More

    Şehrin ruhu: Prag


    Görmeden gelme

    Eski Kent Meydanı

    Prag gezilerinizde mutlaka yolunuzun düşeceği Eski Kent Meydanı (Staroměstské náměstí), Wenceslas Meydanı ile birlikte kentin en önemli meydanlarından. Prag’ın tarihi boyunca çeşitli isimlerle anılan meydan, günümüzde kullanılan ismini 19. yüzyılda almış. 12. yüzyıldan beri kentin ana pazar yeri olan meydanda, Romanesk, Gotik ve Barok tarzlarda inşa edilen yapıları görmek, incelemek mümkün. Meclis Binası, Astronomik Saat, Nicholas Kilisesi, Tyn Kilisesi, saray ve evler meydanı çevreleyen binalardan bazıları. Meydanın ortasında ise fikirleri nedeniyle burada öldürülen Jan Hus’un heykeli bulunuyor. Meydan öylesine etkileyici ve tarihi ki, zamanın burada akmaktan vazgeçtiğini düşünmek bile olası. Bu nedenle Prag’ın kalbinde şehrin ritmini ve turistleri izlemek için Eski Kent Meydanı’na uğrayın. Meydanı gezdikten ve yapıları inceledikten sonra kurulun tarihi yapılara bakan kafelerden birine ve seyreyleyin bu tarihi kentin modern hallerini.

    Tyn Kilisesi

    Prag’ın en önemli kentsel sembollerinden olan ve 14. yüzyılda yapımına başlanan bu büyük kilise, ancak 1511 yılında tamamlanabilmiş. Dışında Gotik mimarlığın özellikleri hâkimken, iç mekânda Barok etkileri görülüyor. Kilise, Prag ziyaretçilerinin en çok ilgi gösterdikleri yerlerin başında geliyor. İç mekândaki heykeller, resimler, diğer süslemeler ve kubbe, bu kiliseyi Prag’ın en ünlü turistik mekânlarından biri haline getirmiş. Tyn Kilisesi’ni gündüz gördüyseniz bile akşam olup kilise ışıklandırıldığında da tekrar görmelisiniz. Yapının tüm ayrıntılarını görebileceğiniz bir kafe ya da restoranda oturarak gecenin ve aydınlatmanın kiliseyi ne kadar masalsı bir görünüme kavuşturduğuna tanık olabilir, Avrupa’nın en ünlü meydanlarından biri olan Eski Kent Meydanı’nda Prag’ın keyfini sürebilirsiniz.

    Prag Kalesi

    Prag Kalesi, aslında kentin eski merkezinin içinden akan Vltava Nehri’nin kıyısındaki tepede kurulmuş büyük bir yapılar topluluğu. Prag’ı ziyaret edenlerin, gezilerinde mutlaka yeri olan bu kale için Prag’ın olmazsa olmazıdır denilebilir. Değişik dönemlerde inşa edildiği için kale, farklı mimari özellikler sergiliyor. İlk olarak 9. yüzyılda yapılmaya başlanan bu alandaki inşaatın ilk ürünü kilise binası olmuş. Aziz Georgios Bazilikası ve Aziz Vitus Katedrali’nin ardından bir manastır, daha sonra da 12. yüzyılda Romanesk üslupta bir saray eklenmiş. Saray 14. yüzyılda Gotik özelliklerle yeniden inşa edilmiş ve kalede güçlendirme çalışmaları yapılmış. Görülecek, gezilecek pek çok yeri olan kale, aynı zamanda da Prag’ın güzel fotoğraflarını çekmek isteyenler için ideal bir yer. Yine de en güzel manzara fotoğrafını çekmek isterseniz gitmeniz gereken adresin, kalenin en yüksek noktası olan Aziz Vitus Katedrali’nin çan kulesi olduğunu unutmayın.

    Astronomi Saati

    Prag ziyaretinizde önünde her zaman turist kalabalığının olduğu en ünlü nokta, kuşkusuz meclis binasının en göze çarpan parçası olan Astronomi Saati. Bu saat, gelmiş geçmiş en eski, ayrıntılı ve zarif saatlerden biri olarak kabul ediliyor. İlk olarak 1410’da, daha sonra 1490 yılında ünlü saat ustası Hanus tarafından yapılan saat hareketli figürleriyle tam bir Prag klasiği. Gün boyu sabah dokuzdan akşam dokuza kadar her saat başı gösterisini sunan saatte önce, üstteki pencerelerde havariler görünüyor. Daha sonra ölümü simgeleyen iskelet elindeki kum saatiyle, yanındaki Türk figürüne bakıyor, Türk ise başını olumsuz ifadeyle iki yana sallıyor. Onların karşısında para kesesi tutan Cimri ve elindeki aynadan başkasını görmeyen Kibirli heykelleri bulunuyor. Alt katta ise melek, tarihçi, astronom ve düşünür heykelleri yer alıyor. Bu hareketli Astronomi Saati’nin tüm turistlerin ilgisini çeken bu gösterisi çok kısa sürüyor. Bu nedenle fotoğraf makinelerinizi gösteri başlamadan önce hazır etmeli ya da her saat başı kalabalığın arasında yerinizi alıp bu gösteriyi yeniden izlemelisiniz.

    Aziz Georgios Bazilikası

    Bazilika, 973 yılında, Benedikt rahibeleri için yapılan manastırla birlikte genişletilmiş. Bugün görülen Romanesk mimari özellikleri, 1142’deki yangından sonra bazilikaya eklenmiş. 13. yüzyılın ilk yarısında kilisenin içine Azize Ludmila için bir şapel yapılmış. Erken barok döneminin etkileriyse cephe mimarisinde ve manastırda yapılan diğer onarımlarında kendisini gösteriyor. 18. yüzyılda Mimar F.M. Kanka, bazilikaya Nepomuk’lu Aziz John Şapeli eklemiş. Çeşitli tarihlerde yenilenen bazilikada günümüzde Ulusal Bohemya Sanat Galerisi hizmet veriyor.

    Alphonse Mucha Müzesi

    Prag’ın merkezinde bulunan ve Kaunický Sarayı olarak tanınan binada hizmet veren müzede 100’den fazla resim, fotoğraf, karakalem çizimi, pastel, taşbaskı ve kişisel hatıra sergileniyor. Alphonse Mucha’nın (1860-1939), ünlü aktris Sarah Bernhardt için çizdiği afişler, grafik tasarımları, hatta mücevher tasarımları kendisini uluslararası platformlarda çok tanınan bir isim haline getirmiş. Sanatçının sanatsal yolculuğunun yanı sıra, yaşam öyküsüne de tanıklık edebileceğiniz müzede yarım saatlik bir belgesel de gösteriliyor. Müzeyi daha keyifli gezmek için bu belgeseli izlemekte fayda var. Müzeden ayrılmadan önce hediyelik eşya bölümüne uğrarsanız burada, Mucha’nın eserlerinin çeşitli eşyalar üzerine uygulandığı hediyelikleri satın alabilir, Mucha’nın izinde, Prag gezinizi ölümsüzleştirebilirsiniz.

    Dekoratif Sanatlar Müzesi

    Prag geziniz sırasında ziyaret edeceğiniz, Mimar Josef Schulz tarafından tasarlanan ve 1885’te kurulan Dekoratif Sanatlar Müzesi’nde zengin bir koleksiyon sizleri bekliyor. Bohemya topraklarında üretilmiş modern sanat eserleri ve el sanatları çalışmalarının yanı sıra, Geç Antik Dönemden günümüze ulaşan Avrupa kökenli eşyalar, dekoratif ve uygulamalı sanat eserleri ve tasarım çalışmaları ülkenin sanatsal geçmişini gözler önüne seriyor. Müzede ziyaretçilere gezi sırasında dekoratif sanatın tarihi ve gelişimi, cam, seramik, grafik, metal ve ahşap gibi farklı teknikler eşliğinde mücevher, saat, tekstil, moda, oyuncak ve mobilya gibi örneklerle sunuluyor.

    Aziz Vitus Katedrali

    1344 yılında yapılan bu Gotik katedralden önce bu alanda ilk olarak, 925 yılında bir kilise yapılmış, daha sonra bu kilise 1060 yılında bazilikaya çevrilmiş. Yapının ilk mimari Arras’lı Matthias iken, bu görev daha sonra Mimar Peter Parler tarafından üstlenilmiş. 19. yüzyılda ise Josef Kranner, Josef Mocker ve Kamil Hilbert mimar olarak çalışmış. Uzun yıllar süren inşaat ve eklemeler nihayet 1929 yılında sona ermiş. Bu kadar uzun süre ek inşaat yapılan, yeniden düzenlenen bir yapıda elbette farklı mimari özellikler bir arada görülüyor. Katedralin Gotik özellikli güney kısmında 14-15. yüzyıllarda yapılmış bir kule, ana girişin olduğu batıdaysa Neo Gotik tarzda iki kule ve gül pencere buluyor. Prag’ın bu ünlü katedrali zamanında kral ve kraliçelerin taç giyme törenlerine ev sahipliği yapmış. Aziz Vitus Katedrali’ni gezerken güneydeki çan kulesine çıkmayı unutmayın. Çek Cumhuriyeti’nin en büyük çanı olan ve Žikmund adı verilen çan 1549 yılında yapılmış. 90 metre yüksekliğindeki çan kulesine 287 basamakla çıkılıyor ancak bunun her anına değeceğini, kuleden Prag’ın en güzel manzarasını seyrederken anlıyorsunuz.

    Sternberg Sarayı

    17. yüzyıl Barok mimari eseri olan Sternberg Sarayı (Šternberský Palác), Kont Wenceslas Sternberg için yaptırılmış. Günümüzde, 14. ve 18. yüzyılılar arasındaki döneme ait Avrupa resim sanatının önemli isimlerinin çalışmalarının sergilendiği bir müze olarak kullanılıyor. Eğer bu dönem resim sanatıyla ilgileniyorsanız Prag gezinizde bu müzeyi de görülecekler listenize almalısınız. Müzenin koleksiyonunda Goya, Rembrandt, Rubens, El Greco ve Breughels gibi önemli ressamların yapıtlarının yanı sıra, Bohemya üretimi minyatürleri içeren geniş bir koleksiyon da bulunuyor. Ancak müzenin en ilgi çeken yapıtı gravürleriyle tanınan Albrect Dürer’in, 1506’da Venedik’te yaptığı “Feast of the Rose Garlands” adlı tablo. Tabloda, kalabalık sahnenin merkezindeki Meryem Ana, İmparator I. Maximilian’ın başına güllerden yapılmış bir taç takarken betimlenmiş. Bu tabloya iyi bakmak gerekiyor; çünkü sağda, ağacın altındaki ayakta duran figür Dürer’in kendi portresi.


    Yemeden dönme

    Trdelnik

    Trdelnik aslında bir Slovak tatlısı olsa da, Çek Cumhuriyeti’nde de sevilerek tüketilen bir lezzet. Şeritler halinde kesilen şekerli hamurun boru şeklindeki kalıba sarılarak pişirilmesi yapılan trdelnik, kalıptan çıkartıldığında sarmal bir şekle kavuşuyor. Genelde ballı, etrafı fındık parçalarına bulanmış olarak ya da karamelli ve etrafı badem parçalarıyla süslü şekilde satılıyor. Diğer bir popüler trdelnik çeşidi de fındık kremasıyla hazırlanmış olanı.

    Knedliky

    Türkçe karşılığı köfte olan knedliky aslında bildiğimiz mantıya çok benzeyen bir hamur işi. Buğday ya da patates unundan yapılan bu yemek, iri mantı olarak görülse de mantıyla arasında bazı temel farklılıklar var. Örneğin bu yemek yapılırken, mantı gibi hamur parçalarına tek tek harç koyulmuyor. Knedliky için bütün hamura harç yerleştiriliyor ve hamur kapatılıyor. Daha sonra hamurdan küçük parçalar kopartılarak mantı şekli veriliyor. Kimi tarife göre de rulo haline getirilen hamur dilim dilim kesiliyor. İsteğe göre haşlanarak ya da kızartılarak servise hazırlanan knedliky yapılırken harç olarak patates ve etin dışında, reçel ya da meyve gibi tatlı malzemeler de koyulabiliyor.