Yüzmek istiyorum!
İster bungalov, ister kamp, ister butik otel… Nasıl bir konaklama tercih ederseniz edin Kaş’ın hemen hemen her yerinden denize girebilirsiniz. Bu muhteşem bir kolaylık! Ama klasik! Daha zorunu istiyorum diyorsanız; şimdi yola koyulma vakti! Çakıl taşları ve kayalıklarıyla doğayla bütünleşen Limanağzı, o dillere destan 240 basamak merdiveniyle ünlü Kaputaş, Kaputaş’ın hemen yanındaki Patara masmavi ve berrak sularda keyifli yüzme deneyimleri için size sunabileceğimiz en iyi önerilerin başında geliyor.
Daha da farklı yerler istiyorum diyorsanız şimdi hep birlikte arşa eriyoruz! Bunun için ilk yapmanız gereken şey zaman kaybetmeden hemen kendinize göre bir tekne kiralamak! Böylece Kaş’ta sosyal mesafeli bir tatilin de ilk adımını atmış olacaksınız.
İşte Kaş’ta tekne turu yaparken rotanızda olması gereken yerler:
- Mavi Mağara!
- Maradi Adası
- Beş Adalar
- Başak Adası
- Ufak Dere Koyu
- Güvercin Adası
- İnönü Koyu
- Akvaryum Koyu
- Tersane Koyu
- Batık Şehir
- Simena (Kaleköy)
- Yağlıca Koyu
- Çamlık Koyu
- Aperlai Antik Kenti
Yemek istiyorum!
Söz konusu bir yaz tatili ise size balık önermek bizce çok klasik! Kaş’ta da elbette ki balık yiyeceksiniz. Hem de en güzelini. Ama sizce Kaş gibi bir yer bundan ibaret olabilir mi? Mesela, güneşin teninizde dans ettiği ve dolayısıyla git gide kavrulmaya başladığınız bir anda, hafifçe dudaklarınızda kalan tuz tadını yanık ya da yanıksı bir dondurma ile yok etmek sizi mutlu eder mi? Keçi sütünden yapılan ve pişirilme esnasında biraz yakılarak hazırlanan bu dondurma, biraz isli biraz karamelize lezzetlerden hoşlananlar için ideal.
Bir de son zamanlarda tava dondurması oldukça meşhur ancak bu modeli farklı yerlerde de görmeniz mümkün. Siz yine de istediğiniz malzemelerle bir sac üzerinde hazırlanan bu özel lezzeti de tadın.
Dalmak istiyorum!
Turkuaz rengi denizi, sakin koyları ile Kaş, dünyanın en iyi dalış noktaları arasında yer alıyor. Kaş, zengin faunası ve deniz canlıları ile yüzme imkânı dışında daha çok su altında yatan tarihiyle öne çıkıyor.
Kaş’ta dalış denince akla iki bölge geliyor. Biri Kanyon diğeri ise Uçan Balık. Uçan Balık’ın üst kısmı 6-7 metre, derinliği ise 75 metre. Su altı görüş mesafesi genellikle 30 metre ve üzerinde. Suyun sıcaklığı kış aylarında 17-18 derece iken yaz aylarında 25 derecelerde. Uçan Balık, adını 2. Dünya Savaşı sırasında Meis bombalanırken uçaksavar ateşiyle düşürülmüş bir İtalyan savaş uçağından alıyor. Sparviero-atmaca lakaplı, İtalyan Savoia-Marchetti SM79 model, 3 pervaneli bu uçağın kalıntıları ise bu bölgenin 55 ila 70 metre derinliklerinde saklanıyor.
Eğer dalış konusunda kendinize çok güvenmiyorsanız tecrübeli bir dalgıçtan yardım almanızda fayda var. Güçlü bir akıntı olmasından dolayı Uçan Balık, bu nedenle daha çok profesyonellere yönelik diyebiliriz.
Akıntı zorlayıcı olurken bir yandan da farklı su canlılarını görmek için fırsat yaratıyor. Burada nesli tükenmekte olan büyük orfozlarla, karagöz ve akya sürüleriyle yüzebilirsiniz. Uçan Balık’ta karşınıza her an vatoz ya da caretta caretta çıkabilir.
Kanyon ise Kaş’taki en önemli dalış noktalarından bir diğeri. İki ada arasına uzanan ve dar bir boğazdan geçilen Kanyon, 20 metrede başlayan ve 30 metreye kadar devam eden iki adet dik duvarın olduğu bir alan. Burada aynı zamanda tünel biçiminde mağara da bulunuyor. Bu mağarada süngerler ve ıstakoz, anemon, yengeç gibi kabuklu canlılar ile birlikte yüzebilirsiniz.
Kanyon’un en büyük özelliği derinlerde sizi bekleyen; Dimitri Batığı. 42 metreye kadar inen Dimitri Batığı’nın 1968 yılında mayına çarparak battığı biliniyor. Bu batık, özellikle su altı fotoğrafçılığı ile ilgilenenlerin daha çok ilgisini çekecek.
Kanyon, aynı zamanda Akdeniz foku avlanma sahası olduğu için hem mağara içinde hem de dışında dalış sırasında dikkatli olmanızda fayda var. Her an bir fokla karşılaşabilirsiniz!
Rüzgâr ve dalga nedeniyle, Kanyon’da dalış için Kanyon’a sabah saatlerinde gitmenizde fayda var.
Yürümek istiyorum!
Dünyanın en güzel yürüyüş rotalarından biri olan, yeşilin ve Akdeniz mavisinin nefes kesen bir güzellikte tarihle buluştuğu Likya Yolu, Kaş tatili sırasında yürüyüşe doymak isteyenler için inanılmaz bir şans! Fethiye’den başlayan, Antalya’ya kadar devam eden, uzunluğu ortalama 560 kilometre olan, yaklaşık 25 günde tamamlanan bu yolun Kaş kısmına düşen; Kaş-Limanağzı rotası dopdolu. Bu rotada Çukurbağ’dan güneye ilerlerken Kaş’ı tepeden gören bir terastan aşağıya dik şekilde inerek Kaş’ı içeriden dolaşabilirsiniz. Rota üzerinde Likya dönemine ait küçük bir yerleşim olan ve Limanağzı olarak bilinen Sebeda kentini, kentin çevresinde oluşmuş lahitleri, kaya mezarlarını, sarnıçları keşfedebilirsiniz. Bu rota üzerinde ayrıca Likya bölgesinin eski yerleşim yerlerinden biri olan Likya dilinde Habesos veya Habesa adıyla anılan Antiphellos Antik Kenti’ni de gezebilirsiniz. Yürüyüş sırasında pansiyonlarda konaklayabilir ya da belirli alanlarda kalabalıktan uzak bir kamp kurabilirsiniz.
Keşfetmek istiyorum!
Kaş ve çevresi, keşfetme arzusu ile yanıp tutuşanlar için en keyifli yer! Yazının başında da belirttiğimiz gibi Kaş size istediğinizden fazlasını verir, özellikle keşfetmek isteyenlere!
Çukurbağ Köyü, Türkiye’nin en güzel köylerinden olan Kaleköy, tarihi M. Ö. 3. yy’a uzanan tarihi yerleriyle ünlü Demre, koylarıyla adından sıkça söz ettiren ve sular altındaki antik kenti ile bilinen kayalık bir ada olan Kekova, Saklıkent Kanyonu ve komşu Meis Adası, Kaş yakınlarında olup size tarih, doğa, kültür bakımından oldukça cömert davranan yerler.
Dinlemek istiyorum!
Kaş öyle bir yer ki; akşamları bir yürüyüş sırasında ya da otel odanızda dinlenirken dalga sesine caz ezgileri karışır. Kaş merkezde sıra sıra bulunan mekanlarda gecenin ilerleyen saatlerine kadar caz duyarsınız. Başka alternatifler de var tabi… Caz, bir kent için bu kadar önemliyken bir festivali olmazsa olmazdı elbet. Solo ve grup performansların yer aldığı Kaş Caz Festivali, ağustos-eylül aylarında gerçekleştiriliyor. Caz müzikten hoşlanıyorsanız bu festivali kaçırmayın!
Macera istiyorum!
Gelelim Kaş’ın bonkör davrandığı bir başka konuya; macera! Paraşütle gökyüzünden denize ya da dağ yamaçlarına süzülmek, Saklıkent Kanyonu’nda hatta biraz daha yol giderim derseniz Köprülü ve Göynük kanyonunda rafting yaparak sırılsıklam heyecan yaşamak ister misiniz? “Ben çok cesaretliyimdir, hepsini yapacağım” diyorsanız heyecana kapılıp Kaş’a yürüyerek gitmek gibi çılgınca bir fikriniz oluşmadan hemen bir Kaş bileti alın!
Kamp yapmak istiyorum!
Çukurbağ Yarımadası’nın ardındaki Kaş ve çevresi, berrak denizi ve muhteşem doğasıyla herkes için doğal bir kamp alanı yaratıyor. Kaş’ın birçok yerinde ücretsiz kamp alanlarına rastlayabileceğiniz gibi özel işletmelerin sahiplendiği kamp yerlerini de değerlendirebilirsiniz. En iyi yerler ise; Çıralı-Olimpos, Maden Koyu, Adrasan, Phaselis Antik Kenti yakınları, Korsan Koyu, İncekum, Kalkan, Avlan Gölü, Demre ve Patara…
Romantizm istiyorum!
Kaş’a gidip de gün batımında ve gün doğumunda ortalığın o kızıl kıyamet muhteşem atmosferine tanıklık etmemek olmaz! Özellikle Kaş Antik Tiyatrosu ve Çukurbağ Yarımadası’nın en yüksek noktalarına çıkın ve bu manzaranın tadını çıkarın. Aynı zamanda gün batımlarına yönelik düzenlenen özel tekne turlarına da katılabilirsiniz.
