More

    Akdeniz’in incisi Antalya

    Antalya, tüm dünyada turizm denildiği zaman akla ilk gelen şehirlerdendir. Akdeniz kıyısında uzanan bir sahil kent olması, iklim olarak oldukça sıcak bir bölgede yer alması ve güneşli gün sayısının yıl boyunca fazla olması sayesinde neredeyse dört mevsim denize girmek ve güneşlenmek mümkündür Antalya’da. Ancak şehri turistik açıdan cazip kılan özellikler, deniz-kum-güneş üçlüsünden fazladır. Toros Dağları’nın doruklarından gelen kar sularının aktığı birçok şelale, ünlü mağara ve kanyon, Antalya’nın doğal güzelleri arasındadır. Ayrıca, tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Antalya’da birçok antik kent ve açık hava müzesi de yer almaktadır.

    Emir Can Kılıç (Mühendis)
    Emir Can Kılıç (Mühendis)
    Adım Emir Can KILIÇ, 1985 yılında İstanbul'da doğdum. 2007 yılında Endüstri Mühendisliği lisans derecemi ve 2010 yılında Endüstri Mühendisliği yüksek lisans derecemi aldım. 2013 yılından itibaren Türk Hava Yolları'nda Gelir Yönetimi Başkanlığı bünyesinde yer alan Gelir Analiz Müdürlüğü'nde görev yapmaktayım. Yeni yerler keşfetmeyi ve farklı tecrübeler deneyimlemeyi sevdiğim için sık sık seyahat etmeye çalışıyorum.

    Antalya’ya ilk ve tek seyahatim 2014 yılının Eylül sonlarında bir hafta sonu tatili için olmuştu. Bir cuma akşamı İstanbul’dan yaklaşık 1 saat 30 dakika süren bir uçak yolculuğunun ardından vardığım Antalya’da beni çok güzel bir yaz havası karşıladı.

    Cuma akşamı ilk olarak Antalya şehir merkezinin 75 kilometre doğusunda yer alan bir tatil beldesi olan Side’ye geçtim. Cumartesi sabahı kahvaltı sonrası vakit kaybetmeden kendimi Side’nin meşhur kumsallarına attım. Side beldesi, sahip olduğu tertemiz deniz ve plajlar ile mutlaka görülmesi ve denize girilmesi gereken bir yer.

    Agora, güzel yaz günü, Antalya, Türkiye'de Side antik kenti kalıntıları

    Denizin ve güneşin bolca tadını çıkardıktan sonra gezime Side şehir merkezi ile devam ettim. Sahilde yürürken bir tarafta Akdeniz’in müthiş görüntüsü, diğer tarafta çarpıcı Apollon ve Athena Tapınağı manzarası büyüleyiciydi. Tarihi M.S. 150 yılına kadar dayanan bu tapınak Side’de görülmesi gereken yerlerden biri.

    Tapınağı gezdikten sonra Side Antik Kenti’ne doğru yürüdüm. Antik kente gelindiğinde etrafta birçok kalıntıya rastlamak mümkün. Özellikle tüm heybeti ile duran Side Antik Tiyatrosu sizi antik çağlara alıp götürebilir. Side Müzesi de ziyaret edebileceğiniz yerlerden. Müzede Side Antik Kenti ve çevresinde gerçekleştirilmiş olan arkeolojik kazılarda keşfedilen birçok arkeolojik buluntu sergilenmekte.

    Side beldesini gezdikten sonra rotamı 10 km uzaklıktaki Manavgat ilçesine çevirdim. Burada görülmesi gereken yerler, Manavgat Şelalesi ve Manavgat Çayı. Manavgat Şelalesi yüksek debisi ile görsel bir şölen sunmakta. Burada manzarının keyfini çıkarırken çayınızı yudumlayabilirsiniz. Ayrıca şelalenin gürültüsünü dinlemekte doğa ile baş başa kalma hissiyatını uyandırmakta.

    Manavgat Şelalesi, Antalya

    Manavgat’ı gezdikten sonra Antalya şehir merkezine geçtim. Kentin en uğrak noktalarından olan Kaleiçi, Antalya’da görülmesi gereken noktaların başında geliyor. Kaleiçi, barındırdığı surları ve yat limanı ile beraber eski evleri ile mükemmel bir görüntü oluşturmakta – ki özellikle fotoğraf tutkunları burayı es geçmemeli. Konyaaltı Caddesi boyunca yürüyerek Akdeniz’i seyre dalabilirsiniz. Buradan Antalya’nın meşhur Konyaaltı Plajı’nın manzarasını da izlemek mümkün.

    Konyaaltı Plajı’nın hemen üst kısmında yer alan ve dünyanın en büyük akvaryumları arasında yer alan Antalya Akvaryumu da Antalya şehir merkezinde mutlaka gezilmesi gereken noktalardan bir tanesi. Dünyanın en büyük tünel akvaryumu olmasının yanısıra, sahip olduğu birçok interaktif sergi ile de Antalya Akvaryumu özellikle ailecek seyahat edenlerin ilgisini çekecek bir aktivite merkezi.

    *The date of this blog post may have been updated due to additional content. Please be aware that information on fees and transportation is subject to change. The content of this post reflects the author's opinion and views.

    More from our blog