Havana hakkında birkaç not

İstanbul’dan yaklaşık 12 saatlik bir uçuşla varacağımız Havana, ilk etapta yüzümüze çarpan sıcak esintisi, sokak aralarında gülümseyen insanları ve açık pencerelerinden kaldırımlara taşarak tüm eklemlerinizi hareketlendirecek melodileriyle ziyaretçilerini bekliyor. Ayrıca belirtmek isterim ki Küba, en batısından doğusuna hemen hemen Türkiye uzunluğunda. Tamamını gezmemiz minimum bir hafta.
Havana’dan ayrılmayacağımız bu seyahatimize çıkarken bize ev sahipliği yapacak kitap, Daina Chaviano’nun “Sonsuz Aşklar Adası”. Havana’ya ayak bastığımız andaki ilk şarkımız ise sözleri havalimanına ismini veren Jose Marti’ye ait olan ve bir başka Küba efsanesi Compay Segundo’nun eşsiz yorumuyla bize eşlik eden “Guantanamera”…
Seyahatimizin sonunda emin olacağımız bir şey var ki Küba hakkında bize anlatılan ya da okuduğumuz çoğu şey maalesef yanlış ya da eksik. Bundan doğacak hayal kırıklığına şimdiden hazırlıklı olalım. Ek olarak, yola çıkmadan evvel de Küba’nın yakın tarihi hakkında fikir sahibi olmakta fayda var. Ama şimdi benimle Havana’da gezilecek yerleri keşfetme zamanı!
Havana gezilecek yerler

Havana’daki ilk günümüzde, yorgunluğumuzu atmak ve aynı zamanda iklim ve saat farkına ayak uydurmak için akşamüstüne kadar dinlenerek vakit geçiriyoruz. Habana* Vieja yaniEski Havana bölgesikonaklama için seçilebilir lakin başka bölgelerde de farklı bütçelere uygun birçok otel mevcut.
Diğerlerinin arasından sıyrılarak kült film “Baba”serisinin2. filminin de o unutulmaz sahnesinin* geçtiği “Hotel Nacional de Cuba”, benim gibi serinin hayranları için en uygun yer. Tabii ki tercih sizin. Akşamüstü otelde kalmak istemezseniz sahilde kısa bir keşif yürüyüşüyle yine başka bir seri Hızlı ve Öfkeli’nin* çekildiği yerleri görüp, akşam yemeği için etrafa göz atabilirsiniz. Çevrede çok sayıda lokal restoran ve bar mevcut.
Küba mutfağı çok lezzetli. Siyah fasulye, mısır ve deniz mahsulleri en çok tüketilenler arasında. Yani aç kalmak imkansıza yakın.
Havana Atatürk büstü
İkinci günümüze “Buena Vista Social Club- Veinte Años” şarkısı eşliğinde, çantamıza ıslak mendil ve su alarak Havana gezilecek yerleri keşfetmeye başlayabiliriz. Malum ambargodan dolayı plastik şişede su bulmak biraz güç. İlk noktamız ise Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün büstü. Mustafa Kemal büstünün sol çaprazınızda gördüğünüz yer ise3 Kral Kalesi. Uğruna Florida’dan vazgeçilen kale olarak da biliniyor. Bu surlar ki şehri dış tehlikelerden koruyan, “Havana Club” şişelerinin üzerindeki anahtarı tutan kadının eşini beklerken durduğu ve okyanusa baktığı burçların sahibi. Halk, bu hanımı efsaneleştirerek ölümsüzleştirmiş.
Küba halkı, Nazım Hikmet’i de yakından tanıyor. Bunun nedeni ise yine Doktor Ernesto Guevara de la Serna’nın, -yani Che-. Mustafa Kemal Atatürk büstünün karşısında çalışma ofisi ve kaldığı yeri görüyoruz. O ki hapse düştüğünde “Şimdi Nazım’ı daha iyi anlıyorum!” yazacak kadar sevdalıdır şiire. Kendisinin Alberto Korda tarafından çekilmiş o meşhur fotoğrafı ise dünya üzerindeki en ünlü fotoğraf ve 20.yüzyılın sembolüolarak niteleniyor.
Havana gezilecek yerlerde birbirinin kopyası sokaklar sizi korkutmasın sakın. Zira Havana’nın bir yıllık suç oranı, çoğu büyük şehrin bir cumartesi akşamına eşdeğer. Ayrıca bu güzel kentte, her köşede karşılaşacağınız duvar boyamaları ilginizi çekecektir diye düşünüyorum. Şayet fotoğraflarını çekmek isterseniz ve yerel halk da bu kadraja girecekse eğer mutlaka izin isteyiniz. Ufak bir tüyo; “Permiso” * dediğinizde kimse sizi kırmayacaktır!
Havana tarihi yerleri

Havana’da gezilecek yerler içinde sonraki durağımız Havana’nın en görkemli ve dikkat çeken binalarından biri olanEl Capitalio. Bina, Beyaz Saray’a benzetilse de aslında Fransa’daki Pantheon’dan esinlenerek yapılıyor ve dünyanın çeşitli şehirlerinde de benzerlerine rastlanıyor. 1927 senesinde yapılan bina, Havana’nın sembol yapılarından. Hemen önündeki alan ise klasik araba tutkunları için tam bir meydan. Bu noktada tavsiyem şimdiden araba turu almamanız ve dönüş yolunda tekrar buraya uğrayıp bu turu otele geçmek için kullanmanız.
Sıradaki yer Devrim Müzesi’nin hemen arkasında cam bir alan içinde saklanan ve devrimin sembolü olan “Granma” yatı. Devrimin simgesi olan ve öncü isimleri Küba’ya taşıyan bu yatın hikâyesini bilerek gitmenizi öneririm. Yine burada göreceğiniz tank ve kahve minibüsünün hikâyesi de uğruna kitap yazılacak nitelikte. Kahve minibüsü ile alakalı olarak ise şoför mahallinde 1 tane bile mermi deliği olmaması bana olduğu gibi size de şaşırtıcı gelir mi acaba?
Havana gezilecek yerleri keşfederken sokak aralarındaki lokal yerlerde soluklanıp bir şeyler yemenin içmenin vakti geldiyse sıradaki durağımız “Plaza Villa”. Bu noktada, yol üstündeki Aziz Francesco Bazilikası’ndan içeri bir bakın derim. Lakin gerek Rönesans gerek Barok döneme ait heykeller ve içerdikleri semboller hakkında biraz bilgi sahibi olmakta fayda var. Çünkü her bir heykelin duruşu, işareti ve yönü bir anlam içeriyor. Tekrar dışarı çıktığımızda sokak aralarındaki hayat canınızı sıkmasın. Evet modern dünyalarımızda sahip olduğumuzdan bile habersiz olduğumuz çoğu şeye erişim Havana’da hala yok. Ama modern ve her şeye sahip günümüz dünyasının unuttuğu birçok şey var o sokak aralarında. Mesela mutluluk ve nezaket…
Turumuzun bundan sonrasında; gördüklerinizden yola çıkarak bunların size hissettirdikleriyle Havana sokak aralarında kaybolmanızı rica ediyorum. Sanatçıların köşe başlarında gördüğünüz eserlerini, kaldırımlarda bilye oynayan çocukların gözlerindeki mutluluğu, rutubetten durulmayan evlerin sokak kapılarında gülümseyen yaşlıların neşesini deneyimlemeniz, hayata bakış açınız için çok önemli diye düşünüyorum.
Havana gezilecek yerlerin sonlarına doğru
Dönüş yolunda şoförünüzden rica edip Devrim Meydanı’na uğramasını ve o ikonik pozlardan birini vermeyi unutmayın. Otelimizde dinlendikten sonra “Küba Sanat Fabrikası’na” * gidip önceden petrol fabrikası olan bir yerin dönüşümünü görebilir; sanatın her dalının petrolden daha değerli olduğunu hatırlayabiliriz. Tiyatro gibi, dans gibi.
Havana; plajları, tarihi, kültürüyle günümüz dünyasından çok uzaklarda olmakla beraber çok da yakın aslında. Bu şehirde bir Havana uçak biletiyle altmışlı yıllara dönmek mümkün. Ayrıca sokaklarında gezdiğimiz, konakladığımız ve belki de buraya gelmemize sebep bize gösterilen aslında Eski Havana… Havana gezilecek yerler söz konusu olduğunda Yeni Havana ise pek ilgi çekmiyor. Turist akışı bu kadar yoğun değil. Neden? Çünkü binalar modern ve insanlar nispeten biraz daha varlıklı.
Sierra Maestra Dağları’ndan Havana’ya, Santa Lucia’dan Guantanamera’ya Küba; evren üzerindeki her yerden bir ton koyu renk gözüküyor aslında. Her kuşak da bir öncekinden farklı.
Küba ve sanata dair…
Küba sanatsever bir ülke. Ama maalesef birçok sebepten ötürü hayatta olan sanatçıları bile farklı yerlerde hayatlarını devam ettiriyor. Zengin edebiyatlarına rağmen dilimize çevrilen eser sayısı ise yetersiz.
Havana, zamanında birçok yazar ve sanatçıya da ev sahipliği yapıyor. Ayrıca bu sokak araları ki Ernest Hemingway’ e “Yaşlı Adam ve Deniz’” kitabı ile 1953’te Pulitzer, 1954’te Nobel Edebiyat ödülünü sunuyor. Havana’da sanatın her dalı ayrı bir öneme sahip. Öyle ki dünyanın en iyi balerinlerine bahşedilen “Prima ballerina assoluta” unvanı, Kübalı Alicia Alonsoiçin de kullanılıyor. Kendisinin 1943 yılındaki “Kuğu Gölü” performansına internetten erişerek bunun ne kadar da haklı bir unvan olduğunu anlayabilirsiniz.Kübalılar ise hanımefendiyi, ürettikleri cilt kremi markasına adını vererek yüceltiyorlar. Sonuçta o bir estetik ve güzellik timsali.
Elveda Küba!

Havana tarihi yerlerini ve pek çok noktasını gördükten sonra Küba’da öğrendiğim bir şey var ki, özgürlükdünyanın en pahalı şeyi. Küba ise geçmişi ve geleceğiyle her zamanki yerinde. Çok acılar çektiği de aşikâr. Ama her halükârda çok güzel!
Üstelik veda ederken “Buena Vista Social Club-Chan Chan” parçasını dinlememek olmaz…
İyi tatiller!
Aykut Bildan
Baba: Mario Puzo tarafından yazılan kitap. Francis Ford Coppola tarafından beyaz perdeye 3 seri olarak taşınan suç temalı kült eser. 2. filmde, yazıda bahsi geçen sahnelerde, Batista rejimin çöküşü, ana karakterin kardeşinin ihanetinin İsa’ya yapılan ihanetle karşılaştırılması niteliğinde Judas öpücüğü ve yeni dünya düzeni hakkındaki subliminal mesajları bakımından eşsizdir.
Hızlı ve Öfkeli: orj.Fast and Furios adlı seri film. 8. seri Havana’da geçmiştir.
Permiso: isp. Müsadenizle
Mercury Montclair: Üretimi 1955-1968 yılları arasında olan araç ve modeli
Michael Corleone: Baba filmi serisinin karakteri
Küba sanat Fabrikası: orj. Fabrica de Arte Cubano