More

    Şehrin ruhu: Seul


    Görmeden gelme

    Gyeonghuigung Sarayı

    Geleneksel Kore mimarisinin en iyi örneklerinden biri olan Gyeonghuigung Sarayı, Kral Taejo tarafından yaptırılmış. Gyeonghuigung Sarayı, Joseon Hanedanı döneminin ikinci yarısında, krallığın ikinci sarayı olarak kullanılmış. Kral, ikinci sarayını genellikle acil durumlarda kullanıyormuş. Kral In-Jo’dan, Kral Cheol-Jong’a kadar Joseon Hanedanından yaklaşık on kral bu sarayda kalmış. Günümüzde bu saraya, Seul’ün batısında bulunduğu için, “batının sarayı” anlamına gelen Seogwol da deniliyor. Sarayın büyük bir kısmı Japon sömürgesi yıllarında yıkılmış, fakat daha sonra yeniden restore edilmiş. Kore’nin geleneksel mimarisinin iyi bir örneğini görmek için, bu sarayı kentte gezilecek yerler listenize almalısınız.

    Changgyeonggung Sarayı

    1405’te Gyoungbokgung Sarayı’ndan sonra inşa edilen Changgyeonggung Sarayı, günümüze çok iyi durumda ulaşmış. Korelilerin ulusal hazine olarak gördüğü yapı 1997’de Dünya Kültür Mirası olarak ilan edilmiş. Geniş bir alana yayılan Changgyeonggung Sarayı, mimarisi kadar hayranlık uyandıran Injeongjeon, Daejojeon, Seonjeongjeon ve Nakseonjae adlı salonlarıyla da ünlü Kraliyet konutunun da bulunduğu saray alanında ayrıca oldukça güzel bir arka bahçe bulunuyor. Zamanında kraliyet ailesi, bu bahçeyi dinlenmek için kullanıyormuş. Bahçede 300 yıllık bir ağaç, küçük bir gölet ve kameriye de bulunuyor.

    N Seul Kulesi

    1971 yılında inşa edilmesine karşın 1980 yılında ziyarete açılan N Seul Kulesi (En Seoul Tawo), o günden beri turistlerin şehirde en çok ilgi gösterdikleri yapı olma özelliğini elinde bulunduruyor. 236,7 metre yüksekliğe sahip olan kule, 243 metrelik Namsan Dağı’nın tepesinde bulunuyor. Seul’ün en güzel panoramik şehir manzarasını izlemek için Namsan Dağı’na ve N Seul Kulesi’ne çıkmak gerekiyor. Namsan Dağı’na teleferikle, oradan da kuleye yürüyerek çıkılabiliyor. 2005 yılında geçirdiği yenileme çalışmalarının ardından ismi değiştirilen kulenin yeni adındaki N harfi, İngilizcedeki “new” (yeni) sözcüğünü ifade ediyor. 48 dakikada bir turunu tamamlayan, döner bir restoranın da bulunduğu kulede, bundan başka dört restoran ve bir de bar bulunuyor. Kuleyi akşam saatlerinde ziyaret edebilir, restoranlarında akşam yemeği yerken Seul’ün muhteşem manzarasını seyredebilirsiniz.

    Jogyesa Tapınağı

    Kore ziyaretlerinizde karşılaşacağınız en güzel tapınaklardan biri olan Jogyesa Tapınağı, Kore’de Zen Budizm’in merkezi olarak büyük ilgi görüyor. Tapınak kent merkezinde bulunduğu için kolaylıkla ulaşılabiliyor. Tapınak alanında ilk dikkat çekenler bahçedeki asırları devirmiş ağaçlar. Ana tapınak binası olan Daeungjeon, 1938 yılında yapılmış ve rengârenk süslemeleriyle tüm bakışları üzerinde topluyor. Ana binanın içinde Buda’nın görünümlerinden biri olan Seokgamoni heykeli bulunuyor. Jogyesa Tapınağı’nın, 500 yıldan daha eski akasya ağaçları ve Kore beyaz çamlarının (baeksang) bulunduğu bahçesine de zaman ayırmalısınız. Bu huzurlu bahçeye görkem katan akasya ağaçlarından biri 26 metre yüksekliğe sahip. Tapınak kent merkezinde yer aldığı için Seul’ü keşfetmeye çıktığınız gezilerde, burada mola verebilir ve yeşille huzurun buluşmasına tanıklık edebilirsiniz.

    Kore Ulusal Müzesi

    Kore Ulusal Müzesi, ülkedeki en büyük müze olma unvanına sahip. Kore’nin eski çağlardan, günümüze kadar olan tarihini, eserler ve belgelerle ziyaretçileriyle paylaşan müze, aynı zamanda düzenlediği etkinliklerle de adından söz ettirmeyi başarıyor. Bunların arasında kültürel eserleri koruma, araştırma, toplum eğitimleri, akademik yayınlar, kültürlerarası değişim programları ve konserler ilk akla gelenler. Çok geniş bir alanı kaplayan müze arazisinde, anıtsal bir eser gibi yükselen müze binası çelik, beton ve granitle inşa edilmiş. Seul gezilerinizde ziyaret etmeniz gereken en önemli müze olan Kore Ulusal Müzesi, Yongsam Aile Parkı’na ve Kore Savaş Anıtı’na yakınlığı nedeniyle de şehrin en popüler turistik ziyaret yerlerinden.

    Bukaksan Dağı

    Dağlarla çevrili bir yerleşim olan Seul’de Bugaksan, Namsan, Naksan ve Inwangsan şehrin en önemli ve en heybetli dağları. Şehrin kuzeyinde bulunan ve Baegaksan olarak da adlandırılan Bugaksan Dağı, bu dört dağın en yükseği ve en çok ziyaret edileni. Seul Kalesi’nin duvarlarının bu dağın sırtı boyunca uzanıyor olması dağı, turistik açıdan da cazip gale getiriyor. Üstelik burada bulunan ve Bugak Skyway olarak adlandırılan yol, Seul’e tepeden bakan manzarasıyla turistlerden ilgi görüyor. Bu yürüyüş güzergâhı Changuimun Sur Kapısı ve Palgakjeong Köşkü gibi görülmeye değer yerlerden geçiyor. Bugaksan Dağı’nın güney yamacındaysa Samcheong Parkı bulunuyor. Eğer doğayı, yeşili seviyor ve temiz dağ havası almak istiyorsanız, bir gününüzü Bugaksan Dağı ziyaretine ayırabilir, eşsiz manzarasının ve doğal güzelliklerinin tadını çıkartabilirsiniz.

    COEX Akvaryumu

    650 farklı türde, 40.000’den fazla canlının sergilendiği COEX Akvaryumu, Güney Kore’nin en büyük akvaryumu olarak haklı bir üne sahip. 2000 yılında açılan akvaryum, COEX Toplantı ve Sergi Merkezi’nin bir parçası olduğu için bu isimle adlandırılmış. Burada 14 keşif bölgesinde, altı farklı konuya ayrılmış 90 sergi tankı bulunuyor. Balıkların dışında kuşlar ve su samurları gibi başka yerel hayvanların ve bölgenin bitki örtüsünden örneklerin de sergilendiği akvaryumda hoşça zaman geçirebilir, harika fotoğraflar çekebilirsiniz. Hatta 2.000 ton suyla dolu tankta yürüyüş yaparken suyun altındaymışsınız gibi hissedebilir, deniz canlılarını dokunacak kadar yakından görebilirsiniz.

    Bukchon Hanok Köyü

    Gyeongbokgung Sarayı, Changdeokgung Sarayı ve Jongmyo Mezarı ile çevrili Bukchon Hanok Köyü, Joseon Hanedanı döneminin geleneksel Kore ev mimarisini yansıtan Hanok evleriyle tanınıyor. Bu bölgede, geleneksel Kore kültüründen izler taşıyan ve krallık dönemi mimarisinin en güzel örneklerinden sayılan evlerden yüzlerce görebilirsiniz. Şehrin kuzeyinde bulunan Bukchon, Korece “kuzey köyü” anlamına geliyor. Bu köyü ziyaret ederek Kore geleneklerini yakından tanıyabilir, geleneksel çay evlerinde Kore çaylarını deneyebilirsiniz. Ayrıca çok sayıda geleneksel Kore restoranına da ev sahipliği yapan köy, Kore yemeklerini tatmak için de çok uygun.

    Jongmyo Mezarı

    Jongmyo Tapınağı, Joseon Hanedanı döneminde kralların ana ibadet mekânı olarak kullanılmış. Burada düzenlenen ve Jongmyo Jeryeak diye adlandırılan anma töreni, bu törenlerin dünyadaki en eski ve eksiksiz versiyonu olarak kabul ediliyor. Bu özelliğiyle tören, UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne de alınmış. Törenin müzikli kısmı, 500 yıl öncenin çalgıları eşliğinde, şarkılar ve danslarla yapılıyor. Eskiden mevsim değişimlerinde ve Ay yılının 12. ayında yapılan bu törenler, Japon Koloni döneminde durdurulmuş. Günümüzde tören, her yıl mayıs ayının ilk pazarında yapılıyor.


    Yemeden dönme

    Bibimbap

    Tarihi 13. yüzyıla kadar uzanan bibimbap, önceleri goldongban olarak adlandırılıyormuş. Kore dilinde sebzelerle karıştırılmış pirinç anlamına gelen goldongban, 19. yüzyılda bibimbap adını almış. Kralın öğle yemeği olarak bilindiği için, bugün Güney Kore mutfağında saygın bir yere sahip. Bu yemek hazırlanırken, gopdol adıyla anılan kızgın tas kaplara önce pirinç, pirincin üzerine de diğer malzemeler konuluyor ve yemek pişiriliyor. Sebze, baharat, balık ya da etle yapılabilen bu yemekte, malzemelerin renk uyumuna dikkat edilmesi gerekiyor. Üstüne bir yumurta kırılarak hazır hale gelen yemek bol soya sosuyla yeniyor. En önemli ayrıntıysa yemeye hazır hale geldiğinde, bütün malzemelerin birbirine karıştırılarak tatlarının harmanlanması. Her damak tadına uygun seçenekleri bulunan bibimbap, Seul’de tadılması gereken yerel lezzetlerden.

    Bulgogi

    Kore dilinde “ateşte biftek” anlamına gelen bulgogi, bugünkü Kuzey Kore topraklarında ortaya çıkmış ve zamanla Güney Kore’de de sevilen bir lezzet halini almış. Bulgogi, basitçe harlı ateşte pişirilen kırmızı et yemeği olarak tarif edilebilir. Yemeğin adı bazı yörelerde pulgogi olarak da söyleniyor. Susam yağı, soya sosu, acı sos, şeker, yeşil soğan gibi malzemelerle hazırlanan ve yemekle aynı isimle anılan sos, iyi pişmiş sığır etinin lezzetine lezzet katıyor. Seul’deki yemekler konusunda cesur değilseniz bile bulgogi, Türk yemeklerine ve damak tadına yakınlığı nedeniyle gönül rahatlığıyla deneyebileceğiniz yemeklerin başında geliyor.