More

    Şehrin ruhu: Oslo


    Görmeden gelme

    Oslo Operası

    2008 yılında açılan ve kısa sürede Avrupa’nın saygın kültür ve mimarlık ödüllerini kazanan bina, buz kütlesi görünümlü tasarımıyla, turistlerin en çok ilgisini çeken Oslo mekânlarından. Norveç Ulusal Opera ve Balesi’ne ve Norveç Ulusal Tiyatrosu’na ev sahipliği yapan binanın, mermer ve granitten yapılan tasarımına hareket veren sert açılı köşeler hâkim. Yüksek cam bölümlerin varlığıyla Opera Binası, sanki denizden yükselirmiş gibi bir izlenim yaratıyor.  Yapının tasarımındaki ilginç özelliklerden biri de binanın üzerinde yürünmesini sağlayan rampa ve ulaştığı bölümün, Oslo’yu seyredebileceğiniz bir seyir terası olarak düşünülmüş olması. Oslo Opera Binası’nın cephesi soğuk bir izlenim yaratsa da, yapının içinde ahşap kullanılmasıyla belirgin bir zıtlık yaratılmış. Norveç’in kültür sanat hayatının en önemli adresi olan Oslo Opera Binası’nın, Norveç’te 14. yüzyıl eseri olan Nidaros Katedrali’nden sonra yapılan en büyük kültür yapısı olması yapıyı daha da ilginçleştiriyor.

    Holmenkollen Kayak Müzesi ve Atlama Kulesi

    Oslo’nun en güzel manzarasına sahip tepede kurulan Holmenkollen Kayak Müzesi ve Atlama Kulesi (Holmenkollen Ski Jump Toer), kentin en çok turist çeken cazibe merkezlerinden. Dünyanın en eski kayak müzesi olmasıyla ünlü müze 1923’te kurulmuş. Müzede, kayak tarihini ve gelişimini anlatan objeler, giysiler, fotoğraflar ve belgesellerin yanı sıra, Roald Amundssen ve Fridtjof Nansen gibi ünlü kutup kâşiflerinin eşyaları da sergileniyor. Denizden 370 metre yükseklikteki bu tepede, 60 metrelik yüksekliğiyle oldukça heybetli görünen kayakla atlama kulesi, 2010 yılında açılmış ve kısa sürede dünyanın bu türdeki atlama kuleleri arasında en popüler olanı haline gelmiş. Yapımında beton ve 1.000 ton çelik kullanılan kule, unutulmaz bir kayak deneyiminin tek adresi. Atlama kulesinden kaymak istemezseniz, benzer hissi yaşamak için 12 kişi kapasiteli simülatörü deneyebilirsiniz. Tesiste kafe-restoran, hediyelik eşya dükkânı ve Oslo’yu tepeden seyretmek için bir de seyir terası bulunuyor.


    Dünya daha büyük. Keşfet.


    Havalimanı

    Havalimanı
    Gidiş
    Dönüş

    Giriş Tarihi Seçiniz

    Dönüş Tarihi Seçiniz


    Kabin Türü
    Yolcu Sayısı
    Yetişkin Yolcu
    12 + Yaş
    1

    Çocuk Yolcu
    2 - 12 Yaş
    0

    Bebek Yolcu
    0 - 2 Yaş
    0

    Viking Gemi Müzesi

    Oslo ziyaretçilerinin ilgiyle ziyaret ettikleri Viking Gemi Müzesi’nde (Vikingeskibsmuseet Roskilde), buluntu yerlerine göre adlandırılan Oseberg Gemisi, Gokstad Gemisi ve Tune Gemisi sergileniyor. Yapılan arkeolojik kazılarda, asillerin mezarlarında ortaya çıkartılan bu gemiler, hem günümüze dek iyi durumda korunmuş olmaları, hem de Viking tarihine ışık tutmaları açısından değer taşıyor. Müzede gemilerle birlikte, Viking sosyal yaşantısı hakkında bilgi veren günlük kullanım eşyaları da sergileniyor. Ahşap eserlerdeki oymacılık, Vikinglerin sanat anlayışları konusunda hayranlık uyandırsa da, en büyük övgüyü bu anıtsal gemiler topluyor. Müzedeki hediyelik eşya dükkânında, Viking Gemi Müzesi gezinizi anımsamanızı sağlayacak hatıra eşyalar bulabilirsiniz.

    Akershus Kalesi

    Norveç tarihinin simgesi olarak kabul edilen ve zamanında krallara ev sahipliği yapan 700 yıllık kale, Oslo ziyaretçilerinin görmeden kentten ayrılmadıkları bir yer. Akershus Kalesi (Akershus Festning), 13. yüzyılda Kral V. Haakon döneminde yapılmaya başlanmış. 1624 yılında, Oslo kentinin merkezi de Akershus Kalesi’nin surlarının içinde kurulmuş. Kent siluetinde yeri olan yapı, aynı zamanda kentin önemli gezinti, kültür-sanat ve dinlence alanlarından birini de oluşturuyor. Zaman içinde eklenen askeri binalarla karakteri iyiden iyiye belirginleşen Akershus surlu yerleşimi, günümüzde de Norveç Savunma Bakanlığının bazı birimlerini barındırıyor. Kale, Norveç hükümetinin resmi kabullerinin mekânı olarak kullanılıyor. Ortaçağ kalesinin yanı sıra, kraliyet mozoleleri ve kilise gibi yapılar, göz alıcı liman manzarasıyla birleşerek unutulmaz bir Oslo görüntüsü oluşturuyor. Norveç Direniş Müzesi (Norges Hjemmefrontmuseum) ve Norveç Silahlı Kuvvetleri Müzesi (Forsvarsmuseet) müze severlerin ilgilendiği iki mekân. Akershus surlu yerleşimi, tarihi ve turistik değeriyle birlikte, Oslo’nun kültür sanat hayatına, konser ve sergi alanı olarak da hizmet ediyor.

    Ibsen Müzesi

    Norveçli ünlü şair ve oyun yazarı Henrik Ibsen’in (1828-1906) son 11 yılını geçirdiği bu ev, 2006 yılından beri Oslo’nun ilgi gören müzeleri arasında bulunuyor. Ibsen’in eşinin 1914’te ölmesinin ardından oğulları, Ibsen’in çalışma ve yatak odasını Kristiana Belediyesi’ne, okuma odasını Skien Müzesi’ne bağışlamış. Yemek odasıysa Ibsen’in yardımcı olarak çalıştığı ve bu sırada ilk oyunu Catilina’yı yazdığı eczanenin müzeye dönüştürülmesiyle hizmete açılan Grimstad Müzesi’ne verilmiş. Grimstad Müzesi, Norveç’in en eski Ibsen Müzesi ve 1916’da açılmış. Ibsen’in evinin en güzel odası olan “kırmızı oda”nın eşyalarıysa İtalya’da yaşayan oğlunun evine götürülmüş. Oğlu Sigurd Ibsen’in ölümünün ardından uzun yıllar İtalya’daki evde korunan bu eşyalar, 2002 yılında Norveç hükümeti tarafından satın alınarak, Oslo’daki Ibsen Müzesi’ne (Ibsen Museet) yerleştirilmiş. Henrik Ibsen’in ünlü oyunları arasında Peer Gynt (1867), A Doll’s House (1879), Ghosts (1881),  An Enemy of the People (1882) ve The Wild Duck (1884) ilk akla gelenler.

    Munch Müzesi

    Norveçli ünlü ressam Edvard Munch’un (1863-1944) yapıtlarının sergilendiği müzenin zengin koleksiyonu, Munch’un yaptığı yağlıboya tablolar, grafik eserler, çizimler, suluboya işler ve heykellerden oluşuyor.  Dışavurumculuk akımın en önemli sanatçılarından olan Edvard Munch’un eserlerinin sergilendiği müzenin en ünlü eseri, elbette Çığlık (Skrik) isimli tablosu. 2004 yılında çalınan bu tablo, 2006’da bulunmuş ve müzedeki yerine kavuşmuş. Sanatçının eserlerinde iki ana konu görülür: Ölüm ve aşk.  Bu nedenle sanatçı, eserlerinde kimi zaman depresif, kimi zaman da neşeli renkler ve sahneler kullanmış. Munch’un kişisel kitaplığı da müzede bulunuyor. Müzede ayrıca sürekli ve geçici sergiler, film gösterimleri, konserler ve konferanslar gibi etkinlikler gerçekleştiriliyor. Munch Müzesi’ni (Munchmuseet) gezerken sesli tur sisteminden de faydalanabilirsiniz.

    Nobel Barış Merkezi

    Nobel Barış Merkezi (Nobels Fredssenter), sürekli sergisiyle barış ödülünün amacını ve tarihçesini anlatmasının yanı sıra, ödülün babası olarak anılan Alfred Nobel’in yaşam öyküsünü de ziyaretçilerin ilgisine sunuyor. 2005 yılında, Oslo’nun merkezinde açılan Nobel Barış Merkezi, günümüze kadar ödül kazanan kişilerin yaşamları, ödüle layık görülmelerini sağlayan çalışmaları ve projeleri hakkında ayrıntılı bilgi veriyor. Modern konferans salonları, toplantı odaları, sergi alanları ve medya merkeziyle tam bir kültür sanat mekânı profili sergileyen Nobel Barış Merkezi yapısıyla da ilgi çekiyor. 1872 yılında yapılmış olan eski tren istasyonundan dönüştürülen bu merkez Oslo’nun önemli ziyaret yerlerine de yakın bir konumda bulunuyor. Nobel Barış Merkezi’ni kendi başınıza rahatça gezebileceğiniz gibi, rehberli turlara katılarak da gezebilirsiniz.

    Oslo Katedrali

    1657’de yapılan Oslo Katedrali (Oslo Domkirke), aslında Oslo’nun üçüncü katedrali. İlk katedral 12. yüzyılda yapılan Hallvards Katedraliymiş. 500 yıldan fazla Oslo’nun en görkemli katedrali olan yapı, 1624 yangınından sonra daha güvenli bir bölgede yeniden yapılmak üzere terk edilmiş. 1639’da tamamlanan ikinci katedral, 50 yıl sonra alevlere yenik düşerek yıkılmış. Günümüzdeki Oslo Katedrali’nin inşaatı bu olaydan sonra başlatılmış. 1850 yılında kulesi yeniden inşa edilen katedral çeşitli dönemlerde onarım görmüş. Oslo Katedrali’nin içinde en göze çarpan bölümleri, girişteki süslemeli bronz kapısı, tavan süslemeleri, 1699 yılından kalan Barok sunak ve mihrap. Norveçli ünlü sanatçı Emanuel Vigeland tasarımı olan vitrayları da beğeni topluyor.  Katedralin arkasındaki galerili pazar yeri, 1841-1858 yılları arasında Norveçli ünlü mimar Christian Heinrich Grosch tarafından yapılmış. Buradaki antika ve el sanatları pazarını, Oslo’da görülecekler listenize eklemelisiniz.

    Oslo Belediye Binası

    1931 yılında yapımına başlanan fakat II. Dünya Savaşı nedeniyle, ancak 1950 yılında açılabilen Belediye Binası (Radhuset), kuşkusuz kentin en büyük yapılarından. Yapı, Norveçli ünlü mimarlar Arnstein Arneberg ve Magnus Poulsson tarafından tasarlanmış. Dış cephesinde tuğlanın ağırlıklı olarak kullanıldığı yapının kütlesel mimarisi ve kare planlı kuleleri oldukça dikkat çekici. Kulelerden birinde zamanı gösteren bir saat, binanın girişindeyse bir astronomi saati bulunuyor. Kulelerin görünümü kadar, bu kulelerden doğudakinde yer alan 38 çanın sesi de oldukça etkileyici. Çanlar çalmaya başladığında, çanların sesi Oslo kent merkezinde ve liman bölgesinde yankılanıyor. Binanın içindeki salonların süslemeleri, Norveçli ressam ve tasarımcıların ürünü. Norveç tarihinden ve mitolojisinden betimlere yer verilen duvar resimleriyle ünlü Büyük Salon’un bir duvarı, Henrik Sørensen tarafından yapılmış ve 1938-1950 yılları arasında tamamlanmış.

    Vigeland Heykel Parkı

    Ünlü Vigeland Heykel Parkı dünyanın bu türdeki en büyük parkı olarak kabul ediliyor. Oslo’daki Frogner Parkı’nın içinde yer alan bu sergi, Norveçli heykeltıraş Gustav Vigeland’ın (1869-1943) bronzdan, granitten ve ferforje tekniğiyle yaptığı iki yüzü aşkın heykelden oluşuyor. Parkın tasarımında da katkısı olan sanatçı, heykellerini beş tematik grup ekseninde yerleştirmiş. Bunlar Ana Kapı, Köprü, Çeşme, Monolith ve Yaşam Çarkı isimlerini taşıyor. Hem parkın ana girişi, hem de başlı başına bir sanat eseri olan Ana Kapı’dan başlayarak, parkı boydan boya geçen 850 metrelik yolu yürürken sanatçının eserlerine bakıp da hayran olmamak elde değil. Kaidesiyle birlikte 17 metre yüksekliğindeki Monolith adlı yapıtta, iç içe geçmiş 121 insan figürü bulunuyor. Her bir heykelin uzun uzun incelenmeyi hak ettiği bu parkta, figürler kimi yerde bir ağacın dalları arasında âdeta yüzermiş gibi, kimi yerde de birbirine pamuk ipliğiyle bağlıymış gibi görünüyor.


    Yemeden dönme

    Norveç Usulü Yumurta

    Hazırlaması oldukça kolay olan Norveç usulü yumurtayı yapmak için ilk olarak, bir tencerede kaynatılan suya yumurtaların dağılmasını önlemek için biraz sirke ekleniyor. Daha sonra iki yumurta kırılıyor ve 2-3 dakika pişiriliyor. Bir tabağa alınan yumurtalar bekletilirken, İngiliz usulü tuzlu muffinler ısıtılıp, ıspanaklar yumuşayana kadar pişiriliyor. İki yumurta sarısı, limon suyu, beyaz şarap sirkesi, esmer şeker, tereyağı, tuz ve karabiberle yapılan hollandez sos bu yemeğin olmazsa olmazı. Enlemesine ikiye kesilen muffinlerin üzerlerine sırasıyla tütsülenmiş somon, ıspanak ve pişirilmiş yumurtalar yerleştirilip üstlerine holandez sos zikzaklar çizilerek dökülüyor ve yemek servise hazır oluyor.

    Somon

    Çeşitli yöntemlerle hazırlanan somon, Norveç mutfağının en sevilen yiyecekleri arasında yer alıyor. Norveç’in her yerinde olduğu gibi Oslo’da da somon, füme, ızgara ya da buğulama olarak tüketilebiliyor. Restoranlarda somon kullanılarak yapılan çeşitli tarifler de karşınıza çıkabilir. Norveç’te balık çorbası çupra ve levrekten de yapılıyor ancak en sevileni somondan yapılanı. Oslo’da hem geleneksel yemekler sunan, hem de uluslararası mutfaklardan örneklerle konuklarını ağırlayan restoranlarda somon mutlaka başköşededir. Balık seviyorsanız kendinizi Norveç’in bu en ünlü lezzetine bırakın. Pişman olmazsınız.