
Sizlere İstanbul Boğazı’nın Anadolu Yakası gezilecek yerleri kapsayan muhteşem bir rota çıkardık. Kadıköy’den başlayan rotamız tarih, sanat, lezzet ve doğanın muhteşem manzaralarına doyacağınız bir yolculukla Anadolu Kavağı’nda son bulacak. Hazırsanız başlıyoruz!
Kadıköy

Sabah saat 10:00. İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakası rotamızın ilk durağı Kadıköy’deyiz. Buraya vapurla gelmiş olmalıyız. Ne de olsa İstanbul’un en güzel ulaşım aracı vapur. Yüzünüzde gülümsemeyle denizi izleyerek, martılara simit atarak vapur yolculuğunu tamamladınız. Tarihî Boğa Heykeli’ne çıkacağız ama biraz yolu uzatmak pahasına Yeldeğirmeni tarafından gidelim.
Yeldeğirmeni, İstanbul’daki sokak sanatı merkezlerinden biri. Instagram hesabınızdan #StreetArtİstanbul hashtag’ini aratırsanız Yeldeğirmeni’ndeki mural’ların size en yakın konumlarını görebilirsiniz. Özellikle rıhtımdan Yeldeğirmeni’ne çıkan neredeyse her sokakta, dünyanın dört bir yanından gelmiş onlarca sokak sanatçısının muhteşem eserleriyle kaplı bir bina göreceksiniz. Fotoğraf çekmeyi unutmayın.
Anadolu Yakası’nda gezilecek yerlerde Sırada tarihî Boğa Heykeli var. Yeldeğirmeni’ne çok yakın. Söğütlüçeşme Caddesi’ne doğru dönünce karşınıza çıkacak. Burası Kadıköy’e gelenlerin buluşma noktası. Birine adres sorduğunuzda gideceğiniz yeri “hemen Boğa’nın ilerisi” diye tarif edecek, şaşırmayın. Sanki Boğa Heykeli hep oradaymış da Kadıköy, heykelin etrafına kurulmuş gibi. Boğa Heykeli aynı zamanda Fenerbahçelilerin maçlardan önce buluşma noktası. Umarız Fenerbahçe’nin maçının olduğu bir günde Kadıköy’e gelir, Boğa Heykeli’nin etrafına toplanmış eğlenen, şakalaşan taraftarların coşkusunu beraber yaşarsınız.
Boğa Heykeli’nin hemen yanı Bahariye. Aslında adı General Asım Gündüz Caddesi ama herkes burayı Bahariye olarak bilir. Dilerseniz caddeyi boydan boya kateden tarihî tramvayla Moda’ya geçebilirsiniz. Ama hava güzelse yürümenizi tavsiye ederiz. Yolda Kadıköy Sineması’nı göreceksiniz. Mimarisiyle meşhur bir sinema salonu var. Belki bir göz atmak isteyebilirsiniz. Az ilerisindeki Süreyya Operası, Kadıköy’ün en ikonik binalarından biri. Yol boyu tarihî pek çok dükkân göreceksiniz. Çayın yanında acıbadem kurabiyesi iyi gider, bizden söylemesi.
Bahariye’nin sonu. Artık Moda’dayız. Hem Kadıköy’ün hem İstanbul’un en güzel mahallelerinden birindeyiz. Sokakta gezinen, dinlenen, olmadık yerlere tırmanan kedilere dikkatinizi verin. Burası bir kedi krallığı adeta. Moda’nın sahili çok güzeldir. İsterseniz hızlıca bir sahil yürüyüşü yapabilirsiniz. Ya da Moda Caddesi’nde harika kahveler içebilirsiniz. Ara sokaklara girmekten çekinmeyin. Her sokağın kendine özgü bir havası var. Moda, aynı zamanda İstanbul’un sokak sanatı merkezlerinden biri. Sokaklarda gezerken duvarlara dikkat etmeyi unutmayın.
Kadıköy turumuzu bitiriyoruz artık. Anadolu Yakası’nda gezilecek yerler içinde keşfedilecek çok fazla durağımız var.
Üsküdar

Kadıköy’den Üsküdar’a geçerken Haydarpaşa Garı’nı görebilirsiniz. Türk Sineması’nda uzunca bir dönem kentleşmeyi ve göçü temsil eden en önemli figür olmuştur. Eski filmlerde kırsaldan gelenler için Haydarpaşa Garı ilk “İstanbul”dur. Taşı toprağı altın şehir İstanbul’un kimliğidir. Eğer gezme şansınız varsa Alman mimarlar ve İtalyan taş ustalarının yüz on yıl önce yaptıkları bu muhteşem binaya hızlıca bir göz atabilirsiniz.
Üsküdar’a giderken Haydarpaşa Garı’nın üzerindeki Tıbbiye Caddesi’ni kullanın. Geniş kaldırımların gövdesine kurulmuş kocaman ağaçların gölgesinde, caddenin kenarlarına dizilmiş tarihî binaları izleyerek yürüyün. Sahile doğru ayrılan bir yola geldiniz. Artık Salacak’tasınız.
Salacak, İstanbul’un en güzel manzaraya sahip mahallelerinden biri. Aynı zamanda çok geniş bir sahili var. Ama önce Arnavut kaldırımlı eski sokaklarında biraz gezin. Bu tarihî mahallede eski köşklere, muhteşem konaklara denk geleceksiniz. Yaklaşık 500 yıllık Rüstem Paşa Sıbyan Mektebi hem Salacak’ın hem Üsküdar’ın simgelerinden biri. Ziyaret etmek isteyebilirsiniz. Tabii fotoğraf çekmeyi unutmayın. Artık sahile inebilirsiniz.
Salacak sahili fazlasıyla uzun. Havası tertemiz. Derin bir nefes alın, rahatlayın. Sahilde yürümeye başlayın. Karşı kıyıda Tarihî Yarımada’yı, Topkapı Sarayı’nı, Ayasofya’yı göreceksiniz. Daha kuzeyde ise Beşiktaş’ı görebilirsiniz. En güzel manzaralardan biri karşınızda. Belki sahilde bir çay bahçesine oturup bu enfes manzarayı izleyerek bir çay içmek isteyebilirsiniz. Ya da sahilden devam edince İstanbul’un simgelerinden Kız Kulesi’ni göreceksiniz. Çayı orada da içebilirsiniz. Zor bir karar değil mi?
Sahilin devamı sizi Kız Kulesi’ne çıkaracak. Karşısındaki kafelerde oturup Kız Kulesi’ni izlemek isteyebilirsiniz. Ama çok da vakit kaybetmeyelim. 24 saatte İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasını gezeceğiz, unutmayın.
Sahilden devam edince Üsküdar sahilinin ulaşım merkezine varıyoruz. Burası muhtemelen Üsküdar’ın en kalabalık yeri. Hem Marmaray hem vapurlar hem de otobüsler bu noktadan şehrin dört bir yanına dağılıyor. Eğer acıktıysanız buradaki esnaf lokantalarında Türk mutfağından harika yemekler yiyebilirsiniz.
Sahilden devam ediyoruz. Paşalimanı Caddesi’ndeyiz artık. Kuzguncuk ufukta göründü!
Kuzguncuk

Üsküdar rıhtımını geçip Kuzguncuk’a doğru ilerlerken İstanbul Boğazı’nı ve Tarihî Yarımada’yı muhteşem bir açıdan gören Fethipaşa Korusu’nu göreceksiniz. Mutlaka burada biraz zaman geçirin.
Fethipaşa Korusu hem çok farklı türde ağaç ve bitki barındırması hem de muhteşem manzarasıyla öne çıkıyor. Biraz koruyu gezin, erguvan ağaçlarının gölgelerinde dinlenin. Korunun yüksek bir bölümünden karşıdaki Sarayburnu’ndan Ortaköy’e uzanan harika manzaraya dalın, hayaller kurun. Rotadaki en keyifli anlardan birini yaşıyorsunuz.
Korudan çıktıktan çok kısa süre sonra Anadolu Yakası gezilecek yerlerin en güzellerinden olan Kuzguncuk’tasınız!
Kuzguncuk, belki de İstanbul’un en güzel mahallesi. İcadiye Caddesi’nden mahalleye girdiğinizde sizi caddeye sağlı sollu dizilmiş nostaljik pastaneler, kafeler, tatlıcılar, atölyeler, esnaf lokantaları, kitapçılar ve mahalle esnafı karşılıyor. Arnavut kaldırımlı sokaklarını karış karış gezebilirsiniz. Pencerelerinden begonvil ve sardunyalar sarkan rengarenk cumbalı tarihi evleriyle meşhur bu şirin mahallede üç semavi dinin de ibadet merkezi bulunuyor. İnsanları güleryüzlü ve sakin. Son yıllarda biraz kalabalıklaşmış olsa da hâlâ mahalle kültürünü yaşatabiliyorlar.
Caddeden yukarı çıkarken Kuzguncuk Bostanı sizi selamlayacak. Bostana girip biraz zaman geçirin, anın tadını çıkarın.
İcadiye Caddesi’nden sahile dönüp Beylerbeyi’ne doğru ilerlediğinizde 1850’de inşa edilmiş Üryanizade Camii’ni göreceksiniz. Ahşaptan yapılmış bu cami, Osmanlı mimarisi açısından kıymetli bir eserdir. Caminin hemen üst tarafında ise meşhur Cemil Molla Köşkü’nü görebilirsiniz. Kuzguncuk, sizi Osmanlı mimarisinin bu iki önemli eseri ile uğurluyor.
Beylerbeyi

Kuzguncuk’tan çıktıktan sonra kuzeye doğru ilerlediğinizde Beylerbeyi’ne varacaksınız. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün Avrupa ayağı Ortaköy’de, Anadolu ayağıysa Beylerbeyi’ndedir.
Beylerbeyi deyince ilk aklınıza gelmesi gereken şey Beylerbeyi Sarayı. Sultan Abdülaziz tarafından dönemin ünlü mimarı Sarkis Balyan’a yaptırılan Beylerbeyi Sarayı, dış cepheden batı üslubunu, içeriden ise Osmanlı mimarî yapı tarzını yansıtır. Mabeyn ve Harem bölümlerinin yer aldığı ana yapı ziyarete açıktır. Kristal avizesi, 140 metrekare Hereke halısı ve tavan işçiliği ile meşhurdur. Fırsatınız olursa bu muhteşem yapıyı gezmenizi tavsiye ederiz.
Karnınız biraz acıktı, değil mi? Beylerbeyi, sahil şeridindeki balıkçılarıyla ünlüdür. Eğer güzel bir balık yemek isterseniz doğru adres Beylerbeyi.
Beylerbeyi aynı zamanda yalılarıyla da meşhurdur. Gül Sultan Yalısı, Hasip Paşa Yalısı, Fehime Sultan Yalısı, Hatice Sultan Yalısı en başta görmeniz gereken yalılardan. Ama en iyisi siz sahil şeridi boyunca Çengelköy’e kadar yalıları inceleyerek ilerleyin. Boğazın incisi yalıların muhteşem mimarisi ve manzarasından mahrum kalmayın. Boğazdaki ünlü yalılar ve hikâyelerini merak ederseniz blog yazımıza göz atabilirsiniz.
Sahilde bulunan ünlü Hamid-i Evvel Camii’ni görmeniz lazım. 1788 yılında yaptırılan ve mimarisiyle öne çıkan bu cami Boğaziçi’ndeki en güzel camilerden biridir. İlginç bir deneyim yaşamak isteyenler içinse yine Beylerbeyi Camii Külliyesi içerisinde yer alan Beylerbeyi Hamamı, İstanbul’un en güzel hamamlarından biri olarak kabul edilir.
İstanbul Anadolu Yakası’nde gezilecek yerlerin başında gelen Beylerbeyi Sarayı’nı gezdiniz, yemeğinizi yediniz, yalıları gördünüz, hamam sefası sürdünüz. Artık Çengelköy’e uzanalım.
Çengelköy

Çengelköy, Anadolu yakasında bulunan tarihi semtlerden bir tanesi. Asırlık çınar ağaçlarıyla bilinen Çengelköy’de ilk durağınız Tarihi Çınaraltı Çay Bahçesi. Bahçesindeki yüzlerce yıllık çınar ağaçlarına saygınızı sunarak sahil kenarındaki masalardan birine geçebilirsiniz. Tabii yer bulabilirseniz. Burası aynı zamanda 90’ların ünlü televizyon dizisi Süper Baba’da da yer alan bir mekân. O yüzden insanların aklında özel bir yeri var. Eğer Beylerbeyi’nde bir şeyler yemediyseniz çay bahçesine girmeden önce dışarıdan biraz börek alabilirsiniz. İstanbul Boğazı manzarasını izleyerek börek yiyip çay içmek Tarihî Çınaraltı Çay Bahçesi’nde çok sık gerçekleştirilen bir gelenektir. Burada biraz zaman geçirin. Harika boğaz manzarasının tadına varın.
Sahilde, biraz gerinizde kalan Sadullah Paşa Yalısı’nı da görüyor olmanız lazım. Anadolu yakasındaki en ünlü yalılardan biridir. 19. Yüzyıldan önce yapıldığı kabul edilen bu yalı, dış cepheden Türk yalı mimarisi özellikleri gösterirken içeriden barok üslubu yansıtmaktadır.
Şimdi sırtınız denize verin ve biraz yukarılara doğru yürüyün. Dar sokaklara girin. Biraz sonra Havuzbaşı Sokak’a ya da Çengelköylülerin deyimiyle Havuzbaşı yokuşuna denk geleceksiniz. Ahşap evler ve tarihî konakların bulunduğu bu sokakta adeta bir zaman yolculuğu yaşayacaksınız. Eğer yorulursanız Havuzbaşı Parkı’nda biraz dinlenin. Hemen sokağın köşesinde tek minareli ve tek şerefeli ahşaptan yapılmış Küçük Şeyh Nevruz Camii’ni göreceksiniz. Çengelköy’ün simgelerinden birinin karşısındasınız. Rivayete göre Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nın bir bölümünü burada yazmıştır.
Yine sahile doğru inerken, Tarihi Çınaraltı Çay Bahçesi’nin biraz ilerisinde 17. yüzyılda yapılmış Aya Yorgi Kilisesi’ni göreceksiniz. Tarihe biraz tanıklık ettiyseniz rotamızın sıradaki durağına geçebiliriz.
Kandilli

İstanbul Anadolu Yakası gezilecek yerleri keşfederken sahil tarafından Kandilli’ye doğru ilerlerken 1847 yılında inşa edilmiş tarihî Kuleli Askerî Lisesi’ni görüyorsunuz. Yarı kâgir yarı ahşap olarak inşa edilen bu bina yanlarında yer alan kulelerinden ismini almıştır. Mimarı, İstanbul Boğazı’ndaki pek çok Batılılaşma dönemi Osmanlı eserinde olduğu gibi Garabed Balyan’dır.
Kandilli yolu üzerinde, Vaniköy Caddesi’ndeyiz şimdi. Vaniköy yalılarıyla meşhurdur. Yol boyu muhteşem yalılar göreceksiniz. Gözlerinizi dört açmanız gerek. Yalılarıyla meşhur Vaniköy adını, 17. yüzyılda kıyı boyunca 17 tane yalı yaptıran Vani Mehmet Efendi’den alır. Yol boyunca Fahrettin Paşa Yalısı, Mahmut Nedim Paşa Yalısı, Edip Efendi Yalısı ve Adile Sultan Sarayı’nı göreceksiniz. Anadolu Hisarı’na geçerken de İstanbul Boğazı’nın en meşhur yalılarından olan Kont Ostrorog Yalısı ve Kıbrıslı Yalısı var. Buradaki tüm yalılara dikkatinizi verin. Muhteşem bir yerde olduğunuzu da unutmayın.
Kandilli sırtlarındaki rengârenk ağaçlar, muhteşem İstanbul Boğazı manzarası, şirin sokaklar size büyülü bir yerde olduğunuzu hissettirecek. Kandilli sahilinde biraz soluklanıp belki bir Türk kahvesi içmek isteyebilirsiniz. Karşınızda Arnavutköy’ü göreceksiniz. Beşiktaş’tan Emirgan’a kadar geniş bir manzara sizi bekliyor. Ama iyisi mi manzaranın tadını çıkarmak için Sevda Tepesi’ne gidelim.
Sevda Tepesi, aslında sahildeki Kıbrıslı Yalısı’nın korusudur. Ancak 20. yüzyılın başlarında hüzünlü bir aşk hikâyesine konu olmasından sonra Sevda Tepesi olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Hem Sevda Tepesi’nin hikâyesini hem de İstanbul Boğazı’nın ve Anadolu Yakası gezilecek yerlerin en güzel fotoğraflarını çekebileceğiniz Instagram duraklarını görmek için “İstanbul Boğazı’nın muhteşem manzaraya sahip Instagram durakları” yazımıza göz atmak isteyebilirsiniz.
Sevda Tepesi’nde iki boğaz köprüsü arasındaki alana hâkim muhteşem manzaranın yeterince tadına vardıysanız Anadolu Hisarı’na doğru yola çıkabiliriz.
Anadolu Hisarı

Kandilli’den Anadolu Hisarı’na geçerken Küçüksu Kasrı’nı göreceksiniz. Sultan Abdülmecid tarafından 1856’da yaptırılan bu kasrın mimarı, dönemin pek çok eserinde imzası bulunan ünlü Balyan Ailesi’nden Nigoğos Balyan’dır. Değerli İtalyan mermerleri, duvar süslemeleri ve sanat eserleriyle görülmesi gereken Küçüksu Kasrı’nı mutlaka ziyaret edin.
Anadolu Hisarı, 1395 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından, kuzeyden gelebilecek yardımları ve saldırıları engellemek için inşa edilmiş. Karşı kıyısındaki Rumeli Hisarı’na göre oldukça küçük olan Anadolu Hisarı, aynı zamanda Güzelce Hisarı olarak da bilinir. İstanbul’un Fethi’nden sonra önemini kaybeden bu hisar, bugün artık doğayla bir olmuş gibidir. Her yanı ağaçlarla kaplı olan Anadolu Hisarı’nı baharda, dünya kendini yenilerken görmek paha biçilemez. Burada biraz dolaşın. Hisarın etrafını turlayın. Fotoğraf çekmek için muhteşem açılar bulacaksınız, bizden söylemesi.
Göksu Deresi, Anadolu Hisarı’nda İstanbul Boğazı’na dökülüyor. Bu nedenle hisarda ve iskele yakınlarında adeta bir balıkçı kasabasında olduğunuzu hissedeceksiniz. Küçük tekneler ve derenin denize döküldüğü kanal etrafındaki restoranlar ve kafelerle şirin bir Ege ya da Akdeniz kasabası gibi burası. Acıktıysanız ya da bir şeyler içmek istiyorsanız bir yere oturun ve kendinizi bu huzurlu ortama bırakın.
Hisarın her yanı ağaçlarla kaplı. Tepelere doğru dar, şirin sokaklarda biraz yürüyüş yapabilirsiniz. Buradaki muhteşem manzaraya da âşık olabilirsiniz.
Anadolu Hisarı ile karşısındaki Rumeli Hisarı, İstanbul Boğazı’nın en dar bölümünü oluşturuyorlar. Burada kıyılar arasındaki uzaklık yaklaşık 650 metre. Çıplak gözle İstanbul Boğazı’nın Avrupa yakasını en iyi görebileceğiniz yerlerden birindesiniz.
Manzara konusunda size birkaç tane iyi ipucu verdik. Ama en iyisini finale sakladık. Eğer Anadolu Hisarı’nda tek bir yerden İstanbul Boğazı’nın büyüleyici manzarasını izleme hakkınız olsaydı size Fatih Korusu’nu, diğer adıyla Otağtepe’yi tavsiye ederdik. İki boğaz köprüsü arasındaki alanı muhteşem bir manzarayla gören Fatih Korusu, sakin ve az bilinen bir yer. Köprünün hemen altında olması nedeniyle biraz erken kapanıyor yalnız, bunu unutmayın.
Akşam yavaş yavaş geliyor. İstanbul Asya Yakası gezilecek yerler rotamızda uğramamız gereken iki durak daha var. Yola çıkalım.
Beykoz

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü geçerek Anadolu Hisarı’ndan Beykoz’a geliyoruz.
Köprünün hemen kuzeyinde Mihrabat Korusu var. Çam ağaçlarının arasında hem yürüyüş yapıp hem İstanbul Boğazı’nın manzarasını izlemek için muhteşem bir yerdesiniz. Umarız yanınıza profesyonel bir fotoğraf makinesi almışsınızdır. Akıllı telefon kamerası bu manzara için yetersiz kalabilir.
Sıradaki durak Kanlıca. Kanlıca denildiğinde akla ilk Kanlıca yoğurdu gelir. Ama Kanlıca aynı zamanda sakinliğiyle büyüleyen bir semt. Hayat burada yavaş akar. Bu dinginliğe kendinizi bırakın. Zaman yavaşlasın usulca. Dalga sesleriyle bir olun.
Anadolu Yakası’nda gezilecek yerleri keşfederken Kanlıca’ya gelip yoğurt yememek olmaz. Ballı, pudra şekerli, artık ne tarz bir yoğurt denemek istediğiniz size kalmış. Bambaşka bir deneyim yaşamak üzeresiniz. Keyfine varın. İskelenin önündeki meydanda İskender Paşa Camii’ni göreceksiniz. Osmanlı mimarisinin çok iyi bir örneği olarak kabul edilen tarihî bir eserdir.
Biraz kuzeye doğru ilerleyince Çubuklu’ya varacağız. Havasının temizliği ve yemyeşil doğasıyla bilinen Çubuklu’daki en önemli merkez Hıdiv Kasrı. Abbas Hilmi Paşa tarafından 1907 yılında İtalyan mimar Delfo Seminati’ye yaptırılan Hıdiv Kasrı, dönemin mimari modasına uygun olarak art nouveau tarzındadır. Ayrıca içinde yer alan Çubuklu Hıdiv İsmail Paşa Korusu hem İstanbul Boğazı manzarası izlemek hem de yürüyüş yapmak için harika bir yer.
Artık Beykoz meydanına gidiyoruz. Beykoz Meydanı’ndaki İshak Ağa Çeşmesi mimarisiyle öne çıkan tarihî bir eser. 16 çeşmesi bulunan bu tarihi yapı Beykoz’un simgelerinden biri. Ayrıca 16. yüzyıldan kaldığı düşünülen Beykoz Serbostani Mustafa Ağa Camii ve 18. yüzyıl eserlerinden olan Ermeni Surp Nigoğayos ve Rum Ortodoks Ayia Paraskevi Kiliseleri yine Beykoz Meydanı’nda görmeniz gereken yerlerden. Bu eserleri gördükten sonra sahilde biraz yürüyün, serinliğe kendinizi bırakın. Ara sokaklar da en az sahil kadar keyifli.
Biraz kuzeyde Tarihi Beykoz Kundura Fabrikası’nı göreceksiniz. Bugün etkinlik merkezi, sahne ve sinema olarak hizmet veren bu tarihi fabrika aynı zamanda film ve dizi çekimlerinin de uğrak bir mekânı. Ayrıca bir de müzesi var. Keyifli bir deneyim olabilir.
Boğazın en yoğun yalı nüfusu Beykoz’da bulunuyor. Burada yüzün üzerinde yalı var. Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı, Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı, Ahmet Rasim Paşa Yalısı, Zarif Mustafa Paşa Yalısı ve Hacı Ahmet Bey Yalısı başta olmak üzere sahil boyunca onlarca muhteşem yalı göreceksiniz. Hatta Beykoz’un kuzeyinde, adından da anlaşılacağı üzere yalılarıyla meşhur Yalıköy semti bulunuyor. Ünlü şâir Orhan Veli Kanık, yazar Ahmet Mithat Efendi ve ressam Burhan Önal Yalıköy’ün sakinleriydi. Bir anlamda Türkiye’nin bir dönem sanatsal üretim merkezlerinden birini ziyaret ediyorsunuz.
Güneşin batışını Yuşa Tepesi’nde izleyebilirsiniz. Yuşa Tepesi, Beykoz’un hem denize en yakın hem de en yüksek tepesidir. Muhteşem bir gün batımı manzarası vardır. İstanbul Boğazı’nda güneşi batırıyorsunuz. Bir insan daha ne isteyebilir ki?
Akşam yemeği için sahildeki restoranlardan biri ideal bir seçim olur. Gündüz balık mı yemiştiniz? Belki farklı bir şey yemek isteyebilirsiniz. Ne de olsa dünyanın muhtemelen en lezzetli şehrindesiniz. Ne yemek istediğinize karar vermek için Trip Advisor ya da Foursquare uygulamalarını kullanabilirsiniz. Puanlar, yorumlar, fotoğraflar… Seçim sizin.
Artık bir otel bulma zamanı. Deniz kenarında bir otel bulabilirseniz daha keyifli bir gece geçireceğinize eminiz. Anadolu Yakası gezilecek yerlerin gözdelerinden Beykoz’u biraz daha gezdikten sonra dalga sesleri içerisinde uyumak için tekrar otele gelebilirsiniz.
İyi geceler!
Anadolu Kavağı

Günaydın!
Muhteşem bir güne başlıyorsunuz. Dünün yorgunluğunu atabildiğinizi umarız. Otelden ayrılıp Anadolu Yakası gezilecek yerleri keşfetmek için yola koyulun. Kahvaltı için son durağımız Anadolu Kavağı’na gidiyoruz.
Anadolu Kavağı, küçük ve şirin bir sahil köyü. Deniz kıyısında tekneler, balıkçılar ve küçük sevimli evleri göreceksiniz. Buraya özgü krepler meşhur ancak bizim kahvaltı için daha iyi bir tavsiyemiz var.
Tepelere doğru çıkınca Yoros Kalesi’ni göreceksiniz. Yoros Kalesi, Doğu Roma döneminden kalma bir kale. Ancak imparatorluk güç kaybedince Cenevizliler’in eline geçiyor ve uzun süre Cenevizliler’in hâkimiyetinde kalıyor. Bugün de Ceneviz kalesi olarak kabul ediliyor. İç kesimdeki kulelerin bazıları hâlâ iyi durumda. Duvarlarda Yunanca yazıtları görebilirsiniz.
Kaledeki işletmede kahvaltı edebilirsiniz. Doğu Roma İmparatorluğu’ndan kalma bir kalede İstanbul Boğazı’nı izleyerek kahvaltı etmek. Güne daha iyi bir başlangıç düşünebiliyor musunuz?
24 saatlik rotamız Anadolu Kavağı’nda sonlanıyor. Umarız keyifli bir yolculuk olmuştur. Unutmadan, eğer 24 saatte İstanbul Boğazı’nın Avrupa yakasını gezmek isterseniz, o da burada!
Story ayağınıza geldi!
Yazımızın öne çıkan bölümlerini sosyal medya hesaplarınızda paylaşmak için hazırladığımız görselleri indirebilirsiniz. Bunun için Android ve iOS işletim sistemli akıllı telefonlarınızla paylaşmak istediğiniz story’nin üzerine basılı tutun ve gelen menü aracılığıyla görseli akıllı telefonunuza kaydedin veya paylaşın.


