More
    Ana SayfaTK hikâyeleriSeda Tiğrek anlatıyor: Nasıl pilot olunur?

    Seda Tiğrek anlatıyor: Nasıl pilot olunur?

    Uçuş tutkusunu gerçeğe dönüştürmek isteyenlerin aklındaki soru aynı: “Pilot olmak için hangi aşamalardan geçmeliyim?” Türk Hava Yolları Uçuş Akademisi 133. filosunda eğitimine devam eden Seda Tiğrek ile gerçekleştirdiğimiz kapsamlı söyleşide, başvuru aşamasından uçuş eğitimine, karşılaştığı zorluklardan motivasyonuna kadar merak ettiğiniz tüm ayrıntıları bulacaksınız.

    Turkish Airlines Blog
    Turkish Airlines Blog

    Yazar ekibimiz tarafından yönetilen bu hesapla, seyahat tutkunları ve keşif meraklılarının keyif alacağı blog içerikleri üretiyoruz.

    Özenle hazırladığımız içeriklerimiz aracılığıyla ilham vermeyi, bilgilendirmeyi, heyecanlandırmayı, eğlendirmeyi ve küçük ipuçları ile yolculuğunuzu kolaylaştırmayı amaçlıyoruz. Aynı zamanda yola çıkmanın yenileyici ve özgürleştiriciliğini sizlere tekrar hatırlatmak istiyoruz.

    Çünkü Tolstoy'un dediği gibi: “Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar; Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir...”


    Önce klasik sorumuzla başlayalım. Sizi tanıyabilir miyiz?

    Adım Seda Tiğrek, 1995’te Adana’da doğdum. Hacettepe Mütercim Tercümanlık mezunuyum. Buradan önce altyazı çevirmenliği yapıyordum.


    Başvuru yapmaya nasıl karar verdiniz? Motivasyonunuz neydi başvuru yaparken?

    Aslında ilk kez 2019’da başvurmuştum. İlanı üniversitedeyken burs aldığım bir kurum göndermişti. O ilanı görene kadar böyle bir program olduğundan haberim yoktu. Sonra içimde bir şey uyandı, değişik bir ışık gördüm orada ve başvurumu tamamladım. DLR(Almanya Havacılık ve Uzay Merkezi)’ı ve İngilizce sınavını geçtim. Daha sonra Covid nedeniyle sürecimin sonlandırıldığına dair bir mail geldi maalesef. 2-3 yıl sonra tekrar açıldı ve tekrar başvurdum çünkü  fark ettim ki ilanı ilk görüp başvurduğum zamanki gibi heyecanım ve isteğim vardı.


    Pilot olmak daha önce hayaliniz miydi?

    Yani hiç aklımda bile yoktu. Yabancı dil üzerine ilerledim, yeni bir dil öğrenmek çok hoşuma gidiyordu. O ilanı görünce etkilenmeden edemedim. Başvurmayı düşündüm ama yabancı dil okuduğum için şartlarım uymuyordur herhalde diye düşündüm. Baktım ki şartlarda öyle bir şey yok. Yakın çevreme danıştım, kime söylediysem çok yakışır sana dediler. Araştırmaya başladım ve nihayetinde başvurdum.

    Kalkışa hazırlanan pilot.

    Peki sınavlara ne kadar hazırlandınız? Hazırlığınız ne kadar sürdü?

    İngilizce sınavı için çok bir hazırlığım olmadı. İşimden dolayı tercümanlık yapıyorum zaten. Ama DLR için yirmi gün hazırlanmışımdır. Kendi kendime bana uyan taktiği ve çalışma şeklini bulduktan sonra zaten gerisi çorap söküğü gibi geliyordu. Günde sadece yarım saat, bir saatimi ayırmam yetiyordu.


    Peki sürecinizi tamamlayıp olumlu” yanıtı aldıktan sonra ne zaman eğitimlere başladınız?

    Kurul mülakatından olumlu e-posta almadan önce sağlık kontrol e-postası gelmişti. Ben yine de kurulun cevabını beklemiştim. Yaklaşık bir ay sonra süreciniz olumlu sonuçlanmıştır, filonuz şudur diye bir e-posta geldiğinde yıllardır oradaymışım gibi hissettim. Aradaki boşluklar aşağı yukarı yirmi gün, bir ay arasında devam etti diyebilirim. Tabii benim için çok hızlı geçmiş gibi görünüyor ama her gün irkilerek bakıyordum e-posta kutuma. 1 Kasım’da imza attık, 4 Kasım’da da teorik eğitimimize online başladık. İki ayı online geçirdik. Arada sınavlardan önce bir haftalığına buraya geldik, üçüncü fazımız buradaydı ama son sınavlarımız Aydın’daydı.


    En başından itibaren bu eğitimde ne kadar süre geçirdiniz?

    Toplamda 1 Kasım’dan bu sürecin içindeyim. Uzun zaman geçmiş gibi görünüyor ama bazen çok hızlı geçmiş gibi geliyor. Teorik eğitimle altı aydır buradayım, kabul süreçlerini de sayarsak bir buçuk yıl olmuş diyebilirim.


    Şu ana kadar aldığınız eğitimden biraz bahsedebilir misiniz?

    Teorik eğitimimizde üç faz vardı. İlk fazda üç, ikinci faza beş, üçüncü fazda ise altı dersimiz vardı. Her fazın sonunda derslerimizi Sivil Havacılık’ta verip diğer aşamaya ilerliyorduk. Uçuşa geçmeden önce iki günlük simülatör ve oryantasyon eğitimleri aldık, bu sırada çok aramız olmadı. Eğitim sürecinde hem hocalarımız hem de diğer öğrenciler bize çok yardımcı oldu. Nelere hazırlanacağımızı birlikte öğrenerek sürece daha kolay adapte olduk.


    Teorik eğitime göre uçuş biraz daha mı eğlenceli?

    Tabii ki daha eğlenceli. Çünkü teorikte o kadar zaman geçirince insan hep okuyacağını zannediyor, sanki üniversiteye gelmiş gibi. Bir süre daha devam edecek dersler gibi düşünüyorsunuz. Uçuşa geçmek hepimiz için inanılmaz bir motivasyon kaynağı oldu.

    Pilotun gözünden gün batımı.

    Lisans eğitiminizin ardından birkaç yıl çalışma hayatına da girdiniz. Sonra tekrar öğrenci oldunuz. Sizin için bu nasıl bir durum?

    2019’da mezun oldum ve altı yıl boyunca öğrenci değildim. Ancak tekrar ders çalışmak, yeni şeyler öğrenmek bana çok iyi geldi. Öğrenciliğe yeniden dönmek başta tuhaf gelse de süreci sevdim; ders çalışmayı seven biri olarak bu tempo bana can kattı diyebilirim.


    Eğitimde sınavlar nasıl yapılıyor? Geçme notu nedir, kalınca tekrar hakkı var mı? Uçuşta da benzer bir sistem var mı?

    Her fazın sonunda Sivil Havacılık sınavlarına giriyoruz, geçme notu 75 ve dört tekrar hakkı tanınıyor. TAFA bünyesinde de her dersin ardından sınav yapılıyor; quiz ve final notlarının ortalaması alınıyor, geçme notu genelde 75-80 arası. Uçuşlarda ise 1’den 5’e kadar bir değerlendirme sistemi var; 3 geçer, 4 iyi puan sayılıyor. Ben henüz 16. uçuşumdayım, yani sürecin başındayım diyebilirim.


    Şu ana kadar eğitiminizin en zor tarafı neydi? En çok zorlandığınız aşama neresiydi?

    En zorlandığım yön aslında en sevdiğim, çünkü gerçekten limitlerimin zorlandığını hissediyorum. Uzun zamandır çok farklı bir iş yapıyordum; freelance çalışıyordum, kendi şahıs şirketim vardı. Hoca, müdür ya da mesai kavramı olmayan bir düzende, ne zaman istersem o zaman çalışıyordum. Bu eğitim süreci ise tamamen zıttı. Her şeyin bu kadar farklı olması beni zorladı, hâlâ da ara ara zorluyor ama tam da bunu istiyordum. Konfor alanımdan çıkmak, bilmediğim konularda yeni şeyler öğrenmek zorlayıcı ama aynı zamanda motive edici. Uzun süre iyi bildiğim bir işi yapınca, yeni bir şeyde başarısız olmak insanın egosunu da etkiliyor. “Ben bunu neden yapamıyorum?” hissi geliyor ama aynı zamanda canlı tutuyor. Bir şeyi önce kötü yapıp sonra başarmak kendimi ödüllendirilmiş gibi hissettiriyor. 

    En çok teorik eğitim başında zorlandım. Başta uçuş aşaması daha zorlu olur sanıyordum ama kesinlikle teorinin ilk zamanları daha zordu. Çünkü her şey çok yeniydi. Şimdi dönüp o zamanlar çalıştığım konulara baktığımda gülünç geliyor ama o dönem hiç anlaşılmayacakmış gibi geliyordu. Sürekli videolar izliyor, belgeler okuyordum, önceki öğrencilerin notlarına bakıyordum ama yine de “Tam oturmayacak galiba” hissi geliyordu. Şimdi o bilgilerin altyapısını oluşturduğunu fark ediyorum. Hâlâ en zor kısmın teoriğin başı olduğunu düşünüyorum, fikrim değişmedi.


    Peki tüm eğitiminizin süresi nedir? Nasıl ilerleyecek süreç?

    Aslında on beş ay ama biz biraz daha hızlı gittik, dediğim gibi plana programlamaya göre değişebiliyor bunlar. Teorik eğitim ile uçuşa geçiş arasında bir aramız olmadı. Sınavları verdik, ardından oryantasyon, sonra ise uçuşa geçtik. Bu sebeple bizimki on beş aydan daha kısa sürebilir. Ancak normalde aşağı yukarı on dört-on beş ay diyebilirim.


    Teorik eğitimi ile uçuş eğitimi arasındaki temel fark nedir? 

    Teorikte konuları öğreniyoruz sanıyoruz ama pratik olmayınca bilgiler çabuk uçup gidiyor. Mantığını anlasak da bazı dersler havada kalıyor. Uçuş aşamasında ise o bilgiler yerine oturuyor, her şey daha somut hale geliyor. Örneğin, insan psikolojisi dersi başta garip gelmişti ama şimdi yaşadığımız durumlarla bağlantısını kurabiliyorum. Teorikte edindiğimiz altyapıyı uçuşta pratiğe dökerek tamamlıyoruz ve bu da süreci hem daha anlamlı hem daha rahat hale getiriyor.


    Maaşınızdan bahseder misiniz?

    Otelde kalırken iki asgari ücret alıyoruz, eğer eve çıktıysak bir tane daha ekleniyor. Üç asgari ücretin yanında tabii kesintiler oluyor. Bir de Metropol yemek kartımız var. Ben Metropol’ün geçtiği marketlerden gidip ev alışverişimi yapabiliyorum. Otelin kahvaltı artısı var ancak gerisi sizde. Metropol karta da iki öğünlük ücret yatıyor.  Ücretin yetip yetmeyeceği ne yiyeceğinize, nerede yiyeceğinize göre değişebiliyor.


    Eğitiminizin zorlu ve uzun olduğundan bahsetmiştiniz, bu süreçte kendinize vakit ayırabiliyor musunuz? Hobilerinizle ilgilenip arkadaşlarınızla dışarı çıkabiliyor musunuz?

    Teorik kısmı oldukça yoğundu; sabahtan akşama kadar dersteydik. Ders bitince tekrar yapmak, anlamadığımız konulara bakmak, yemek yemek derken gün bitiyordu. Özellikle online dönemde bu tempoya alışmak zaman aldı. İlk birkaç hafta çok yoğundu ama zamanla ne zaman yorulacağımı, neye ihtiyaç duyacağımı fark edip günümü ona göre planlamaya başladım. İlk başlarda “şu an ders çalışmam lazım” hissiyle dinlenmeye bile izin vermiyordum kendime, arkadaşlarımla görüşmüyordum. Oysa bazen dinlenmek ya da sosyal bir şeyler yapmak, ders çalışmaktan daha faydalı olabiliyor. Uçuş sürecinde de benzer şekilde, başta kendine vakit ayırmak zor ama zamanla denge kuruluyor.


    Genel olarak belli bir süre adapte olduktan sonra kendinize vakit ayırabiliyorsunuz diyebiliriz. 

    Evet. Tabii ki biraz planlamaya göre de değişiyor. Bazı günler hiçbir şey yapmadan sadece uyumak istiyorum.


    Hayali uçuş yapıyor musunuz?

    Evet, tuhaf geliyordu başta ama inanılmaz katkısını gördüm kendi adıma. Faydalı olduğunu söylüyorlardı da bu kadar faydalı olacağını düşünmezdim. O yüzden en kötü ihtimalle eve gidip kendi kendime uçuyorum.

    Uçuş sırasında uçak kanadı.

    Tabii bir de bu zihinsel eforun yanında fiziksel de bir efor gerekiyor. Dayanıklı ve sağlıklı olmak zorundasınız. Bu durumu nasıl yönetiyorsunuz?

    Evde yemek hazırlayıp yanımda götürmeye başladıkça beslenmem düzene girdi, bu da genel modumu olumlu etkiliyor. Başta ders çalışmadığım zamanlarda vicdan azabı çekiyordum ama zamanla bunun zarar verdiğini fark ettim. Hocamın “Dinlenirken bile öğreniyorsun” sözü başta garip gelse de gerçekten molaların verimimi artırdığını gördüm. Uçuş dışında zihni tamamen boşaltacak bir aktivite şart. Benim için bu spor; bazen de köpeğimle yürüyüş. Önemli olan zihni dağıtmak. Çünkü kimi zaman çalışmaktan bile daha faydalı oluyor.


    Düzenli spor yapabiliyor musunuz?

    Şu an solo uçuş öncesinde olduğum için spor yapamıyorum, çünkü zihnim tamamen orada. Bunun yerine köpeğimle daha uzun yürüyüşler yaparak denge kurmaya çalışıyorum. Aslında spor yapılabilir, tamamen imkânsız değil. Sadece biraz enerji ve mental hazırlık istiyor; insanın kendini ikna etmesi gerekiyor.


    Genel olarak vaktinizin çoğu burada mı geçiyor?

    Evet. Çünkü uçuşum bitse bile arkadaşlarım burada oluyor, ortamı seviyorum. Bazen on kişi oturuyorsak beşinin uçuşu olmuyor onların yanında oluyorum, bazen uçuş bazen başka şeyler konuşuyoruz. Burada geçmese de buradaki arkadaşlarımla başka yerde geçiyor.


    Bu kadar çok vakit geçirdiğiniz için aslında farklı bir bağ da oluşuyor. Bu bağ lise arkadaşlığı, üniversite arkadaşlığı gibi bir bağ mı?

    Buradaki arkadaşlıkları üniversiteyle kıyaslayamam; daha çok kuzenlerimleymişim gibi hissediyorum. Herkes aynı zorluklardan geçtiği için ilişkiler daha empati ve yardımlaşma dolu. Birbirimizi anlıyor, destek oluyoruz. Uçuş sonrası sevincimizi de üzüntümüzü de paylaşıyoruz. Yaşadıklarımızın başkaları tarafından da deneyimlenmiş olması insanı rahatlatıyor. Bu yüzden bu bağ, klasik arkadaşlıklardan farklı; daha içten ve dayanışma üzerine kurulu.


    Kendinizi birkaç sene içinde nerede görüyorsunuz? Bu meslekten beklentiniz nedir?

    İşimden beklentim sürekli bir şeyler öğrenmeye devam etmek ve kendime katacak bir şeylerim olsun istiyorum. Kendime biraz daha güvendiğimi görmek istiyorum çünkü yolun çok başındayız. Tabii ki kendine güven var ama yavaş yavaş oluşuyor ve biraz daha özgüvenli hayal ediyorum kendimi bir buçuk iki sene sonra. Onun dışında şu an beklentilerimi karşılıyor, üstüne koya koya gidiyorum. Bir buçuk, iki yıl sonra beklediğim şeylerin şu an temelini oluşturuyor gibiyim,  genel olarak beni böyle canlı tutmaya devam etsin istiyorum.


    Bir buçuk yıl sonra artık pilot olarak uçmaya başlayacaksınız. O zaman hangi uçağı tercih ederdiniz?

    Benim buna net bir cevabım yok. Çünkü bize filo olarak hangi uçak tipi gelirse benim tercihim o olacak.

    Gün batımında denizin üzerinde uçan uçak.

    Uçak tipi filo olarak mı atanıyor kişi bazında mı?

    Filo olarak atanıyor.


    Bütün filo Boeing veya Airbus mı kullanıyor?

    Evet, hangi uçak tipi gelirse onu çok seveceğimi biliyorum. Bu yüzden şimdiden bir tercihte bulunmak istemiyorum; aksi halde diğerinde aklım kalabilir. Net bir tercihim yok, her ne gelirse benim için en iyisi o olacak. Biri biraz daha ilgimi çekiyor ama yine de yönelmemeye özen gösteriyorum.


    Havacılık sektörü uzun süredir erkek egemen bir sektör olsa da son yıllarda kadın pilot sayısı giderek artıyor. Sizce bu durum havacılık sektörünü nasıl etkiliyor ve sizin bu konudaki deneyiminiz nasıl?

    Biz kız arkadaşımla çoğu zaman şunu fark ediyoruz, çoğu şey kadınlar düşünülmeden yapılmış. Bazı küçük noktalar göze çarpıyor ve yavaş yavaş bunların değişiyor olduğunu görmek çok hoşumuza gidiyor. Elbette bir de çok büyük bir önyargı var. Ben çok yakın bir komşuma bile “Gidiyorum artık Aydın’a taşınıyorum, pilotaj eğitimi alacağım.” dediğimde o bile gerildi. Çok yakınız, ne olur yorum yapma, seni sevmeye devam etmek istiyorum dediğimi hatırlıyorum. O yüzden yavaş yavaş o önyargının artık kırılmaya devam etmesi ve benim de bunun bir parçası olmam iyi hissettiriyor. Bence komşumun önyargısını kırdım ve onunla başladık. Yavaş yavaş kırıyoruz, kıracağız da. Zaten gittikçe yeni filolarda da daha fazla kadın görüyorum, bu durum da hoşuma gidiyor.


    Peki sektörel açıdan da bunun değiştiğini hissedebiliyor musunuz ya da görüyor musunuz? 

    Aslında görüyorum. Zaten beş altı yıldır aslında bu sürecin içindeyim. İlk başvuru zamanımı da sayarsam. Ve ilk başlarda sürekli izlediğim videolar, takip ettiğim bloglar genelde erkeklerin oluyordu. Son zamanlarda, özellikle bu başvuruyu yapacağım zaman, kadınların videoları, hesapları, yazıları ya da kadınlar ile yapılan röportajları gördüm. Biraz yavaş değişiyor sanki ama neyse ki değişiyor, bir ilerleme görüyorum.


    Kokpitte yanında olacak diğer pilotta olmasını en çok istediğiniz özellikler ne olurdu?

    Ben çok soğukkanlı olmasını isterim galiba. Çünkü yanımdaki soğukkanlı biri olunca bana da yansıyor. Nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranmasını ve açık iletişim kurmasını isterim. Samimi olursa bana bağırabilir, ardından iki saniye sonra gülebilir, hiç önemli değil. Ben niye az önce bağırdı diye takılmam, açık iletişim önemli.

    Pilot ve kokpit gösterge paneli.

    Bir de bizim bir yapay zekâ sorumuz var. Yapay zekâ birçok mesleği etkiledi. Sizce pilotluk üzerindeki etkisi nasıl olacak?

    Bence uzun bir süre işimizi kolaylaştırır, yerimizi alacağını söyleyemem. Pilotlar olarak artık kontrol eden kişi oluruz. Uzun bir süre bize hiç ihtiyaç kalmayacağına inanmıyorum. Çünkü çok fazla faktör ve tahmin edilemeyecek şeyler var. Uzun bir zaman insan gözü illaki gerekecektir.


    Çok konuşulan bir sorumuz var. Erkekler acil bir durumda uçağı sağ salim indirebileceklerini söylüyorlar, böyle bir durum var mı? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

    Ben ne desem bu fikirden vazgeçiremeyeceğim, buyursunlar indirsinler. Belki biz de kendi aramızda kadınlar indirebilir diye konuşabiliriz.


    Son olarak bugün başvuru yapmak isteyen birine tavsiyeniz ne olur? Nelere dikkat etmeli ya da nelere çalışmalı?

    Ben daha önce bu süreçten geçen birileriyle fazla iletişim kuramamıştım. Evet, bu iyi bir şey ama bazen insan onların uyguladığı taktikleri uygulamaya çalışıyor. O da olumsuz olabiliyor. Sürekli birçok kişiden bilgi almaya çalışmanın çok yararlı olduğunu düşünmüyorum. Temel bir araştırma yapıp kendini tanıyıp ona göre bir çalışma düzeni oluşturmak daha verimli. Ben her gün saatlerce değil, 15-20 dakikalık düzenli çalışmalarla hazırlandım, bence asıl anahtar istikrar. Sürecin en zor kısımları genelde başları ve burada da moral bozmadan devam etmek, istikrarlı olmak önemli. Bir de mutlaka yeterli ölçüde kafa dağıtmak gerekiyor; bu da sürecin verimini artırıyor.

    Teşekkürler.

    *Blogumuzda yer alan bu yazının tarihi bazı güncellemelerden dolayı yeni görünüyor olabilir. Yazının içeriği yazarın kendi görüşünü yansıtmaktadır ve yazıda yer alan fiyat, ulaşım gibi bazı bilgilerin değişmiş olması mümkündür. Göz önünde bulundurmanızı rica ederiz.

    Bunlar da var!