Görmeden gelme
Peri Bacaları
Volkanik özellikteki kayaların ve lav katmanlarının altındaki yumuşak kayaların milyonlarca yıl boyunca akarsuların, rüzgârın ve yağmurun aşındırmasıyla oluşan şekle peribacası deniliyor. Konik formdaki kayaların üzerinde şapka gibi duran taşlar, Kapadokya’yla ilgili tüm turistik görsellerin değişmeyen oyuncularından. Kapadokya’nın simgesi olan peribacalarını bölgenin her yerinde görebilirsiniz. Peribacalarının Paşabağı’ndaki örnekleri, bölgedeki en ünlü peribacaları. Günün her saatinde turist ağırlayan bu peribacalarının yanı sıra, Zelve’de, Ürgüp’te ve Göreme’de de pek çok peribacası oluşumu var. Kolaylıkla şekillendirilebilmeleri nedeniyle peribacaları, tarih boyunca içleri oyularak konut, kilise, depo gibi çeşitli işlevlerle kullanılmış. Peribacaları günümüzde de hem doğal güzellikleri bakımından, hem de sanatsal, tarihi ve mimari özellikleri nedeniyle ilgi görmeye devam ediyor.
Balon Turu
Tan ağarırken çıkılan balon turları Kapadokya’nın yakın geçmişte başlayan ama kısa zamanda popülerleşen etkinliklerinden biri. Rüzgâra teslim olan balonlar kimi zaman peribacalarıyla dans eder gibi salınıyor gökyüzünde, kimi zaman da manzaraya ve yeryüzüne şöyle bir tepeden bakıyor. Kapadokya’nın tüm doğal güzelliklerini, eski ve yeni bütün yerleşimlerini ve yüksek dağlarını görmek için balonla Kapadokya göklerine yükselme deneyimini mutlaka yaşamalısınız. Gökyüzünden Kapadokya’yı seyretme ayrıcalığını ve keyfini sürerken, ilginç anılara da sahip olabilirsiniz. Son yıllarda balon turlarında, bulutların arasında yapılan evlilik teklifleri giderek yaygınlaşıyor. Balon geziniz sırasında Kapadokya’nın en güzel manzaralarına şahit olacağınızı unutmayın ve fotoğraf makinenizi hazır bulundurun. Yoksa pişman olursunuz.
Tokalı Kilise
Göreme Açık Hava Müzesi’nin girişinde bulunan ve bölgenin bilinen en eski kaya kilisesi olan Tokalı Kilise dört mekândan oluşuyor. Eski kilise, Yeni Kilise, Eski Kilise’nin altındaki kilise ve Yeni Kilise’nin kuzey yanındaki şapel. Bu mekânlar tam anlamıyla bir resim galerisi gibi. Hem de canlı renkleri ve güzel betimleriyle tek tek bakılmayı hak eden fresklerle dolu bir galeri. Fresklerdeki renkler arasında lapis mavisi olarak da anılan koyu mavi ilk bakışta dikkatleri üzerinde topluyor. Kayaya oyularak yapılan Tokalı Kilise, uzmanlar tarafından genel olarak 9. yüzyılın ortası ile 10. yüzyılın ortasındaki döneme tarihlendiriliyor. Tonozun iç kısmında ve duvarların üst kısımlarındaki fresklerde işlenen konular arasında çoğunlukla İsa’nın yaşamından kesitler görülüyor; Aziz Vasileos’un yaşamıyla ilgi sahneler ve çeşitli azizlerin betimleri de bulunuyor. Bizans sanatı fresklerini görmek ve incelemek için Tokalı Kilise en iyi adreslerden biri.
Göreme Açık Hava Müzesi
Kapadokya’nın en önemli mekânlarından biri olan ve kayalara oyulmuş kiliseler, yemekhaneler, şapeller ve evlerin oluşturduğu Göreme Açık Hava Müzesi’nin tarihi 4. yüzyıla dayanıyor. Müze 13. yüzyıla kadar manastır yaşamına ev sahipliği yapmış ve Hıristiyanlığın en önemli simgelerinden biri olan Aziz Basil’in öğretileri ilk defa burada sunulmuş. Müzeye ilk girişinizde karşılıklı yapılan rahipler ve rahibeler manastırlarını görebilirsiniz. Bu manastırlardan sonra sizi yine giriş bölümünde bulunan Aziz Basil Şapeli karşılayacak. Daha sonra tünelden geçerek Elmalı Kilise’ye ulaşabilir, ardından sırayla Azize Barbara Kilisesi, Yılanlı Kilise, Azize Catherine Şapeli, Çarıklı Kilise ve müzenin en önemli yapısı olan Karanlık Kilise’yi ziyaret edebilirsiniz. Geziniz sırasında müzenin kayalara oyulduğu vadiden muhteşem manzarayı izleme ve fotoğraf çekme fırsatını kaçırmayın.
Elmalı Kilise
11. yüzyıla tarihlendirilen kiliseye uzunca bir tünelden geçilerek ulaşılıyor. Kilisede görebileceğiniz freskler arasında deisis (yakarış), Lazarus’un diriltilmesi, çarmıhtaki Hz. İsa, Hz. İsa’nın gömülmesi, Son Akşam Yemeği gibi sahneler ve azizlerin, piskoposların betimleri ile büyük bir balık tasviri de bulunuyor. Elmalı Kilise’nin en eski süslemelerinin, kırmızı boyayla doğrudan duvara yapılan haç ve geometrik motifler olduğu biliniyor. Genel olarak bakıldığında kilise figürleriyle, motifleriyle ve renkleriyle hayranlık uyandıran bir iç mekâna sahip. Tüm Göreme Açık Hava Müzesi’nde olduğu gibi bu müzede de fotoğraf makinenizi elinizden düşüremeyeceksiniz.
Nevşehir Müzesi
Türkiye’nin, en çok ziyaret edilen açık hava müzelerinin bulunduğu Nevşehir, kent merkezindeki müzesiyle de çok sayıda ziyaretçiyi ağırlıyor. Müzede arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği iki sergi salonu bulunuyor. Bölgede bulunan fosillerin sergilendiği salonda en çok ilgi çeken deniz canlılarına ait fosiller. Bunlar bir zamanlar bu bölgede deniz olduğunu ispatlıyor. Çevredeki antik kentlerden getirilen pişmiş toprak eserler, sikkeler ve heykellerin yanı sıra, Nevşehir ve yöresinin yakın geçmişteki yaşamını gösteren eşyalar da müze koleksiyonları arasında bulunuyor.
Uçhisar Kalesi
Tüm Kapadokya’nın genel karakteristiğine uygun olarak bölgenin bu yüksek tepesinde de oyularak çeşitli mekânlar yaratılmış. Bin yıldan fazla süre boyunca, hatta 1950’li yıllara kadar insanlar bu kaya oyma mekânlarda yaşamış. Kaleye tırmanmaya başladığınızda manzara giderek daha da güzelleşiyor. En üst noktada ise sözcükler yetersiz kalıyor. İşte o anda duyulan tek ses, ardı ardına çekim yapan fotoğraf makinelerinin sesi oluyor. Bu doyumsuz manzarayı eski yerleşimle uyumlu modern yapılar, kaya oluşumları ve daha nice Kapadokya görüntüleri süslüyor. Yine de bu manzaranın başrolünü, Hasan ve Erciyes Dağları paylaşıyor görkemli ve vakur duruşlarıyla.
Ürgüp
Kapadokya’nın her yerinde olduğu gibi, Nevşehir kent merkezine 20 km uzaklıktaki Ürgüp de doğanın tüm cömertliğiyle, peribacalarıyla süslediği bir yer. Yerleşimin her yerinde tarihin izlerini sürebilir, tarihi dokunun bir parçası gibi süregelen üzüm bağlarını keşfedebilirsiniz. Ürgüp’te, taş mimariye uygun olarak yapılmış evler, zamana inatla meydan okuyor. Mustafapaşa (Sinasos) hem mimarisi, hem de kiliseleriyle ilgi odağı durumunda olan bir yerleşim. Halacdere ve Fıratkan’daki kaya oyma yerleşimler, kiliseleriyle dikkat çekiyor olsa da çevrede Aziz Theodore (Tağar) Kilisesi, Pancarlık Kilisesi, Ala Kilise ve Kepez Kiliseleri gibi pek çok kilise de geçmişe tanıklık ediyor. Selçuklu eseri Sarıhan ve Karamanlılardan kalma Taşkın Paşa Camisi de Ürgüp’te görülecekler listesinde yer alıyor. Ürgüp gezinizde kaya oyma mekânlarıyla Ortahisar’ı da unutmamalısınız.
Derinkuyu Yeraltı Kenti
Kapadokya’da tüf kayalara oyularak yapılan 36 yer altı şehri bulunuyor. Savunma ve saklanma amacıyla yapıldığı düşünülen bu şehirlerin en büyüğü olan Derinkuyu yeraltı şehri 1697 yılında ziyaretçilere açıldı. Derinliği yaklaşık 55 m olan bu yeraltı şehri 8 kattan oluşuyor. Ancak bu katların hepsi ziyarete açık olmadığından dolayı sadece 4 katını ziyaret edebilirsiniz. Ziyaret edebildiğiniz noktalarda mutfaklar, erzak dolapları, dar koridorlarla birbirine bağlanan odalar, su kuyularını görebilirsiniz. Ayrıca bu yeraltı şehrinde diğerlerinden farklı olarak misyoner okulu, günah çıkartma yeri ve vaftiz havuzu bulunuyor. Geçmişte 20.000 kişinin yaşadığı düşünülen bu yeraltı şehrinde tarihin izini sürebilir, yüzyıllar önceki yaşama dair fikir edinebilirsiniz.
Yemeden dönme
Ağpakla
Ağpakla, aslında kurufasulyeye bu yörede verilen isim. Yörenin geleneğinde kurufasulye, kemikli etle birlikte pişiriliyor. Çömlekte ağır ağır pişirilmek üzere tandıra yerleştirilen bu yemek, beyaz fasulye, yağ ve kemikli etle yapılıyor. Çömlekteki yemeğin pişmesi üç dört saati buluyor. Bu nedenle öğle saatlerinde tandıra yerleştirilen ağpakla, akşam yemeği için hazır oluyor. Ancak çömlekte pişen bu ağpaklayı yedikten sonra, bir sonraki ziyaretinizi planlamaya başlamanız çok zaman almıyor.
Sütlü Çorba
Kaynatılmış bulgura süt katılarak yapılan bu çorba, oldukça az malzemeyle hazırlanmasına karşın son derece lezzetli. Hele havaların soğuduğu zamanlarda içinizi ısıtacak, direncinizi arttıracak cinsten olan bu çorba yörenin en sevilen lezzetlerinden biri. Karabiberle servis edilen sütlü çorbayı, Nevşehir ziyaretlerinizde deneyin. Pişman olmazsınız.