Görmeden gelme
Güney Kilise
Amsterdam’ın ilgi gören kiliselerinden biri olan Güney Kilise (Zuiderkerk) 17. yüzyıldan günümüze kadar ulaşan ender Protestan kiliselerinden biri. Döneminin birçok sanatçısı Amsterdam’a geldiğinde ilk olarak bu kiliseyi ziyaret ediyormuş. Özellikle Rembrandt ve Claude Monet gibi yaşadıkları döneme damga vurmuş sanatçıların hayatında bu kilisenin önemli yeri var. Ünlü Fransız İzlenimci ressam Claude Monet yaklaşık olarak 12 resmini Amsterdam’daki Güney Kilise (Zuiderkerk) ve çevresinde yapmış. Hollandalı ressam Rembrandt için de önemli olan bu kilise ressamın üç oğlunun mezarlarının bulunduğu yer. Bir başka anlatıma göre, her ne kadar doğruluğu çok tartışılsa da, Rembrandt’ın en önemli tablolarından biri olan ve 1642 tarihli Gece Bekçisi (Night Watch- De Nachtwacht) adlı tablosu, evindeki atölyesi ufak geldiği için bu kilisenin içinde yapılmış.
Yahudi Tarih Müzesi
İlk olarak 1932 yılında açılan Yahudi Tarih Müzesi (Joods Historisch Museum), Nazilerin Hollanda’ya girmesinin ardından tahrip edilmiş ve kapatılmış. Bu dönemde müzenin koleksiyonundan pek çok eser çalınmış ya da kaybolmuş. 1955 yılında yenilenerek hizmete açılan bina, 1987’de bugünkü binasına taşınmış. Yahudi Tarihi Müzesi, Amsterdam’da bulunan dört ana sinagogun arasında bulunuyor. Yahudi soykırımına ait belgelerin sergilendiği bu müze, aynı zamanda genişletilen koleksiyonuyla farklı pencerelerden Yahudi sanat dünyasını ve tarihini anlamak için iyi bir adres. Hollanda’nın Naziler tarafından işgal edilmesiyle sahip olduğu koleksiyondan pek çok parçayı kaybedecek olan Yahudi Tarih Müzesi (Joods Historisch Museum) 1932 yılında hizmet vermeye başlamış. 1955’te yeniden faaliyet göstermeye başlayan müze, Amsterdam’da bulunan dört ana sinagogun arasındaki yerine 1987 yılında taşınmış. Günümüzde 15.000’in üzerinde tarihi ve sanatsal değeri olan eşyaya ev sahipliği yapan müzede aynı zamanda Yahudi tarihi ve kültürüne ait çok sayıda dokümanın yer aldığı bir araştırma merkezi bulunuyor. Ziyaretçiler, geçici sergiler sayesinde Andy Warholl, Marc Chagall gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini de görme imkânına sahip oluyor.
Protestan Batı Kilisesi
1620-1635 yılları arasında tamamlanan Protestan Batı Kilisesi (Westerkerk), çan kulesinden izlenebilen panoramik kent manzarasıyla da dikkat çeken bir yapı. Hollandalı ünlü heykeltıraş ve mimar Hendrick de Keyser tarafından tasarımı yapılan Westerkerk, yapıldığı zaman dünyanın en büyük Protestan kilisesi olma özelliğini taşıyormuş. 500 yıllık bir döneme tanıklık yapan, sade ama estetik mimarisiyle de ilgi çeken yapı, günümüzde de Protestanlar için önem taşıyan merkezlerden biri olarak kabul ediliyor. Kilisenin 85 metre yüksekliğindeki çan kulesi, Amsterdam’ın en uzun yapılarından biri. Bu çan kulesi Amsterdam’ı gezmeye gelen turistlerin özellikle ilgi gösterdiği bir yapı. Çünkü buradan kentin en güzel manzaralarını seyretmek, doyasıya fotoğraf çekmek mümkün.
Vondelpark
Birçok farklı kültürel etkinliğe ev sahipliği yapan Vondelpark, Amsterdam’ı keşfetmeye ayırdığınız bir günün ardından dinlenebileceğiniz eşsiz noktalardan biri. İçinde büyük bir açık hava tiyatrosu ve oyun parkı da bulunan Vondelpark’ta, bir şeyler atıştırmak ya da içmek için farklı seçenekler sunan kafeler de bulunuyor. Değişik ağaçların ve göllerin yanı sıra, Hollanda mimarisinin örneklerinin de görüldüğü parkta, hem doğanın tadını çıkarabilir, hem de keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz. Ayrıca Vondelpark koşu ve bisiklet gibi spor aktivitelerini de rahatlıkla yapabileceğiniz bir park.
Van Gogh Müzesi
1973 yılında yapılan Van Gogh Müzesi (Van Gogh Museum), Hollandalı ünlü mimar Gerrit Rietveld’in tasarımı. Van Gogh Müzesi’nde Vincent Van Gogh’a ait 200 resim, 500 çizim ve 700’den fazla mektup bulunuyor. Müzede Van Gogh’un dünyaca ünlü pek çok eserini görebilirsiniz. Süsenler (1890), Badem Çiçekleri (1890), Ayçiçekleri (1889), Yatak Odası (1888) ve Patates Yiyenler (1885) bu eserlerden sadece birkaçı. Çocuklar için düzenlenen atölye çalışmalarıyla 6-12 yaş arasındaki çocukların sanata ilgisinin artırıldığı müzede, çeşitli kültür sanat etkinlikleri de düzenleniyor. Müzenin hediyelik eşya dükkânından, üzerinde Van Gogh’un eserlerinin baskılarının bulunduğu pek çok eşyayı satın alabilirsiniz. En çok ilgi gören eşyalar arasında şemsiye, tişört ve kupalar bulunuyor.
Ulusal Müze
Her yıl 1 milyondan fazla ziyaretçinin gezdiği Ulusal Müze (Rijksmuseum), özellikle 17. yüzyıla ait eserlerin sergilendiği The Masterpieces (Başyapıtlar) bölümüyle dikkat çekiyor. Koleksiyonlarında Vincent Van Gogh, Johannes Vermeer, Rembrandt Harmensz van Rijn, Frans Hals, George Hendrik Breitner, Paul Joseph Constantin Gabriel gibi dünyaca ünlü ressamların yapıtlarının bulunduğu müzede, Rembrandt’ın eserlerinin önünde yoğun kalabalık görürseniz şaşırmayın. Özellikle Gece Bekçisi (1642) adlı eseri önünde her zaman yoğun kalabalığın görüldüğü yapıtlarından biri. Müzede Hollandalı ressam Johannes Vermeer’in Süt Döken Kadın (1660), Aşk Mektubu (1670) ve Küçük Sokak (1658) gibi önemli eserlerini de görebilirsiniz. Ayrıca değişik ülkelerden farklı malzemelerle üretilmiş sanat eserlerini ve pek çok ünlü sanatçının yapıtlarını inceleyebilirsiniz.
Madame Tussaud Balmumu Müzesi
1761-1850 yılları arasında yaşayan ve İsviçre’nin Bern kentinde bir doktorun evinde ev işlerinde sorumlu olarak çalışan Fransız Anna Maria Grosholtz, bu doktordan öğrendikleri sayesinde balmumu kullanımı konusunda ustalaşmış. Doktorun ölümünün ardından, tüm balmumu modeller kendisine miras kalmış. Grosholtz daha sonra Paris’e gidip evlenmiş ve Tussaud soyadını almış. Ardından Londra’ya taşınarak balmumu sergileri açmış. II. Dünya Savaşı sırasında 400 figürün çoğu sergi salonunda eriyince, İngiliz müze kurumları, sponsorlar yardımıyla dünyanın çok önemli şehirlerinde Madam Tussaud’un adını yaşatmak ve bazı çalışmalarını sergilemek için müzeler zinciri kurmuş. Amsterdam’daki gezinizde Madame Tussaud Balmumu Müzesi’ne giderseniz, gerçek ölçülerde balmumu heykeli yapılmış pek çok ünlüyü görebilir, fotoğraf çekebilirsiniz. Bu isimler arasında kimler yok ki: Picasso, Van Gogh, Dali, Herman Brood, Rembrandt, Prenses Beatrix, Brad Pitt, Jennifer Lopez, Beyonce, Lady Gaga, George Clooney, Robbie Williams, David Beckham, Ronaldinho ve daha niceleri.
Botanik Bahçesi
Yapıldığı dönemde Amsterdam’da, tıbbi çalışmalarda kullanılabilecek yeterli sayıda yararlı bitki ve bunların yetiştirilmesine elverişli yeterli alan olmadığı için kurulan Botanik Bahçesi (Hortus Botanicus) kentin en ilginç yerlerinden biri. Günümüzde 6.000’den fazla farklı türde bitkiye ev sahipliği yapan Botanik Bahçesi’nde, 2000 yaşındaki agave bitkisi ve 300 yaşındaki Doğu Cape kökenli dev çikas gibi ilginç bitkileri görebilirsiniz. Amsterdam Botanik Bahçesi’nde yürüyüşler yapabilir, bitkileri inceleyebilir, daha önce hiç görmediğiniz bitkilerle tanışabilirsiniz.
Dam Meydanı
Dam Meydanı, yüzyıllar boyunca çevresine inşa edilen binalarla ve Amsterdam’ın kent merkezinde yer alan en büyük meydan olmasıyla hâlâ önemini koruyor. Kenti gezmeye gelenlerin, gezilerine buradan başladığı Dam Meydanı’nda önemli tarihi yapılar bulunuyor. Günümüzde önemli bir turistik mekân olan Kraliyet Sarayı, Hollanda kraliyet ailesinin bir dönem konut olarak kullandığı bir yapı. Dam Meydanı ayrıca önemli etkinliklerin ve açık hava gösterilerinin yapıldığı bir meydan olarak da biliniyor. Meydanda sokak sanatçılarının gösterilerini izleyebilir, yüzlerce güvercinin oluşturduğu görüntüleri fotoğraflayabilir ve Amsterdam’ın günlük yaşamının bu meydanın etrafında döndüğünü hissedebilirsiniz.
Begijnhof ve Avlusu
Amsterdam’da yer alan en eski evler topluluğu Begijnhof, sessizliği ve sakinliğiyle hayranlık uyandıran avlusu, Amsterdam ziyaretlerinde görülecek yerler listesine yazılması gereken yerlerden biri. Avlusunda bulunan 34 numaralı ev, Amsterdam’daki en eski ev olarak kabul ediliyor ve 1420 yılına tarihlendiriliyor. 15. yüzyıldan kalma İngiliz Reform Kilisesi ve 1680’ta yapılan Katolik şapeli de Begijnhof’un avlusunda bulunuyor. İlk yapıldığı zamanlarda ibadethane işlevi ön planda olan Beigijnhof ve avlusu, uzun bir süre rahibelere ev sahipliği yapmış. Avluda dolaşırken kimi evlerin bazı kısımlarında İncil’den pasajlar ve alıntılar görebilirsiniz. Avluya ve etrafındaki bahçelere girişin ücretsiz olduğu Beigijnhof, günümüzde de yaşam alanı olarak kullanıldığı için gezerken saygı göstermek, sessiz olmak gerekiyor.
Yemeden dönme
Hollanda Usulü Elmalı Turta
En erken 16. yüzyıl kitaplarında görülen Hollanda usulü elmalı turtanın (appeltaart), normal elmalı turtadan farkı içinin neredeyse tamamen elmayla dolduruluyor olması. Delikli ya da tek parça hamur kullanılarak kapatılan iki çeşidini bulabileceğiniz Hollanda usulü elmalı turta, tarçın ve limonlu tadıyla unutulmaz bir lezzet. Yanında servis edilen farklı krema çeşitleriyle tatlandırılan bu tatlı, Amsterdam’da kesinlikle denenmesi gereken tatlar arasında yer alıyor.
Bitterballen
Daha çok tavuk ve deniz ürünlerinden yapılan bitterballen, çıtır çıtır görünümünün yanı sıra, ısırıldığında yumuşacık etiyle beğenilen bir atıştırmalık. Bol karabiber konularak yapılan bu kroket değişik soslarla servis ediliyor. Bu soslar arasında hardallı sos en popüler olanı. Her ne kadar yanında çeşitli yeşilliklerle tüketiliyor olsa da bitterballen’in lezzetini ve etin tadını alabilmek için sade ya da yalnız sosla yenilmesi öneriliyor.