Hong Kong’un tamamen sıra dışı olduğunu söylemek abartı olmaz. Şehri keşfetmeye merkezden, tam kalbinden başladığınızda dünyanın en uzun açık hava yürüyen merdivenlerini göreceksiniz. Her gün binlerce Hong Konglu şehrin ana meydanında bulunan bu merdivenlerin orta katından inip çıkıyorlar. Şehrin bel kemiği olan bu merdivenler Hong Kong’un en ücra bölgelerinden en zengin yerlerine, yerel mahallelerden modern bölgelere kadar şehrin tüm noktalarına hizmet ediyor. Bu nedenle birbirine yakın mesafedeki farklı bölgelerde sıra sıra dizili canlı merkezler oluşmuş durumda.

Orta kattan yürüyen merdivenlere binip aşağıya indiğinizde karşınıza şehrin en popüler bölgelerinden SOHO çıkacak. Çevrede dünyanın dört bir yanından gelenleri ağırlayan, farklı mutfaklardan lezzetler sunan restoranlar ve gece kulüpleri yer alıyor. Birkaç dakikalık yürüme mesafesinde bulunan Hollywood Caddesi şehrin sanat kalbi olarak biliniyor. Bölgede Güney Amerika’dan Çin’e kadar farklı kültürlere ait çeşitli çağdaş ve geleneksel eserler sergileniyor. (Hong Kong’un Asya’nın en önemli sanat müzayede merkezi olduğunu ve “Art Basel”e ev sahipliği yaptığını belirtelim.) Hollywood Caddesi’nin batısındaysa Çin’e özgü antikacılar ve mobilya dükkânları bulunuyor. Şehrin bohem bölgesini görmek isterseniz ismini 1 Temmuz’da Hong Kong’ta düzenlenen demokrasi yanlısı gösterilerden alan Man Hing civarındaki bara, Club 71’e uğrayabilirsiniz. Kedilerle dolu bu dar sokak Hollywood Caddesi’nin paralelinde, Peel Caddesi ile kesişiyor. Açık alanda oturulabilen bu gizemli sokak renkli barları ve sıra dışı atmosferiyle bohem yaşam tarzı sürenleri, ressamları, entelektüelleri ve tasarımcıları kendine çekmeyi başarıyor. Bölgeye yakın mesafedeki Gough’s Sokağı’nda 90 yıllık geçmişi olan, dana etli noodle ile dünyada efsane olmuş dükkânlar bulunuyor. New York Times tarafından en iyiler arasında gösterilen bu dükkânların sahipleri arasında Tong Leung gibi ödüllü Hong Konglu aktörler de bulunuyor. Bu sokakta el yapımı hediyelikler arayanlar için modern butikler de bulunuyor. Kısacası bu şehirde alışveriş ve yemek uyum içinde birbirlerini tamamlıyor.
Yürüyen merdivenlerin son bölümünde, alt kısımda Hong Kong’un en otantik yanıyla karşılaşacaksınız. Bölgenin yerel meyvelerinin, çiçeklerinin, sebzelerinin ve kurutulmuş Çin otlarının satıldığı açık pazarları dolaşabilirsiniz. Yiyecekler için “Dai-pai Dong” olarak isimlendirilen yöresel yemeklerin satıldığı büfeler oldukça popüler. Lyndhurst Terası ve Hollywood Caddesi’nin kesiştiği noktada bulunan “Lan Fong Yuen” büfeler arasından en çok ilgi görenlerden. Burada Hong Kong tarzı sütlü çay ve domates soslu makarnayı deneyebilirsiniz. Dilerseniz hemen köşe başında satılan Portekiz usulü yumurtalı turtalardan da tadabilirsiniz. Aşağıya doğru yürüdüğünüzde Çin bitkisel ilaçlarının satıldığı dükkânları göreceksiniz. Bitkisel çayların servis edildiği yerlerde “gribin ve yüksek ateşin atlatılmasına yardımcı olur” sözünü sık sık duyabilirsiniz. Detaylı bir muayeneye ihtiyaç duyarsanız Çinli doktorların görev yaptığı, önceden belirlenmiş iki evden birine giderek bilgi alabilirsiniz. Bölgeden ayrıldığınızda şehrin en popüler barlar sokağı olan Lan Kwai Fong’ta keyifli vakit geçirebilir, gece boyunca dinlenebilirsiniz. Bu deneyimi kusursuz kılmak isterseniz bara gitmeden önce spa ya da masaj salonlarında rahatlayabilirsiniz.
Yürüyen merdivene bindiğinizde eşsiz bir deneyime hazır olun. Yürüyen merdivenlerin iki yakasındaki evlerden ya da ticari binalardan birini seçin ve odalarda neler olduğunu gözlemleyin.

Yürüyen merdivenin sonlandığı merkez bölgeye beş dakikalık yürüme mesafesindeki IFC alışveriş merkezi, mistik hediyelik ürünler satan bir dolu dükkan ve dünya mutfağından seçkin lezzetler sunuyor. Sıra dışı seyahatinize devam etmek isterseniz, şehir merkezinden kalkan feribot seferleriyle Tsim Sha Tsui’ye doğru yolculuk yaparak gökyüzündeki yıldızların sudaki yansımalarını seyredebilir, tüm dertlerinizi bir köşeye bırakabilirsiniz.