliyet gösteren ve varsıl tüccar Psarianos loannis Varvakis tarafından yetenekli erkek çocukları için kurulmuş bir okul olan Varvakeion’dan almış. Alışveriş ve kentin günlük yaşamına dair bilgi edinmek ve güzel fotoğraflar çekmek için Varkvakeios Pazarı, Atina ziyaretlerinizde zaman ayırmanız gereken adreslerden biri.

    Benaki Müzesi

    Sanat koleksiyoneri Antonis Benakis tarafından 1931 yılında kurulan bir vakfa bağlı hizmet veren Benaki Müzesi, tarih öncesi dönemden günümüze büyüklü küçüklü 20.000 esere sahip önemli bir müze. Müzeyi gezerken, iki odanın 18. yüzyıl Kuzey Yunanistan evleri gibi döşendiğini görebilir, altından, gümüşten, bronzda yapılmış Antik Yunan eserlerini inceleyebilirsiniz. Zengin ikona koleksiyonundan Çanakkale ve Kütahya seramikleri koleksiyonuna, dokuma geleneğini yansıtan eserlerden mücevherlere kadar pek çok sanat dalından eseri görebileceğiniz müze Perşembe günleri ücretsiz olarak gezilebiliyor. Ayrıca müzenin diğer binalarında görebileceğiniz koleksiyonları arasında İslam sanatları ve tarihi, fotoğraf ve Yunan tarihi arşivleri de bulunuyor.

    Savaş Müzesi

    1964 yılında, ülkenin özgürlüğü için savaşanları anmak adına Yunanistan Devleti tarafından hazırlıklarına başlanan Savaş Müzesi (Polemiko Mouseio) biliminsanlarından oluşan bir ekip tarafından tasarlanmış ve 1975 yılında ziyarete açılmış. Müzenin dört katlı sergi alanında, Antik Çağ’dan günümüze Yunan tarihinden görünümler, eserler ve belgeler sergileniyor. Ülke tarihinde yapılan savaşları, sebep ve sonuç ilişkileri de vurgulanarak gösteren sergileriyle dikkat çeken Savaş Müzesi, askeri tarih, savaş ve savaş donanımı konularıyla ilgilenenlerin ziyaret etmesi gereken bir müze.

    Panepistimiou Caddesi

    Panepistimiou Caddesi (Üniversite Caddesi) günümüzde kentin en önemli akslarından birini oluşturuyor ve caddede önemli binalar yer alıyor. Yunanistan Bankası, Atina Üniversitesi, Atina Akademisi, Ulusal Kütüphane, Sikke Müzesi başta olmak üzere pek çok da otel ve alışveriş merkezini de bu cadde üzerinden görebilirsiniz. Antik Yunan mimari formuna sahip Atina Akademisi bu caddenin en güzel yapılarından biri olarak görenlerin beğenisini kazanıyor. Ulusal Kütüphane ve Atina Üniversitesi de mimarileriyle ilgi çeken binalardan sadece ikisi. Kentin önemli bir bölümünü kateden Panepistimiou Caddesi, kenti yaya olarak keşfetmeyi isteyenlerin ve yürüyüş yapmaktan hoşlananların keyifle zaman geçirebileceği bir cadde.

    Atina Akropolisi ve Akropolis Müzesi

    Eski Yunancada “yukarı kent” anlamına gelen akropolis sözcüğünden gelen akropol, Antik Çağ’da kurulan bütün antik kentlerde bulunan bir yerleşim bölgesi. Ancak Atina’daki akropol, Antik Yunan Döneminden günümüze ulaşan en önemli akropol olarak kabul ediliyor ve genel olarak Atina Akropolis’i ya da sadece Akropolis olarak anılıyor. Parthenon Tapınağı ise Akropolis’in ve kentin simgesi durumunda. Akropolis üzerinde bulunan Parthenon, MÖ 5. yüzyılda ünlü Atinalı komutan Perikles tarafından inşa ettirilmiş. Mimar İktinos’un eseri olan ve kentin koruyucu tanrıçası Athena’ya adanan Parthenon, sonraki yıllarda da kutsallığını korumuş. Osmanlılar tarafından önce cami, sonra da cephanelik olarak kullanılan yapı, 1687 yılında Venedik kuşatması sırasında büyük zarar görmüş. Atina Akropolisi’nde Parthenon dışında, anıtsal giriş kapısı Propylaia ile Erekhtheion ve Athena-NikeTapınağı Tapınakları da bulunuyor. Akropolis’in yakınında bulunan Akropolis Müzesi (Mouseio Akropolis) ise Akropolis’te gün ışığına çıkartılan eserleri merak edenleri bekliyor. Atina gezinizde hem Akropolis’e, hem de bu müzeye yeterince zaman ayırmazsanız pişman olabilirsiniz.


    Yemeden dönme

    Deniz ürünleri

    Mutfağıyla ünlü olan Atina’yı ziyaret edenler için en tercih edilesi tatlar kuşkusuz balıklar. Yunanistan’a özgü yöntemlerle deniz ürünlerini pişiren Yunan aşçıları, bu lezzetleri hem eşsiz tatlarıyla hem de benzersiz sunumlarıyla masanıza servis ediyor. Balıkların yanında sunulan salatalar ve diğer deniz ürünleri de en az sipariş ettiğiniz balıklar kadar taze oluyor ve günlük malzemelerle yapılıyor. Çupra, barbun, dil, levrek, sardalye gibi balıkların yanı sıra, mürekkep balığı, sübye, ahtapot, denizkestanesi ve midye gibi deniz canlılarından yapılan lezzetleri de denemeyi unutmayın.